Kur'an'da ismi geçen iki melek: Harut ile Marut'un hikayesi
Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen Harut ile Marut, İslam’dan önceki birçok dinde de söz konusu edilmiştir. Bakara Suresi'nin 102-103. ayetlerinde, Hz. Süleyman'a atılan iftiralar, Harut ile Marut kıssası üzerinden anlatılmıştır. Peki, Harut ile Marut’un hikayesi nasıldır? Kıssa, divan edebiyatı şairlerinin kaleminde nasıl şekillenmiştir? Gelin Harut ile Marut’un hikayesine yakından bakalım…
HARUT İLE MARUT KİMDİR?
🔶 Harut ile Marut, Kur'an-ı Kerim'de isimleri geçen ve insanlara sihir öğrettikleri inanılan iki melektir.
🔶 Harut ile Marut kıssası yalnızca Kur'an-ı Kerim'de değil İslam'dan önceki kaynaklarda da karşımıza çıkar. Zerdüştlük, Hinduizm, Yahudi ve Hıristiyan literatüründe de yer alır.
İSLAM'DA HARUT İLE MARUT
🔶 Harut ile Marut ismi, Kur'an-ı Kerim'de Bakara Suresi , 102-103. ayetlerinde geçmektedir. Bu ayette Hz. Süleyman'a atılan iftiralarla Harut ile Marut'a sihir öğretilişi ile ilgili iki konuya temas edilir.
Dinimizin temel esaslarından: Meleklere iman
Harut ile Marut'la ilgili ayet
"Onlar, Süleyman'ın hükümranlığı hakkında şeytanların uydurup söylediklerine uydular. Gerçek şu ki Süleyman kâfir olmadı, fakat şeytanlar kâfir oldular; çünkü insanlara sihri, Bâbil'de iki meleğe, Hârût'la Mârût'a indirileni öğretiyorlardı. Hâlbuki bu iki melek, "Biz ancak imtihan vasıtasıyız; sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bilgi vermezlerdi. Fakat onlar bu iki melekten, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. Oysa Allah'ın izni olmadıkça onunla hiç kimseye zarar veremezlerdi. Yine de kendilerine fayda sağlayanı değil zarar vereni öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu (sihri) satın alan kimsenin âhiretten nasibi olmadığını çok iyi biliyorlardı. Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür, bir bilselerdi!"
"Eğer onlar iman edip kendilerini kötülükten korusalardı şüphesiz Allah tarafından verilecek sevap daha hayırlı olacaktı. Keşke bunu bilselerdi!"
Bakara Suresi 102-103. ayeti dinlemek için tıklayınız
Ayetin nüzul sebebi
🔶 Abdulfettah el-Kâdî, Esbâb-ı Nüzûl eserinde belirtildiği üzere bu ayet, Hz. Peygamber'e Yahudilerin "Şu Muhammed'e bakın! Süleyman'ı peygamberlerle birlikte anarak hak ve batılı birbirine karıştırıyor. Oysa o rüzgâra binen bir sihirbaz değil miydi?" sözleri üzerine nazil olmuştur.
İSLAM ALİMLERİNE GÖRE "SİHİR"
🔶 Bu ayet, sihir öğrenmenin ve öğretmenin sakıncalı olduğunu aktarma hususunda müfessirlerce kabul edilmiştir. Öncelikle alimler tarafından sihir kavramı nasıl algılanmış, bu konuya bakmakta fayda vardır.
🔶 İbn Haldun Mukaddime'de "Sihir ve Tılsım İlimleri" başlıklı bölümünde bazı insanların, ruhun (nefis) kuvveti veya şeytani güçlerin yardımıyla varlıkları etkileyerek, yıldızların ruhaniyetini celbederek, bu sayede varlıklar üzerinde tasarrufta bulunabileceklerini, nitekim kâhinlerin "şeytânî güçler yardımıyla gayb konularını bilme özelliğine sahip olduklarını" düşünmektedir.
🔶 Fahreddin er-Râzî'ye sihiri Mu'tezile ve Ehl-sünnet alimlerine göre açıklamıştır.
🔶 Razi'ye göre Mu'tezile âlimleri, sihir adı altında ileri sürülen, fakat gerçekte doğal sebeplere dayalı doğal olaylardan ibaret olan gösterilerin sihir olmadığını belirtmişlerdir. Bunun dışında kalan ve olağan üstü güçler yardımıyla gerçekleştirildiği öne sürülen bütün sihir çeşitlerini asılsız, imkânsız olan sahte gösterilerden ibaret saymışlardır.
🔶 Razi'ye göre ehl-i sünnet alimleri için ise sihir diye ortaya konan şeyler aslında el çabukluğundan ve hünerden ibarettir. Sihir yapan kişiler halkın bilgisizliğinden yararlanarak veya onları uyuşturmaya çalışarak, gerçekte normal olan bir şeyi olağanüstü gibi gösterme çabasına girişirler. Ehli sünnet alimleri bunun mümkün olduğunu fakat gerçek sihir olmadığını düşünmüşlerdir.
