Hz. Ömer'in (RA) lakabı
Efendimiz'in (SAV) ashabının her biri kıymetli, fedakar, canı ve malıyla Allah (CC) yolunda bulunan isimlerdir. Onların arasından bazıları ise ön plana çıkar. Bunlardan biri İslam tarihinin en büyük isimlerinden olan, ikinci raşid halife Hz. Ömer'dir (RA). Efendimiz'in (SAV) en yakınında bulunan büyük sahabi, Resulullah'ın (SAV) ona verdiği bir lakap ile de anılır. İşte o lakap...
🔷 Hz. Ömer (RA), uzun boylu, gür sesli ve heybetli bir kişidir. Cennetle müjdelenen on kişilik sahabiler grubu olan Aşere-i Mübeşşere'de yer alır. Efendimiz'in (SAV) en yakınındaki isimlerden olan büyük sahabi, canı ve malıyla Allah yolunda (CC) büyük çabalar sarf eder. Mekke'de öyle önemli bir isimdir ki, Efendimiz onun Müslüman olması için dua eder. Resûl-i Ekrem'in, "Yâ rabbi! İslâmiyet'i Ömer b. Hattâb veya Amr b. Hişâm (Ebû Cehil) ile teyit et" duasıyla Müslüman olur.
💠 Hz. Peygamber ona, "Hak ile bâtılı birbirinden ayıran" "Faruk" lakabını verdi. Bununla birlikte İslâm tarihinde fârûk lakabıyla tanınan tek sahâbî Hz. Ömer'dir.
❔ Peki, o faruk lakabını hangi olay sonrasında aldı?
https://www.instagram.com/p/Ckfa1WaDz4v/
🔷 Cesur sahabi Hz. Ömer, Müslüman olduktan sonra Resûl-i Ekrem'e giderek, "Eğer davamızda haklıysak dinimizi böyle gizli yaşamamıza gerek yoktur" demiş ve Kâbe'ye gidilmesini ister. Bunun üzerine Müslümanlar, Hz. Peygamber'i aralarına alarak birinin başında Hz. Hamza, diğerinin başında Hz. Ömer'in bulunduğu iki saf halinde Kâbe'ye giderler. Onların bu hali Kureyş'e çok tesir eder. Resûl-i Ekrem o gün, Hz. Ömer'i hak ile bâtılı birbirinden ayırdığı için "Faruk" diye isimlendirir.
◼ Kısaca Hz. Ömer'in (RA) hayatı
İslâm'ın ikinci halifesi Ömer bin el-Hattâb, Fil Vak'ası'ndan on üç yıl sonra, diğer bir rivayete göre ise Büyük (Dördüncü) Ficâr savaşından dört yıl önce Mekke'de doğdu. Baba tarafından soyu Câhiliye döneminde Kureyş kabilesinin sefâret işlerine bakan Adî b. Kâ'b kabilesine dayanır ve Kâ'b b. Lüey'de Hz. Peygamber'in nesebiyle birleşir. Annesi Mahzûm kabilesinden Hanteme bint Hâşim'dir. Katıldığı seriyyeler dışında Resûl-i Ekrem'in yanından hiç ayrılmayan Hz. Ömer kumandanlığını Resûlullah'ın yaptığı bütün savaşlarda, Hudeybiye Antlaşması, Umretü'l-kazâ ile Vedâ haccında bulundu. Hz. Ebû Bekir'in hilâfeti döneminde Ömer ona müşavirlik ve kadılık yaptı.
🔷 Hz. Ebû Bekir Medine'den ayrıldığında veya hastalığında kendisine vekâlet etti; 11 (633) yılı hac mevsiminde emîr-i hac olarak görevlendirildi. Hz. Ebû Bekir namaza çıkamayacak derecede hastalanınca imamlık görevini Ömer'e bıraktı ve onu yerine halef tayin etmek üzere Abdurrahman b. Avf, Saîd b. Zeyd, Osman b. Affân, Üseyd b. Hudayr gibi sahâbîlerle istişareye başladı.Bunlardan bazıları Hz. Ömer'in sert mizacını ileri sürerek çekincelerini dile getirdiler. Halife görüşmelerini tamamladıktan sonra Hz. Osman'ı çağırarak bu hususta bir ahidnâme yazdırıp mühürledi; yanına Ömer ile Osman'ı alıp Mescid-i Nebevî'ye gitti ve halka şöyle dedi: "Sizin için halife seçtiğim kişiye razı olur musunuz? Bir yakınımı tayin etmedim. Allah'a andolsun ki bütün gücümle düşünüp taşındım ve Ömer b. Hattâb'ı uygun buldum; onu dinleyin ve ona uyun" orada bulunanların hepsi olumlu cevap verdi.
🔷 İslâm orduları onun zamanında Sâsânî İmparatorluğu'na tâbi Irak, İran ve Azerbaycan ile Bizans İmparatorluğu'na tâbi Suriye, el-Cezîre, Filistin ve Mısır'ı İslâm ülkesine kattılar.
🔷 Hz. Ömer (RA), 23 (644) yılı haccını eda edip Medine'ye döndüğü günlerde, Mugīre b. Şu'be'nin Basra valisi iken edindiği kölesi Ebû Lü'lüe Fîrûz en-Nihâvendî efendisinin kendisinden fazla ücret aldığını söyleyerek bunun azaltılmasını istedi. Halife onun demircilik, marangozluk ve nakkaşlık yaptığını öğrenince Mugīre'nin kendisinden aldığı ücretin fazla olmadığını bildirdi. Bunun üzerine Ebû Lü'lüe ertesi gün sabah namazında hançerle Hz. Ömer'i yaraladı ve Müslümanların elinden kurtulamayacağını anlayınca kendini öldürdü. Bu olay sonrası Hz. Ömer şehit oldu.
🔷 Resûl-i Ekrem onun hakkında, "Allah, gerçeği Ömer'in lisanı ve kalbi üzere yarattı"; "Allah'ın emirleri konusunda ümmetimin en kuvvetlisi Ömer'dir"; "Muhakkak ki şeytan senden korkar, yâ Ömer!" demiş, "Ey Allahım! Ömer'in kalbinden haset ve hastalıkları çıkar ve onu imana tebdil et" şeklinde dua etmiştir. Hz. Ömer, "Sana vâiz olarak ölüm yeter ey Ömer!" ifadesini mührüne kazıtmış, kendisini malıyla ve canıyla Hz. Peygamber'in yoluna adamıştır.
Adaleti, cesareti ile nam salmış İslam tarihinin en büyük isimlerinden biri olan Hz. Ömer'i (RA) şehadetinin yıl dönümünde hayırla yâd ediyoruz..