Kur’an-ı Kerim’de değişimi ifade eden 9 kavram
Kur’an deyince toplum; toplum deyince de sürekli bir değişim ve dönüşüm akla gelir. Toplum bireylerden oluşmakta ve din de birey özelinde o bireyin içerisinde var olduğu toplumu hususi ve umumi hükümlerle düzenleme görevini görür. Öyleyse toplum ile alakalı Kur’an ayetlerinin hangi bağlam üzerine indirildiğini kavramak ve aynı şekilde toplumun din anlayışını ve dini hangi temel düzeyde yaşadığını anlamak için din ve toplum arasındaki ilişkiyi kavramak oldukça zaruridir.
➡ Din, bireyler arasında ortaklaşa paylaşılan, insanların yaşam pratiklerinde etkili olan ve toplumun ayrılmaz bir parçasıdır. Kur'an da İslam dininin temel kaynağı, biz insanlara Allah Teâlâ tarafından gönderilmiş son hidâyet rehberidir. Bize hem dünya hem ahiret mutluluğunun yollarını gösteren bir mürşittir. Dolayısıyla sadece yapacağımız ibadetler ile değil aynı zamanda hayatımızın her yönü ile ilgilenir.
➡ Kur'ân-ı Kerîm'de ki birçok ayet-i kerimede insana ve insan iradesi zikredilmektedir. İnsanların iradeleri olduğu gibi, toplumların da iradeleri vardır. Toplumların geleceği de o toplumu oluşturan bireylerin iradelerinden sadır olan davranış ve yaşayış tarzları ile alakalıdır. Toplumun şekillenişi de yine o toplum bireylerinin düşünceleri ve eylemleri ile ön plana çıkarmaktadır.
➡ Kişiler dolayısıyla toplum kendini iyi ve doğru olana yöneltmek istediği müddetçe Allah-ü Teâla da o istek doğrultusunda yollar açar ve imkan verir. Aksi takdirde bir toplum içinde bulunduğu yanlış hallerde ısrarcı olduğu müddetçe Allah'ın söz konusu toplumun durumunu iyiye kalb etmesi beklenemez. Çünkü sünnetullah yani Allah'ın yasaları bu şekildedir. Bu durum en güzel ve açık şekilde Rad Suresi'nin 11. ayetinde zikredilmekte ve şöyle buyrulmaktadır: "Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe, Allah Teâlâ onların durumunu değiştirmez."
➡ Fıtratı sebebiyle insan toplumsuz, toplum da dinsiz var olamaz. İnsanlık tarihi boyunca din her daim toplumsal kitleleri yönlendiren ve şekil veren bir faktör olmuştur. Çünkü gelen her dini emir başta kişinin kendisi ile alakalı bir takım hususlarda daha sonra da çevresiyle olan ilişkileri konusunda bazı düzenlemeler yapmış ve ilahi buyruklarla bir takım ıstılahlar ve reformlar gerçekleştirmiştir.
➡ İslami kaidelerin inşa ettiği biz Müslüman toplumların ise en vazgeçilmez kaynağı hiç şüphesiz Kur'an-ı Kerim'dir. İslami toplumlar Kur'ani kültür üzerine bina edilirler. İslami toplulukların alışkanlık ve geleneklerini bu kültür eşliğinde gelişir. İslam dini cahiliye toplumunun içinde bulunduğu bir takım olumsuz davranış ve inanışları ortadan kaldırmak, kötünün yerine iyiyi kavratıp yaşatmayı amaçlamak üzere ortaya çıkmıştır. Bu sebeple Kur'an-ı Kerim'de de sıklıkla değişimden ve dönüşümden bahsedilmiştir.
➡ Mademki toplum kendi içinde bazı dinamikler taşımakta ve Kur'an-ı Kerim'de de çokça değişimden ve dönüşümden bahsetmekte Kur'an'da toplumsal değişimi ifade eden kavramlara göz atmakta fayda bulunmaktadır.
👉 Kur'an-ı Kerim'de toplumsal değişimden bahseden dokuz kavram bulunmaktadır. Bunlardan ilki "Sünnetullah" kavramıdır.
📌 1- Sünnetullah
🖍 Allah'ın tabiatı yaratıp devam ettirmek ve toplum hayatını düzenlemek üzere koyduğu kanunlar anlamında bir Kur'an terimidir. Sözlükte "bir şeyi açıklığa kavuşturmak, iyi veya kötü yeni bir yöntem ortaya koymak" anlamındaki "senn" kökünden türeyen sünnet ile lafz-ı celiden oluşan sünnetullah terkibi "Allah'ın koyduğu kanun, nizam" demektir. Sünnet ve Allah kelimeleri Cahiliye döneminde bilinmekle beraber sünnetullah Kur'an'a has bir tabirdir. Kur'an'da sünnet kelimesindeki "sürekli, düzenli ve özgün uygulama" anlamı Allah'a nisbet edilmektedir. Allah'ın yaratma ve yönetmesinde öteden beri süregelen ve değişmeyen uygulamasına işaret etmektedir.
