Dünyanın son evrensel imparatoru: Abdülhamid Han
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Vefatının 100. Yılında Sultan Abdülhamid'i Anlamak" programında açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan "Sultana yönelik (Sultan Abdülhamid) bağnaz bakış açısının marjinal bir kesimde halen hüküm sürdüğünü görüyoruz. Birileri ısrarla bu ülkenin tarihini 1923'ten başlatmaya çalışıyor. Birileri inatla bizi köklerimizden, kadim değerlerimizden koparmaya gayret ediyor." dedi.
"Vefatının 100. Yılında Sultan Abdülhamid'i Anlamak" programında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sultan Abdülhamid'e yönelik karalama kampanyalarına tepki göstererek,"Dünyanın son hükümdarı, son evrensel imparatoru olarak kendi dönemine damgasını vurmuş olan Sultan Abdülhamid ne yazık ki ülkemizde karalanmaya çalışılmıştır.
Biz birileri gibi tarihimize yüz çevirenlerden olamayız. Tarihe seçici bakmak, kişinin kendine ve milletine yapabileceği en büyük ihanettir. Artık Osmanlı ile Cumhuriyeti birbirlerinin zıt dönemleri olarak görmekten vazgeçmeliyiz. Osmanlı'nın Cumhuriyet ile barışmasıdır Abdülhamid" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, kendisinden önce konuşma yapan "her biri kendi alanlarının zirvesinde" tarihçilerin Abdülhamid'in farklı dönemlerine ışık tuttuğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Taht-ı Osmani'de 33 yıl boyunca hükümdarlık yapmış, Devlet-i Ali'nin en zor, en sancılı yıllarına şahitlik etmiş Sultan Abdülhamid gibi abidevi bir şahsiyetin hayatını birkaç sunuma, fotoğrafa veya hatırata sığdırmamız, elbette mümkün değildir. Burada hocalarımız tarafından dile getirilen her husus, ayrıca incelenmeyi, kapsamlı bir şekilde ele alınmayı ziyadesiyle hak ediyor. Bu anma merasiminin inşallah önümüzdeki süreçte derinlikli, kapsamlı ve objektif çalışmalara, seminer ve sempozyumlara ilham kaynağı olacağına inanıyorum. Zira şu gerçekle hepimiz, çoğu zaman içimiz acıyarak da olsa yüzleşmek zorunda kalıyoruz. İlber Ortaylı hocamızın ifadesiyle 'dünyanın son hükümdarı, son evrensel imparatoru' olarak kendi dönemine damgasını vurmuş olan Sultan Abdülhamid ne yazık ki ülkemizde uzun yıllar görmezden gelinmiş, ihmal edilmiş, hatta karalanmaya çalışılmıştır. Sultan 2. Abdülhamid, Türk düşünce hayatını esir alan katı ideolojik kutuplaşmanın en büyük kurbanlarından biridir. Üstüne yapılan onca tartışmaya rağmen hayatı, mirası, karakteri, eserleri, cumhuriyet dönemine olan etkisi en az bilinen hükümdar hiç şüphesiz Sultan Abdülhamid Han'dır."
