Orucu Vasiyet ve Kazâ
↪ Hastalık ve yolculuk gibi özürlerle Ramazan ayı geçse ve ölünceye kadar da hastalık veyâ yolculuk devam etse, bu durumda orucun kazâsı gerekmez, vasiyet de îcâp etmez.
↪ Fakat tutulamayan Ramazan Orucu için fidye verilmesi vasiyet edilmiş olursa, malın üçte birinden ödenmesi gerekir. Hasta iyileşir yâhut yolcu ikâmet haline döner de tutamadıkları günleri kazâ etmeye yeter vakit bulurlarsa, tutamadığı oruçları kazâ etmek vâcip olur.
↪ Oruç tutmak mümkün iken tutulmaz ve bu hâlde ölüm gelirse, fidye verilmesi için vasiyet etmek îcâp eder. Böyle bir kimse vasiyette bulunmazsa, veresenin ölü adına fidye vermeleri îcâp etmez; ancak kendilerinden bir bağış yaparak ölünün oruç fidyesini verirlerse câiz olur.
↪ Ölü adına oruç tutulmaz. Üzerinde Ramazan Orucu'nun kazâsı olan bir kimse, bunu kazâ etmeden ikinci bir Ramazan girerse, farz olan ikinci Ramazan Orucu'nu tutar ve sonra birincisini kazâ eder.
↪ Geciktirmekten dolayı fidye vermez. Kazâ oruçlarını arka arkaya, fâsılasız olarak tutmak şart değildir. Ayrı ayrı günlerde tutulabilir. Bir mecnun, Ramazan ayının son gününde zevalden sonra kendine gelir ve düzelirse, geçen günleri kazâ etmek üzerine vâcip olmaz. Fakat, Ramazan ayının bir kısmında iyileşirse, geçen günleri kazâ eder.
↪ Bütün Ramazan'ı cinnetle geçirene Ramazan'ı kazâ etmek yoktur. Bir Ramazan ayını baştan sona kadar baygın olarak geçirenin Ramazan'ı kazâ etmesi gerekmez. Ömrü boyunca oruç tutmayı adayan kimse, geçimi için çalışıp da tâkatsiz kalırsa, iftar eder ve fidye verir. Fidye veremeyecek durumda ise, Allah'tan mağfiret (af) diler.