🖍 Konuya Kur'an ayetleri çerçevesinde ve sünnetin anlam sahası içerisinde yaklaşıldığında, sünnetullah kavramının, sosyolojik ve tarihi bir muhtevasının olduğu, dolayısıyla toplumların olumlu veya olumsuz yönde değişimlerinin, güçlenmelerinin veya zayıflamalarının, ilerlemelerinin veya gerilemelerinin, canlanma veya yok oluş nedenlerinin sünnetullah kavramı içerisinde yer aldığı görülür. Sünnetullah, Kur'an-ı Kerim'de birkaç ayet dışında olumsuz anlamda kullanılmıştır. Genel anlamda toplumların yok olmalarıyla ya da cezaya çarptırılmalarıyla ilgili olarak kullanılmaktadır.
🖍 Kur'an-ı Kerim'de Al-i İmran Suresi'nin 137. ayetinde sünnetullah kavramının kullanımı ile alakalı bir örneği görmek mümkündür: "Gerçek şu ki sizden önce nice sünnetler gelip geçmiştir. Bundan dolayı yeryüzünde gezip dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonuç nasıl oldu, bir görün."
👉 Ayet-i Kerime'de görüldüğü üzere söz konusu kavram olumsuz bir siyak-sibak ilişkisi içinde kullanılmıştır.
📌 2- Ecel
🖍 Kur'an-ı Kerim'in topluma karşı yaklaşımı tıpkı bir insana olan yaklaşımı gibidir. Yani gerçek ve canlı bir organizmaya hitap edilir. Nasıl ki insanlar doğup ölürlerse toplumlarda bir müddet yaşarlar ve daha sonrasında tarih sahnesinde yerlerini alırlar. Ancak tam da bu noktada insanın yaşamının nihayete ermesi ile toplumun yaşamının nihayete ermesi arasında bir fark vardır. Çünkü her ne kadar kadir-i mutlak olan Allah Teala insanın yaşam süresini mutlak bir şekilde bizatihi kendisi belirleyip bu anlamda kaderini tayin etse de toplumların kaderlerini ve yaşama müddetlerini tayin etme yetkisini toplumun içindeki insanların ellerine vermiştir.
🖍 A'raf suresi 34. ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: "Her ümmet için bir ecel bardır. Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler."
🖍 Mevdûdî bu konuda şunları söylemektedir: "Her ümmete belli bir süre verilmiştir" ifadesi; yıl, ay ve gün şeklinde sınırlanmış bir zaman biriminin sonunda, derhal sırası gelmiş bir topluluğun ortadan kaldırılması, helâk edilmesi demek değildir. Fakat bu, muteber bir toplum olarak gücünü göstermesi için, her bir topluluğa verilmiş olan imkânların bir ahlakî sınırının bulunduğunu belirtir. Bu sınır, iyi ameller ile kötü amellerin nisbetine göre belirlenir. Allah Teâla bir topluluğa, iyi işleri kötü işlerine nisbetle daha aşağı seviyeye düşünceye kadar müsamaha eder. Ve bu sınır da aşılınca, o günahkâr ve rezil topluluğa artık hiç bir mühlet verilmez."[1]
📌 3-Tağyir
🖍 Tağyîr kelimesi ğ-y-r (غير) kökünden türemiştir. Bir şeyin özünü değiştirmeden şeklini veya vasfını değiştirmek anlamına gelmektedir. Bu kelime Kur'ân-ı Kerim'de Rad 1, Nisa 119 ve Enfal 53 olmak üzere toplamda üç yerde geçmektedir. Rad ve Enfal surelerinde ise toplum ile ilgili genel bir yasadan bahsederken kullanılmaktadır.
🖍 Değişimi kavrayabilmek için toplumun değişmesiyle, Allah'ın onu değiştirmesinin bir arada ele alınması gerekir. Eğer Allah'ın yarattığı bir değişim meydana gelmişse bu, kesinlikle daha önce toplumun kendi içinde bir değişim oluşturduğuna delalet eder. Çünkü zikrettiğimiz ayetlerde de görüldüğü gibi bizatihi Allah bu önceliği şart olarak koymuştur.