Hayatını İslam'a adayan alimler
HARUT İLE MARUT KISSASININ MENŞEİ
🔶 Diyanet'in tefsirinde geçtiği üzere İslami kaynakta Harut ile Marut hakkında nakledilen rivayetlerin çoğu geç dönem Yahudi tefsir kitabı olan Midraş Avkir'de bulunur.
Ayette Harut ile Marut kıssası hakkında nasıl bilgiler verilmiştir?
🔶 Bahsi geçen ayette yer alan tek bilgi Harut ile Marut'un Babil'de bulunduğu, günah olduğu konusunda insanlara uyarıda bulunarak sihir öğrettikleridir.
🔶 Ayette Harut ile Marut hakkında ayrıntıya girilmemiştir. Ayrıca konu ile ilgili de güvenilir bir hadis mevcut değildir. Tarih ve tefsir kitaplarında özellikle "İsrâiliyat" denilen ve hadis literatürüne de giren yahudi kaynaklı rivayetlerde bazı ayrıntılı bilgiler verilmektedir.
🔶 Kur'an-ı Kerim'de yer alan ayette Yahudilerin sihirle uğraştıklarından bahsedilir. Yahudilerin bu eylemlerini dayandırdıkları Hz. Süleyman ile Harut ile Marut kıssasına temas edilmiştir. Yine Efendimiz zamanında da O'nu inkar edenler gerekçelerini Hz. Süleyman ve Harut ile Marut kıssası üzerinden yapmışlardır.
Harut ile Marut'la ilgili rivayetleri reddeden alimler
🔶 İslami literatürde İsrailiyat kaynaklı rivayetleri reddeden birtakım isimler de mevcuttur.
🔶 Taberî, Kadî İyâz, İbn Hazm, Ebû Bekir İbnü'l-Arabî, Kurtubî, İbn Kesîr, İbnü'l-Cevzî, Fahreddin er-Râzî, Tabersî gibi müfessir ve bilginler bu rivayetleri tenkit etmişler, uydurma veya zayıf olduğunu ifade etmişlerdir.
🔶 İbn Kesir tefsirinde bu rivayetlerin hepsinin uydurma ve Yahudi asıllı olduğunu ifade etmiştir.
🔶 İbn Hazm, Harut ile Marut'un melek değil iki şeytan veya cin kabilesi olduğunu iddia etmiştir.
🔶 İbn Abbas, Hasan-ı Basrî, Ebü'l-Esved ve Dahhâk gibi alimler ayette geçen "melekeyn" (iki melek) kelimesini "melikeyn" (iki melik, iki kral) şeklinde okumuş ve Harut ile Marut'u insan ismi olarak kabul etmişlerdir.
İsrailiyat kaynaklı tefsir kitaplarındaki Harut ile Marut hakkında rivayetler
🔶 İsrailiyat kaynaklarındaki rivayetlere dayanan tefsir kitaplarında Harut ile Marut t Irak'ta, Dünbâvend Bâbili'nde, Demâvend dağında, Garp'ta bir yerde otururlar.
🔶 Bu rivayetlerde Harut ile Marut İdris peygamber zamanında yaşamıştır.
🔶 Bu melekler, Babil kuyusunda kıyamete kadar saçlarından asılma cezasına çarptırılmışlardır. Başları kanatlarının altına kıstırılmış ya da baş aşağı asılarak cezalandırılmışlardır. Fakat müfessirlerin çoğu bu rivayetlerin asılsız olduğunu da ifade etmişlerdir.
SİHRİN SAKINCASINI VURGULAYAN AYET
🔶 Ayet, Peygamber dönemindeki Yahudilerin Hz. Süleyman'ı putperestliğe saptığı yolundaki iftiraları reddetmek için nazil olmuştur. Ayette geçtiği üzere Hz. Süleyman ne sihir yapmış ne de kafir olmuştur.
Hz. Süleyman kıssası ve hayatı...
🔶 Hz. Süleyman dönemindeki Yahudilerin çoğu peygamberliğini ve tebliğlerini reddetmiş, onun dillere destan büyük krallığını da sihirle açıklamışlardır. Aynı şekilde Hz. Muhammed'in de peygamberliğini kabul etmeyen Yahudiler, Efendimiz'i büyü yapan bir kimse olmakla itham etmişlerdir. Ayette sihir ve büyü mevzusu Harut ile Marut kıssası üzerinden anlatılmıştır.
🔶 Ayette büyü ile uğraşmanın küfür olduğu ve dolayısıyla Hz. Süleyman'ın, Peygamberimizin ve meleklerin bununla bir ilgilerinin olmayacağı ifade edilmiştir. Bu sebeple ayetin asıl maksadı Hz. Süleyman'ı Yahudilerin iftiralarından uzak tutmak ve kötülüğünün kaynağının peygamberler ve melekler değil şeytanlar olduğunu ortaya koymaktır.
