Allah'a iman nasıl olmalıdır? İmanın insana kazandırdıkları...
Dinin temel direği Allah'a iman, kulların en büyük hazinesidir. Dünyada istikamete erdirecek, ahirette ise cennete ulaştıracak sağlam bir kılavuzdur. Aynı zamanda Cenab-ı Hakk'a iman yeryüzünde iyiliğin yayılmasının teminatıdır. Peki, Allah'a iman nasıl olmalıdır? İmanın insana kazandırdıkları nelerdir?
İMAN NEDİR?
📌 İman, bir şeyi gönül huzuru ile benimseme, ona içten ve yürekten inanmadır. İslam'a göre iman, Peygamber Efendimizin yüce Allah'tan getirdiklerinin doğru olduğunu kabul edip, onlara gönülden inanmaktır.
- İslam'ı Allah'a itaat etmek, O'nun emrettiklerini yapmak ve yasakladıklarından kaçınmak, Hz. Muhammed'in (sav) din adına bildirmiş olduğu bütün tebliğleri kalp ile tasdik edip dil ile söyleyerek yaşamak şeklinde tanımlayabiliriz.
ALLAH'A İMAN NEDİR?
📌İmanın en temel ve ilk şartı âlemleri yaratan, tek ve en yüce olan Allah'a iman etmektir. Bütün ilahi dinlerin esası Cenab-ı Hakk'ın varlığı ve birliğine dayanır.
🔸 Allah, her şeyi yoktan var edendir. Her türlü kemal sıfatlarına sahip, her şeyi gören, duyan ve bilendir. O, her şeye gücü yeten, hiçbir şeye muhtaç olmayıp kendinden başka her şeyin O'na muhtaç olduğudur. Eşi benzeri olmayan, doğmayan, doğurmayan, her türlü üstün sıfatlara haiz ve noksanlardan münezzeh olandır.
🔸 Allah, varlığı zorunlu olan ve bütün övgülere layık olan yüce Rabbimizin en kapsamlı özel adıdır.
- Varlığının zorunlu olması, O'nun yokluğunun düşünülemeyeceği, kâinatının yaratıcısı ve sahibi olduğu anlamına gelir.
- Bütün övgülere layık olması ise yetkinlik ifade eden isim ve sıfatlarla nitelendiğini ifade eder.
🔸 İnsanlar, Allah'ın zatını tasavvur edemez. Fakat eserlerine, Kur'an-ı Kerim'de bahsettiği sıfatlarına bakarak O'nun varlığı anlaşılır. Aksi takdirde çok büyük yanlışlara düşülür. Nitekim Resulullah (sav) da şöyle buyurmuştur: "Allahü Teâlâ'nın yarattıkları üzerinde düşünün, zatı hakkında düşünmeyin!" (Acluni, Keşfu'l-Hafa, I/357-358, 449)
🔊Fikriyat podcastlerde yer alan Günlük Hayatta İslam programını dinlemek için tıklayın
Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka tanrılar bulunsaydı kesinlikle yerin göğün düzeni bozulurdu. Demek ki arşın rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir. (Enbiyâ suresi, 22. ayet)
Enbiyâ suresi 22. ayet tefsiri
Cenab-ı Hakk'ın varlığı ve tekliğini bildiren bu ayetin Diyanet tefsirine göre eğer varlık âleminde Allah'tan başka ilâh olsaydı ilâhlar arasında yaratma, yönetme ve üstünlük konularında anlaşmazlık meydana gelir, bu da varlığın yaratılma imkânının ortadan kalkmasına veya evrenin nizamının bozulmasına sebep olurdu. Birden fazla ilâhın anlaşarak evreni ortaklaşa yönettikleri farzedilirse bu durumda da ilâhların her biri tam değil, noksan etken olmuş olur. Noksan olan ise ilâh olamayacağından hiçbirinin ilâh olmaması gerekir. Kısacası ister bağımsız olarak isterse ortaklık şeklinde Allah'tan başka ilâhın bulunması aklen mümkün görülmemektedir. Vahiy ise zaten Allah'tan başka ilâhın varlığını reddetmektedir. Şu halde Allah'tan başka ilah yoktur.
ALLAH'A İMAN NASIL OLMALIDIR?
📌 Alemlerin Rabbi olan Allah, göklerde ve yerde ne varsa hepsinin sahibidir. Her türlü hamd ve sena, kudret ve azamet, yücelik ve üstünlük O'na mahsustur. O, mutlak gücün ve sonsuz hikmetin sahibidir.
