ABD’nin Ortadoğu’daki lejyoner yapısı: Blackwater
Ortadoğu iyice dizayn edilmeye devam ederken, ABD’nin gölge ordusu Blackwater, PYD/YPG saflarında savaşmaya devam ediyordu. ABD askerleri her ne kadar bölgede görünseler de onların yaptığı fiili pek bir şey yoktu; çünkü ABD bölgede bu gölge ordularını kullanıyordu. Türkiye bu sahnelenen oyunu önce “Fırat Kalkanı” sonra da "Zeytin Dalı" harekâtı ile bozdu. Terör koridoru projesinin önüne set çekilerek; hem gölge ordu Blackwater’ın hem de vekil güç YPG’nin, Fırat’ın doğusunu ve batısını birleştirme hayali sona erdi. Peki, bu gölge ordular PKK/YPG terör örgütüne nasıl sevk edilmişti? Blackwater ve PKK arasındaki ilişkisi ne zaman başlamıştı?
Pentagon'un yıllardır çalışmaya başladığı özel güvenlik şirketleri, ABD ordusunun ırak ve Afganistan'daki operasyonlarında ağırlıklı bir yer tutuyordu. Bunlardan en göz önünde olanı ABD'nin gölge ordusu Blackwater'dı. Blackwater projesinin fikir babası 2001-2009 yılları arasında ABD Başkan Yardımcılığı görevi yürütmüş olan Dick Cheney'di. Şirket, 1996 yılında "Amerikan Deniz Kuvvetleri Özel Birlikler" eski askerlerinden İslam düşmanı olarak bilinen, "Uluslararası Hristiyan Özgünlük Örgütü "nün başkanı Erik Prince ve Al Clark tarafından kuruldu. Erik Prince yine kendisi gibi Evanjelik olan George W. Bush'un da en yakınındaki isimlerden biri…
Blackwater bir güvenlik şirketi adı. Fakat bu güvenlik şirketi öyle bildiğimiz güvenlik şirketlerine benzemiyor; paralı asker yetiştiriyor. Bu askerler genelde psikopatlar ve eski askerlerden oluşuyor. Birçoğu alkolik ve uyuşturucu bağımlısı. Blackwater her ne kadar özel güvenlik şirketi olarak gözükse de yaptığı eylemler, suikastler ve sabotajlar ile kendisini sorgulatır hale geliyordu. İlk başlarda ABD sınırları içinde askeri eğitim ve donanımlı personeli ile koruma, polis eğitimi, gibi hizmetler veriyordu. Daha sonra şirket, ABD hükümetinin talimatı ile ABD'nin Irak ve Afganistan'daki çok hassas bölgelerin korumasını üstlendi. Gölge ordu diye adlandırılmaya başlanan blackwater, daha sonra çok büyük askeri eğitim ihalelerini alacaktı.
MAAŞLARI 15 BİN DOLAR
ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Ryan Crocker'a da koruma hizmeti veren şirket, Washington'la güçlü bağlantıları olduğu belirtilen şirketin günlük maliyeti 8 bin ila 12 bin dolar arasında değişiyor. Ancak bu rakam, konvoyun özelliği ve risk derecesine göre farklılık gösteriyor. Güvenlik gerekçesiyle 10 araçla sınırlandırılan konvoylar, toplam 20 güvenlik görevlisinin bulunduğu en az 4 araç tarafından korunuyor. Çoğunluğu en az 10 yıllık deneyime sahip olan özel güvenlikçilerin yıllık en az 130 bin dolar maaş aldıkları belirtiliyor. Bu rakam, iki yıldızlı Amerikalı bir generalin maaşına eşit. Uygulamaya yönelik eleştirilerin başında, bu kişiler arasında Güney Afrika'da apartheid olarak adlandırılan ırkçılık döneminde görev yapan askerlerle, Şili'de devrik diktatör Agusto Pinochet'nin emrinde çalışan güvenlik görevlilerin söz konusu şirketlerde çalışıyor olması geliyor. Uluslararası kalkınma örgütlerinden War on Want, hazırladığı bir raporda, çatışma bölgelerinde faaliyet gösteren özel güvenlik şirketlerinin denetlenmesi konusunda daha katı kurallar getirilmesini ve uygulanmasını istemişti.
