Tecvid dersleri 12 - Duraklar
Kur’an-ı Kerim tilaveti esnasında hem ayet sonlarında hem de satırlarda karşımıza çıkan durak işaretlerinde nasıl durmamız gerektiğini bilmek tecvid kuralları içerisinde oldukça önemlidir. Yüce kitabımızı okurken durak yani vakıf yaptığımız kelimenin son harfi ve harekesine bağlantılı olarak telaffuzumuz değişir. On ikinci tecvid dersimizde vakıf yani durak işaretlerinde nasıl durulması gerektiğini siz Fikriyat okurları için derledik.
Durak konusu, bir diğer klasik deyişle vakıf ve ibtida başlığı, Kur'an-ı Kerim tilaveti sırasında hem ayet sonunda hem de kelimeler arasında anlam düşüklüğünü ortadan kaldırmamız ve ayet sonları haricinde nefes alıp vermeye ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda bize yol göstermesi açısından oldukça hayatidir.
Durak işaretlerinin ne anlama geldiği konusuna geçmeden önce, ayet sonu ve durak işaretlerinden önceki kelimenin son harfi ve harekesine göre nasıl durulması gerektiğine göz atalım👇
- Ayet sonu veya vakıf işaretinden önceki kelimenin son harekesi esre, üstün, ötre veya tenvin olduğuna bakılmaksızın cezimliymişcesine amel edilir ve sükûn üzerine durulur.
Örneğin مِنْ قَبْلُ (min gablu) kelimesindeki ötre harekesi ayet sonu veya duraklarda sanki orada değilmiş gibi okunmaz, ötre yerine cezm konularak durulur. Yani مِنْ قَبْلْ (min gabl) şeklinde okunur.
- Şayet bir kelimenin sonu harekeli vav harfi ile bitiyor ve bu harften önceki harfin harekesi ötre ise, ayet sonu ve duraklarda vav harfinin harekesi kaldırılır ve medd-i tabi yapılarak yani kelimenin sonu bir elif miktarı uzatılarak durulur.
Yine aynı şekilde bir kelimenin sonu harekeli ye harfi ile bitiyor ve bu harften önceki harfin harekesi esre ise ayet sonu ve duraklarda ye harfinin harekesi kaldırılır ve medd-i tabi yapılarak yani kelimenin sonu bir elif miktarı uzatılarak durulur.
Örneğin إلاَّ هُوَ (illa huve) kelimesinin sonundaki vav harfi, ayet sonu ve duraklarda sanki harekesiz sükun halindeymiş gibi amel edilir. Kendinden önceki harekede ötre olduğu için durulurken إلاَّ هُو (illa huu) şeklinde bir elif miktarı uzatılarak durulur.
- Ayet ve duraktan önceki kelimenin son harfinin harekesi üstünlü tenvin ise durak yapılacağı zaman ة (tai marbuta) haricinde bu tenvin medd-i tabiye dönüşür.
Örneğin حَسِيباً (hasiyben) kelimesinin sonunda bulunan üstünlü tenvin ayet sonu ve duraklarda etkisini yitirerek medd-i tabiye dönüştüğü için حَسِيباَ (hasiybaa) şeklinde okunur.
Fikriyat Kur'an-ı Kerim uygulamasından sureleri okumak için tıklayın
Ancak مَغْفِرَةً (mağfiraten) kelimesinin sonunda tenvinli yuvarlak te harfi cezimli he harfine dönüşür ve مَغْفِرَهْ (mağfirah) şeklinde okunur.
Fikriyat podcast uygulamasından aşr-ı şerifleri dinlemek için tıklayın
- ه (hu zamiri) haricinde ayet ve duraktan önceki kelimenin sonu meddi tabi ile bitiyorsa yine medd-i tabi yapılarak durulur.
Örneğin كَفَرُوا (keferuu) kelimesinin sonu zaten medd-i tabili olduğu için durma sırasında kelimede herhangi bir değişiklik meydana gelmez.
Ancak عِنْدَهُ (indehu) kelimesinin sonunda medd-i tabiye sebebiyet veren hu zamiri olduğu için ayet sonu ve duraklarda عِنْدَهْ (indeh) şeklinde durulur.
- Ayet ve duraktan önceki kelimenin son harfinin harekesi şeddeli ise kelimenin sonu yine cezimlenerek durulur. Ancak şeddenin varlığı sebebiyle son harf biraz daha belirgin şekilde yani üzerine bastırılarak telaffuz edilir.
Bu kuralın en belirgin örneklerin birisi de Tebbet suresinde yer almaktadır. Örneğin تَبَّتْ يَدَٓا اَب۪ي لَهَبٍ وَتَبَّ (tebbet yeda Ebi Lehebin ve tebbe) ayetinde "tebbe" kelimesinden sonra vakıf yapıldığında be harfinin üzerinde vurgu yapılarak cezimlenir ve تَبْ (teb) şeklinde durulur.
Ayet sonu ve duraklarda nasıl duracağımızla alakalı olarak farklı durumlara ait örnek ve açıklamaların ardından önümüzdeki yazıda durak çeşitleri ile alakalı gerekli açıklamaları yapıp ve örnekler vereceğiz.
FİKRİYAT
SÜMEYYE ALI JABER