🔊 Fikriyat'ın özel çalışma "Esma-i Hüsna" videoları için tıklayın
🔸Ölümü ve hayatı var eden, mülkü ve makamı lütfeden, dilediğini yücelten, dilediğini alçaltan O'dur. Yaratan ve her an yaratmaya devam eden Cenab-ı Hak'tır. Yaşatan ve rızık veren, doyuran ve koruyan O'dur. Hayatın her alanına ve anına hükmeden, idare eden, yöneten yalnızca O'dur. Yer ve zamandan münezzehtir.
🔸 Allah'a iman, O'nun var ve bir olduğuna, eşi, benzeri, ortağı olmadığına inanmakla yani tevhidi kabul etmekle olur. Bizi yoktan yaratan ve sayısız nimet bahşeden Rabbimizin kulları üzerindeki en büyük hakkı, O'na iman etmektir.
Kelime-i tevhid nedir?
- Arapça okunuşu: "Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah"
Türkçe anlamı: "Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed (sav) Allah'ın kulu ve elçisidir."
🔸 Cenab-ı Hakk'a iman, "aslü'l-usûl" yani dinin temel direği olarak kabul edilir. O'na iman edilmedikçe diğer esaslardan bahsedilemez.
"De ki: O Allah'tır, bir tektir. Allah Samed'dir; her şey O'na muhtaçtır, O hiçbir şeye muhtaç değildir. Kimseyi doğurmamış ve kimseden doğmamıştır. Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir." (İhlâs suresi, 1-4. ayetler)
İhlâs suresi 1-4. ayetlerin tefsiri
🔸 Allah'a iman etmek ile kulların peygamberlere, gönderdiği Kitab'a uyarak belirtmiş olduğu hükümlere teslim olmasını gerektirir. İmanın esasları Amentü duasında verilmiştir.
"Âmentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülihî ve'l-yevmi'l-âhiri ve bi'l-kaderi hayrihî ve şerrihî mine'llāhi teâlâ; ve'l-ba'sü ba'de'l-mevti hakk eşhedü en lâ ilâhe illâllāh ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlüh"
Türkçe meali:
"Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna iman ettim. Ölümden sonra diriliş gerçektir. Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in onun kulu ve elçisi olduğuna şahadet ederim"
YERYÜZÜNDE İYİLİĞİN TEMİNATI
📌 Allah'a iman etmek, beraberinde Kur'an-ı Kerim'in ayetleri hem de Peygamberimizin hadisleri yoluyla Rabbini tanıma ve hayatını tevhid inancı üzerine yaşamayı zorunlu kılar. Böylelikle müminlerin yaşamı anlam kazanır, inancı fikirlerine ve kararlarına yön verir. Allah'a iman, yeryüzünde iyiliğin yayılmasının teminatıdır.
🔸 Allah'a iman eden insan, her işini Cenab-ı Hakk'ın rızasına göre yapar. Bedeninin, sevdiği insanların, yaptığı işi kendisine Yaradan tarafından verilen bir emanet olarak görür ve bu ölçüde kıymet gösterir.
🔸 Allah'a iman eden müminler, zerre kadar da olsa hayrın ve şerrin mutlaka bir karşılığı olduğunu bilir. Ahireti, küçük ve geçici bahalar ile dünyaya değişmez.
Resûl-i Ekrem (sav) şöyle buyuruyor: "Kim kalbinden tasdik ederek Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Resûlü olduğuna şehadet ederse Allah ona cehennemi haram kılar." (Buhârî, İlim, 49)
🔸 Yaradan'a iman, kulların en büyük hazinesi, dünyada istikamete erdirecek, ahirette ise cennete ulaştıracak sağlam bir kılavuzudur.
"Göklerde ve yerde bulunanların hepsi O'na muhtaçtır. O her an yaratma halindedir." (Rahmân suresi, 29. ayet)
Rahmân suresi 29. ayet tefsiri
🔸 İslam bir ağaç gibidir. İman kökü, ibadet gövdesi, muamelat (fıkhın ibadetler dışında kalan kısmını, daha çok mal varlığına ilişkin hükümleri) dalları, ahlak ise meyveleridir.