📌 4- Tebdil
🖍 Tebdîl kelimesi b-d-l بدل kökünden türemiştir. Bir nesneyi diğerinin yerine koymak anlamlarına gelmektedir. İbdâl, tebeddül ve istibdâl kelimeleri de Kur'ân'da tebdîl ile aynı anlamda kullanılmaktadır.
🖍 Kur'an'da toplumsal değişim ve toplumların değişimleri ile ilgili olarak bir toplumun yerine başka bir toplumu getirmek "tebdil" kavramı ile izah edilmiştir. Bu kavram dünya yaşamında belirli nedenlerle ve İlahi kanunlar çerçevesinde bir toplumun yok edilerek yerine doğruları savunan başka bir toplumun getirilmesi anlamında kullanılmaktadır.
📌 5- Tahvil
🖍 Tahvîl kelimesi h-v-l (حول) kökünden türemiştir. Değiştirmek, nakletmek ve bir durumdan başka bir duruma sokmak anlamına gelir.
🖍 Kur'ân-ı Kerîm'de üç âyette yer alan bu kavram İsra suresi 56. ayette olumlu, Fatır suresi 43. ayette olumsuz değişimi ifade etme için kullanılmaktadır. Olumsuz değişimi ifade ettiği yerler, tebdîl kelimesinde olduğu gibi, sünnetullah ile birlikte geçtiği âyetlerdir.
📌 6- Eyyamullah ve Müdavele
🖍 Tedâvül kelimesi d-v-l د-و-ل kökünden türemiş bir mastardır. Bu kökten türeyen kelimeler genelde dönmek, dolaşmak ve devretmek anlamlarına gelmektedir. Kur'ân-ı Kerîm'de Haşr suresi 7. ayette mal, servet gibi şeylerin belli bir topluluk arasında döndürülüp dolaştırılması, Al-i İmran suresinin 140. ayetinde zaferin ve mağlubiyetin kâfirlerle müminler arasında dönüp dolaşması anlamlarında kullanılmaktadır.
"Eğer bir yara aldıysanız, o kavme de benzeri bir yara değmiştir. O eyyamı; biz onları insanlar arasında müdavele ederiz…"
📌 7- İnkılap
🖍 İnkılâb kelimesi, bir şeyin bir hâlden başka hâle geçmesi anlamına gelen " ق -ل-ب " kökünden infial bâbında mastardır. Geri dönmek, çevrilmek ve değişmek anlamına gelir. Bu kelime Kur'ân-ı Kerîm'de toplumsal çöküş ile yakından ilişkili olacak şekilde daha çok olumsuz anlamda kullanılmaktadır.
"…zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir…" (Şuara 26/227)
📌 8- Daire
🖍 Kur'an-ı Kerim'de daire kelimesinin geçtiği ayetlere baktığımızda bu kavramın müdavele kavramı ile yakından alakalı olduğunu görürüz.
"İşte kalplerinde hastalık olanların "dairenin bize isabet etmesinden korkuyoruz" diyerek aralarında çabalar yürüttüklerini görürsün." (Maide 5/52)
🖍 Kelimenin geçtiği yerlerde genel itibari ile münafıklar ve onların sonradan sonraya doğru yoldan dönmeleri, kararsızlıkları, kalpak kalplilikleri dile getirilir ve zamanın felaketi ve azabı olan dairenin bir gün onlara da uğrayacağına işaret edilir.
📌 9- İrtidat
🖍 Kur'an'da değişme ile ilgili olarak kullanılan kavramlardan birinin de değişmenin iradi kısmını oluşturan "irtidat" kavramı olduğu anlaşılır. Geri dönmek, terk etmek, vazgeçmek vb. anlamlara gelen ve Kur'an'da büyük bir sapma olarak ifade edilen irtidat, toplumu vahim sonuçlara götürebilecek bir değişimi beraberinde getirmektedir. Nitekim şu ayet-i kerimede bu durum vurgulanmaktadır:
🖍 "Ey inananlar, sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allâh, yakında öyle bir toplum getirecek ki (O) onları sever, onlar da O'nu severler. Mü'minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve şiddetlidirler. Allâh yolunda cihâd ederler, hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar. Bu, Allâh'ın bir lutfudur, onu dilediğine verir. Allâh'(ın lutfu) geniştir, (O), bilendir." (Maide 5/54)
FİKRİYAT
SÜMEYYE ALI JABER
[1] Mevdûdî, Tefhimu'l-Kur'ân, Kur'ân'ın Anlamı ve Tefsiri, Çev. Muhammed Han Kayânî ve arkadaşları, İnsan Yay., İstanbul, 1986, II/29.