ABD basınında yer alan bilgilere göre halen Ortadoğu'da ABD ordusuyla sözleşmeli çalışan 630 şirket var. Aşçılıktan şoförlüğe, yüksek kademedeki komutanların korunmasına kadar farklı işler yapan ve yüzden fazla ülkeden geldikleri belirtilen bu kişilerin sayısının 180 bin civarında olduğu belirtiliyor…
GİZLİ CEZAEVİ KURUP FİDYE TOPLUYORLAR
ABD ordusu için çalışan özel güvenlik elemanları büyük insan hakları ihlallerine de imza atıyor. Bunlardan biri Afganistan'da sivilleri kaçırarak gizli cezaevlerinde tutan Jonathan Idema ve Edward Caraballo idi. Afganistan'a özel güvenlik şirketiyle giren ikili daha sonra kırsal kesimlerde adam kaçırma eylemlerine başladı. Yakaladıkları sivilleri bilinmeyen yerlerde ki cezaevlerine kapatıyor ve kameraya kaydederek aile yakınlarına gönderiyorlardı. Afganistan'ın başkenti Kabil'in batısında cezaevine dönüştürülen bir evde insanları rehin almak ve en az 8 kişiye işkence yapmaktan hüküm giyen Jonathan Idema, ABD Savunma Bakanlığı ve Afgan makamlarının izniyle 'teröre karşı operasyonlar' düzenlediğini öne sürmüştü.
IRAK'TA GERÇEKLEŞTİRDİĞİ KATLİAMLARLA ÜNLENDİ
Başta Afganistan, Yemen, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere birçok yerde görev almış olan Blackwater, Irak'ta gerçekleştirdiği katliamlarla ünlendi. Bu katliamların en meşhuru da, Nisur Meydanı Olayı idi.
Irak'ta ABD Dış İşleri yetkililerini taşıyan bir konvoyu koruyan Blackwater üyeleri, ters istikamette ilerleyen ve içinde anne Mohassin ve oğlu Ahmed Heithem Ahmed'in bulunduğu araca hiçbir uyarıda bulunmaksızın "uyarı" ateşi açar. Iraklı trafik polislerine göz yaşartıcı bomba atılır, bu bombaları el bombası zanneden polisler de konvoya ateş açar. Blackwater da bu ateşe şiddetle karşılık verir ve neticede tam 17 kişi hayatını kaybeder.
Olayla ilgili olarak yargılanan dört Blackwater üyesi tutuklanır. Şirket, yaptığı bu sivil katliamının sonrasında, 2009'da isimlerini değiştirmek (Xe Services) zorunda kalır. Bunun sonucunda Irak Hükumeti şirketin faaliyetlerini yasaklar. 2011 yılında ise isimlerini Academi olarak değiştirirler. Ancak, şirket, çoğunlukla Blackwater adıyla anılır. (Ötüken dergi)
AFGANİSTAN'DA AKAN KANIN DA SEBEBİ
Irak'taki Felluce katliamında adından sıkça söz ettiren gölge ordu, Afganistan'da da akan kanın durmaması için gizli saldırılar gerçekleştirdi.
31 Mart 2004 günü Felluceli direnişçiler ABD askerleri ve KBR personeline yemek taşıyan Eurest Support Services firmasını koruyan 4 Blackwater özel güvenlik görevlisine pusu kurar. Silahlı özel güvenlik görevlileri, araçlarının içine atılan el bombası ve ağır makinalı tüfek ateşi sonucu ölürler. Olay yerine gelen halk ve direnişçiler cesetleri araçtan çıkartarak yerlerde sürükledikten sonra Fırat Nehri üzerindeki bir köprüye asarlar. Olaya dair fotoğrafların dünya kamuoyuna yansıması üzerine ABD ordusunda şehirde denetimi ele geçirmek için harekât planları yapılmaya başlanır. Nihayetinde başlayan I. Felluce Muharebesinde 17 sivil öldürülür.