🔸 İslam, Allah'a imanın dışarı vurulmuş halidir. Bunu da en güzel Cibril hadisi anlatır. Abdullah bin Ömer'in, babası Hz. Ömer'den naklettiği bu hadis şöyledir:
"Bir gün Resulullah'ın (sav) yanında bulunduğumuz sırada aniden yanımıza, elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah bir zat çıkageldi. Üzerinde yolculuk eseri görülmüyor, bizden de kendisini kimse tanımıyordu. Doğru Peygamber'in (sav) yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine dayadı. Ellerini de uylukları üzerine koydu ve "Ya Muhammed! Bana İslam'ın ne olduğunu söyle?" dedi.
Resulullah (sav) "İslam, Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Resulü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Beyt'i hac etmendir." buyurdu. O zat, "Doğru söyledin." dedi.
Babam dedi ki: "Biz buna hayret ettik. Zira hem soruyor, hem de tasdik ediyordu."
"Bana imandan haber ver?" dedi. Resulullah (sav) "Allah'a, Allah'ın meleklerine kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe inanman, bir de kadere, hayrına şerrine inanmandır." buyurdu. O zât yine "Doğru söyledin." dedi.
Bu sefer "Bana ihsandan haber ver?" dedi. Resulullah (sav) "Allah'a O'nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar sen onu görmüyorsan da o seni muhakkak görür." buyurdu.
📚 "Peygamberler Tarihi"ne ulaşmak için tıklayın
O zat "Bana kıyametten haber ver?" dedi. Resulullah (sav) "Bu meselede kendisine sorulan, sorandan daha çok bilgi sahibi değildir." buyurdular. "O halde bana alâmetlerinden haber ver." dedi.
Peygamber (sav) "Câriyenin kendi sahibesini doğurması ve yalın ayak, çıplak, yoksul koyun çobanlarının bina yapmakta birbirleriyle yarış ettiklerini görmendir." buyurdu.
Babam dedi ki "Bundan sonra o zat gitti. Ben bir süre bekledim. Sonunda Allah Resulü bana 'Ya Ömer! O soru soran zatın kim olduğunu biliyor musun?' dedi. 'Allah ve Resulü bilir.' dedim. "O, Cibril'di. Size dininizi öğretmeye gelmişti.' buyurdular." (Buhârî, İman 1; Müslim, İman 1).
📚Peygamber Efendimizin hadisleri
HER İNSAN ALLAH'A İNANMAKLA YÜKÜMLÜDÜR
📌 Alemleri yaratan, her şeye gücü yeten Allah'a inanmak, ergenlik çağına gelmiş ve akıllı her insanın ilk ve ana sorumluluğudur. İlâhî dinlerin kesintiye uğradığı dönemlerde yaşayan ya da hiçbir dinden haberi olmayan kimseler de bir Allah inancına sahip olmakla yükümlüdürler. Çünkü insan yaratılıştan mutlak ve üstün güce inanma duygusunu getirir. Bu duyguyla kâinatın akıllara durgunluk veren düzenini görür, sonra da bu dengeyi sağlayan bir ve eşsiz yaratıcının varlığı inancına kolaylıkla ulaşır.
🔸 Bu noktada Hz. İbrahim'i örnek verebiliriz. İbrahim (as) putlara tapan bir topluluğun içerisinde yaşıyordu. Henüz doğrudan doğruya vahiy almadığı ya da kendisini Cenab-ı Hakk'a ulaştıracak bir tebliğ almadığı zamanda O'nun varlığının idrakine ulaştı.
📚 Tevhid, tevekkül ve imtihan: Hz. İbrahim
🔸 Kur'ân-ı Kerim onun Allah'ın varlığının idrakine ulaşmasını şöyle anlatır: "Üzerine gece karanlığı basınca, bir yıldız gördü. 'İşte rabbim!' dedi. Yıldız batınca 'Ben öyle batanları sevmem' dedi. Ayı doğarken görünce 'Rabbim budur' dedi. O da batınca 'Gerçekten Rabbim beni doğru yola (hidayet) iletmemiş olsaydı andolsun ki (ben de babam ve kavmim gibi rastgele şeylere taparak) doğru yoldan sapmış kimselerden olurdum!' dedi." (En'âm suresi 76-79 . ayetler)
En'âm suresi 76-79 . ayetlerin tefsiri
Hz. İbrahim'in Allah'ın sıfatlarını anlattığı sözlerine Kur'an-ı Kerim'in Şuara suresinde yer verilir:
"O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir. Beni yediren ve içirendir. Hastalandığım zaman bana şifa verendir. Canımı alacak olan, sonra beni yeniden diriltecek olandır. Hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum yine O'dur." (Şuarâ suresi, 78-82. ayetler)
Şuarâ suresi 78-82. ayetlerin tefsiri