"BİRİLERİ ISRARLA BU ÜLKENİN TARİHİNİ 1923'TEN BAŞLATMAYA ÇALIŞIYOR"
Bir devrin resmi anlayışının Sultan Abdülhamid'e daha çok hasımlarının, yeminli düşmanlarının ve azılı rakiplerinin penceresinden baktığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Öyle ki ders kitaplarında adı 'Kızıl Sultan' olarak dahi geçirilebilmiştir. Bu ülkenin çoğu aydının, yazarının, akademisyen ve tarihçisinin gözünde kendisi sözüm ona 33 yıllık istibdat rejiminin başıdır. Kimi siyasetçilere göre Sultan, Gazi Mustafa Kemal'in karşıtı, cumhuriyet rejiminin ötekisidir. Uzun yıllar Sultan Abdülhamid'e hakaret etmek, onun mirasını yok saymak, cumhuriyete bağlılıkla adeta özdeş hale getirilmiştir. Sultan'ın hakkını teslim edecek birkaç tespit bile bunların gözünde sizi cumhuriyet düşmanı yapmaya yeter de artar bile. Hiç kimsenin bu kalıpların dışına çıkmasına da tahammül edilmemiştir. Sultan Abdülhamid'e hakaret özgürlüğünün alabildiğine geniş olduğu bu dönemde, Üstad Necip Fazıl gibi şahsiyetler ise eserlerinden, yazılarından ve yayınlarından dolayı mahkûm olmuştur. Nerede? Bu ülkede."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sultan 2. Abdülhamid'e yönelik bu bağnaz bakış açısının marjinal bir kesimde halen hüküm sürdüğünü anlatarak, "Birileri ısrarla bu ülkenin tarihini 1923'ten başlatmaya çalışıyor. Birileri inatla bizi, köklerimizden, kadim değerlerimizden koparmaya gayret ediyor. İçinde ana muhalefet partisinin başındaki zatın da olduğu bir çevre, cumhuriyete bağlılık kriteri olarak halen ecdat düşmanlığını esas alıyor. Bunlara göre Türkiye Cumhuriyeti, köksüz, tarihsiz, nevzuhur bir devlettir. Sadece coğrafyamızdaki varlığımız açısından baksak dahi ne Selçukluların ne de 6 asır boyunca cihana nizam vermiş Osmanlı'nın cumhuriyete tevarüs ettiği bir şey olmadığını öne sürüyorlar. Yine bunların nazarında, Osmanlı padişahları da lüks, şatafat, israf ve sefahat içinde yaşayan müsrif, basiretsiz şahsiyetlerdir. İşte bu şekilde ülkemiz yıllarca kimi Batılı ve Batılı zihniyetli kişilerin tamamen yanlış, yalan ve hatta husumet ürünü anlatımlarını kendi tarihimiz olarak gören bir zihniyetin pençesinde kıvranmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
"BU TARİH HER MİLLETİN YAZABİLECEĞİ TARİH DEĞİLDİR"
"Tarih, bir milletin sadece mazisi değil istikbalinin de pusulasıdır." diyen Erdoğan, tarihin aynı zamanda bir milletin hafızası olduğunu vurguladı. Geçmişiyle bağı kopan bir topluluğun millet olarak varlığını sürdürmesinin imkansız olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Geçmişleri birkaç yüzyıl olan veya birkaç yüzyılı aşmayan ülkelerin ve toplumların kendilerine görkemli bir tarih inşa etme gayretlerinin sebebi işte budur. Biz ise zaten var olan binlerce yıllık geçmişimize sahip çıkmıyoruz. Bilhassa bu topraklardaki bin yıllık varlığımızın hiçbir dönemini yok sayamaz, görmezden gelemeyiz. Biz birileri gibi tarihimize yüz çevirenlerden olamayız. Biz tarihimize seçici bir anlayışla yaklaşanlardan da olamayız. Tarihe seçici bakmak, hele hele belli dönemleri ideolojinin o dar kalıplarına hapsetmek, kişinin kendisine ve milletine yapabileceği en büyük ihanettir. Şüphesiz tüm milletlerin tarihlerinde şanlı zaferler yanında hezimetler, yıkımlar, kan ve gözyaşıyla yoğurulmuş dönemler, hadiseler de vardır. Çünkü bir milleti var kılan, ona hafıza ve karakter kazandıran olayların bütünüdür. Bizler, hiçbir ayrım yapmadan tarihimizle iftihar ediyor, gurur duyuyoruz ve bu tarih her milletin yazdığı ve yazabileceği tarih değildir. Hamdolsun ki böyle bir tarihe sahibiz."
Maziden ibret ve gereken dersleri almayı ihmal etmediklerini dile getiren Erdoğan, "Her fırsatta hatırladığımız Yahya Kemal Beyatlı'nın 'Kökü mazide olan atiyiz' tespiti bizim en önemli referans kaynağımızdır. Meseleye tarihimizin bir dönemini diğerinin karşısına dikmeden binlerce yılı bir asra sığdırma gafletine düşmeden yaklaşmamız gerekiyor. Ancak artık Osmanlı ile cumhuriyeti birbirlerinin zıttı dönemler olarak görmekten vazgeçmeliyiz ki az önce İlber Hoca son noktayı koyarken gayet güzel koydu. Gerçekten Osmanlı'nın cumhuriyetle barışmasıdır Sultan Abdülhamid" diye konuştu.