Bölgede artan terör olayları Taliban'a bağlandı, Taliban ise yapılan saldırıları şiddetle reddederek bunu yapanların CIA ve Blackwater olduğunu ifade etti. Daha önce de Pakistan'da Raymond Davis isimli bir CIA ajanı yakalanmış, ajanın üzerinde birçok silah, maske, GPS ve bazı sivil hedeflerin not alındığı dokümanlar bulunmuştu. Raymon Davis, Pakistan'da aracına yaklaşan iki kişinin Taliban ya da El Kaide üyesi olduğunu düşünmüş ve panikleyerek bu iki kişiyi öldürmüştü. 2.3 milyon dolar kan parası ödenerek olay örtbas edildi. Şirketin Benazir Butto suikastinde de parmağı olduğu eski Pakistan Genelkurmay Başkanı General Mirza Aslam Beg tarafından dile getirilmiştir… (Stratejik ortak)
Kargaşa ve karışıklığın olduğu her yerde karşımıza çıkan bu şirket 2014 yılında bu kez Ukrayna'da kendini gösterdi. Şirkete bağlı 400 paralı asker, gizli operasyonları yönetmiş ve Ukrayna'daki Rusya yanlılarına ağır darbe vurmuştu.
BLACKWATER TÜRKİYE'DE
Şirket dönem dönem Türkiye'de de gündeme geldi. PKK'dan çıkan ABD silahları ile Pentagon'un Irak'ta 190 bin silahı kaybettiği yönündeki raporlar örtüşmeye başladı. Bu konuda soruşturma yürüten Irak'taki savcılık, şirketin ülke genelinde kaçak silah piyasası kurduğunu ve bu silahların da DEAŞ, PKK gibi örgütlerin eline geçtiğini tespit etti. Yine Suriye'de YPG/PKK'nın sözde komutanlarının ve üst düzey yöneticilerinin korumalığını, bu gölge orduların yaptığı biliniyor.
Üstelik istihbarat uzmanlarına göre; teröristlere her türlü silah ve bomba eğitimi Blackwater tarafından veriliyor ve ABD bölgede yürüttüğü gizli operasyonları YPG üniformalarıyla bu şirket üzerinden kurguluyor. Bölgede "zeytin dalı" harekâtı ile beraber sıkça rastladığımız yabancı teröristler de Blackwater üzerinden transfer ediliyor.
TÜRKİYE SAHNELENEN OYUNU FIRAT KALKANI İLE BOZDU
Gölge ordular üzerinden PYD kara gücü olarak kullanılmak üzere hedeflendi. Bir kara gücü bulduktan sonra Amerika sadece havadan vurmaya devam ederek, savaşı çözümsüzlük yönünde idare edebildiğini düşünüyordu. Bu noktada PYD oldukça kullanışlı görünüyordu. Blackwater üzerinden de düzenli ordu kabiliyeti olmayan terör örgütüne hem lojistik destek sağlandı, hem de yabancı terörist sevkiyatı yapıldı. Terör örgütü YPG, 'Blackwater'ın koruması altına girdiğini ve bu sayede ilerleyebileceğini düşünüyordu ancak Türkiye bu sahnelenen oyunu önce "Fırat Kalkanı" sonra da "Zeytin Dalı" harekâtı ile bozdu. Terör koridoru projesinin önüne set çekildi. Hem gölge ordu Blackwater'ın hem de vekil güç YPG'nin, Fırat'ın doğusunu ve batısını birleştirme hayali de sona erdi.
Derlenmiştir.