İslam'da büyü (sihir) yapmanın hükmü nedir?
EDEBİYATIMIZDA HARUT İLE MARUT
🔶 Klasik edebiyatımız çoğunlukla İslami referanslarla şekillenmiştir. Harut ile Marut kıssası da divan edebiyatında yer almıştır. Fakat şairler tamamen İsrailiyat rivayetlere dayanarak şiirlerinde Harut ismini kullanmışlardır.
🔶 Divan edebiyatında Harut ile Marut sihir ve büyü ile ilişkilendirilmiştir. Şiirlerde sihir ve büyü konusu işlendiği vakit muhakkak bu isimler geçmektedir.
🔶 Babil'de kuyudan baş aşağı sarkıtılan Harut ile Marut imgesi, divan şiirinde de büyü öğrettikleri için kıyamete kadar kuyuda hapsolan melekler şeklinde yer alır.
🔶 Divan şiirinde sihir ve büyünün çıkış noktası olarak Harut ile Marut gösterilmiştir.
🔶 Divan şiirinde sevgilinin gözleri, saçları ve gamzesi efsunlu yani büyülüdür. Bu yönüyle de Harut ile Marut'un hocaları sayılır.
🔶 Harut ile Marut söz konusu edildiğinde Bâbil, çâh-ı Bâbil, çeh-i Bâbil, câdû, câzû, sehhâr, efsûn, füsûnger, sihr, büyü ve ser-nigûn mefhumları da beraberinde gelmektedir. Harut ile Marut genel olarak kuyu, sihir, büyü, cadı mazmunlarıyla beraber kullanılmıştır.
Örnek beyitlerle divan edebiyatındaki 15 mazmun
HARUT İLE MARUT'LA İLGİLİ ŞİİRLER
Gökteki Harut Marut aşk için indi yere
Zühre yüzün görecek unuttu Rahman'ını
Yunus Emre
🔎Bilinmeyen kelimeler
Zühre: Utârit'ten sonra güneşe en yakın gezegen, Çulpan, Venüs.
Gökteki Harut Marut melekleri aşk için yere indiklerinde Zühre'nin yüzünü görünce Rahman'ı unuttular.
Çâh-ı endîşemde seyr et fitne-i Hârûtunu
Bir nazar kıl gamze-i sehhârına âyîneden
Şeyh Gâlib
🔎Bilinmeyen kelimeler
Çah- endişe: Düşünce kuyusu
Fitne: Karışıklık, fesat, kargaşalık
Nazar: Bakış/bakmak
Sehhar: Sihirbaz
Gamze: Yan bakış
Sihirbaz gamzesine aynadan bir bakış at, Harut'un fitnesine düşüncemin kuyusunda seyret.
Sihr ta'lim eylemekde gamze-i câdû-yı dost
Çâh-ı Bâbilde eder Hârût-ı fettân ile bahs
Ahmet Paşa
🔎Bilinmeyen kelimeler
Talim: Öğretme
Cadu: Cadı
Çah-ı Babil: Babil kuyusu
Sihir öğrenmekte olan dostun gamzesi (yan bakışı) Babil kuyusunda fettan Harut ile yarışır.
Divan edebiyatından beyitler ve anlamları
Ser-nigûn olmış yire geçmiş hicabından meğer
Ugramış Hârût yârun gamze-i câdûsuna
Zati
🔎Bilinmeyen kelimeler
Ser-nigun: Başaşağı
Hicab: Utanç
Yarun: Yerin
Harut, sevgilinin yan bakışına uğradığı için utancından yerin dibine geçmiş ve baş aşağı olmuş.
Gamze-i fettânını koydun ki yıkdı 'âlemi
Bahse dalmışken çeh-i Bâbülde câdûlarla sen
Nedim
🔎Bilinmeyen kelimeler
Gamze-i fettan: Karışıklık çıkaran, can yakan bakış
Babil Kuyusunda cadılarla konuşurken can yakan bakışın alemi yıktı.
İderse gözleri Hârût sihrini ne 'aceb
Anuñ ki sîb-i zenahdanı çâh-ı Bâbildür
Ahmedi
🔎Bilinmeyen kelimeler
Sib- zenahdan: Elmayı andıran çene çukuru
Sevgilinin gözleri Harut'un sihrini yaparsa buna şaşırmamalıdır. Zira Onun elma çenesi Babil kuyusudur.
Ögretdi gözi işvesi Hârûta füsûnı
Sevdürdi zenahdânı anuñ Yûsufa çâhı
Ahmedi
🔎Bilinmeyen kelimeler
Zenahdan: Çene çukuru
Füsun: Sihir
Çah: Kuyu
Sevgilinin bakışının güzelliği Haruta büyüyü öğretti, çene çukuru ise Yusuf'a ise kuyuyu sevdirdi.