Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 2. cüz
Ramazan ayı boyunca gerçekleştirdiğimiz en önemli ibadetlerden biri olan mukabele, Peygamberimizin de Ramazan-ı Şerif’te Cebrail aleyhisselam ile ifa ettikleri bir uygulamadır. Fikriyat.com olarak her gün bir cüzle siz değerli okurlarımıza ulaşmayı ve Kur'an-ı Kerim'in hatmini birlikte tamamlamayı istiyoruz. Bu minvalde derlediğimiz Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 2. cüzü sizlerle buluşturuyoruz.
Mukabele, Ramazan-ı Şerif'te gerçekleştirdiğimiz ibadetlerden biridir. Bir başkasının Kur'an-ı Kerim'i okuyuşunu takip etmek yoluyla hatim etme anlamına gelen mukabele, Ramazan ayında gerçekleştirilen bir ibadettir.
Ramazan mukabelesi, geleneksel anlamda insanların bir araya gelerek gerçekleştirdikleri bir uygulama olsa da bu ibadeti internet ya da televizyon kanalları aracılığıyla yapmak da mümkün.
Fikriyat.com olarak her gün bir cüzle Kur'an-ı Kerim'in hatmini siz değerli okurlarımızla birlikte tamamlayacağımız Ramazan mukabelesinin 2. cüzünü sizlerle buluşturuyoruz.
RAMAZAN MUKABELESİ 2. GÜN
Kur'an-ı Kerim uygulamamızdan cüzlerin Arapça okumalarına ulaşabilir ve mukabele için podcastlerden faydalanabilirsiniz.
📌 2. CÜZÜ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN
🔸 Kur'an-ı Kerim'i Arapçasından okuyup takip etmek kadar önemli görülen bir başka husus ise okunan ayet-i kerimelerin mealine ve tefsirine vakıf olmaktır.
🔸 Bu noktada her gün okunan bir cüzün mealini ve ayetlerin asıl manasını kavrayabilmek için tefsirini okumamız tavsiye edilir.
📌 2. CÜZÜN MEALİNİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN
Her gün bir cüzle Kur'an-ı Kerim'in hatmini tamamlayacağımız Ramazan mukabelesinin önceki cüzlerine aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz:
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 1. Cüz için tıklayın
2. CÜZDE HANGİ SURE BULUNUR?
🔸 Kur'an-ı Kerim'in 2. cüzü, Bakara suresinin 142. ayetinden 253. ayetine kadar olan bölümü ihtiva eder.
BAKARA SURESİ
Bakara suresi, Kur'an-ı Kerim'in ikinci ve en uzun suresidir. Hicret'in ardından ilk ayetleri Medine'de nazil olan bu surenin nüzul süresi 9 ya da 10 yıl sürmüştür.
286 ayetten oluşan Bakara suresinin başlangıcından 142. ayete kadar olan bölümü 1. cüzde; 142. ayetten 253. ayetine kadar olan bölümü 2. cüzde; 253. ayetten sonuna kadar olan bölümü 3. cüzde yer almaktadır.
Bakara suresi 255. ayetteki Ayetü'l kürsî nedeniyle "Suretü'l kürsi", içeriğindeki hükümlerin çokluğu nedeniyle "Füstatü'l Kur'an" olarak da adlandırılmıştır.
🔸 Surenin en meşhur adı olan Bakara, Arapçada sığır, inek manalarına gelir ve Hz. Musa döneminde İsrailoğullarında faili meçhul bir cinayet nedeniyle diyet olarak kurban edilmesi gereken bir inekten bahsedilir.
🔸 Kıssaya göre, katilin bulunamaması nedeniyle toplumda büyük bir gerginlik çıkmış ve Hz. Musa'dan bir çözüm talep edilmiştir. Hz. Musa, Allah'tan aldığı vahye uygun olarak bir inek kesmelerini ve bunun bir parçasıyla maktulün cesedine vurmalarını emretmiş; denilenin yapılması üzerine maktul dirilmiş ve kendisini öldürenin kimliğini açıklamıştır.
Taberî, I, 337-340; Râzî, III, 114
Hz. Musa'nın mucizeleri nelerdir? Hz. Musa'nın hayatı ve risaleti…
🔸 İsrailoğulları kesmeleri gereken ineği kutsal kabul ettikleri için kesmek istememişler ve sığır hakkında, kesilmesi gereken ineğin özelliklerine dair Hz. Musa'ya pek çok soru sormuşlardır. Ayetlerde ineği bulup kestikleri ama "az daha bunu yapmayacakları" bildirilmiştir.
Bakara suresinin 67-71. ayetlerin tefsiri
BAKARA SURESİNDE VURGULANAN KONULAR
Sure, hem sayfa ve ayet bakımından Kur'an-ı Kerim'in en uzun suresi, hem de içeriğindeki konular ve çeşitlilik bakımından çok yönlüdür.
Bakara suresinde ilk olarak imanın esasları, insanın yaratılışı, kıblenin değişmesi, namaz, oruç, hac, sadaka, boşanma, nesep, nafaka, borçların kaydedilmesi gibi konulara yer verilmiştir.
Surede ön planda tutulan hedeflerin üç noktada yoğunluk kazandığı belirtilir:
🔸 İslam'ın iman esaslarını açıklamak, tevhid inancının özelliklerini ifade etmek ve Müslümanların nasıl bir Allah inancına sahip olmaları gerektiğini tanımlamak.
🔸 Kur'an-ı Kerim hidayetinin ne olduğunu ve bu hidayet karşısında insanların durumu ve yerini belirlemek.
🔸 Müslümanların diğer dinlere mensup kişilerden ayrı, kendine mahsus vasıfları bulunan bir ümmet olduklarını ortaya koymak, ümmetin davranış kurallarını belirlemek ve İsrailoğullarının din anlayışlarında içine düştükleri yanılgı ve sapmalardan misaller vererek Müslümanları uyarmak.
2. Cüz - Bakara suresinin 142-253. ayetleri
Bakara suresinin ikinci cüzü, her yerde Allah'ın kudretini görebilmenin önemini vurgulayan, kıble olarak doğuya ya da batıya yönelmenin de ötesine değinen ayetle başlar. Ayet-i kerimeye göre Allah'ın bir yeri kıble yapması, sadece Peygambere (sav) uyanlar ile uymayanları belli etmek içindir.
🔸 Peygamber Efendimizin (sav) Hicret'in ardından bir süre Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya yönelerek namaz kılmasından memnun olan Yahudiler, ilahi emir ile kıblenin Kâbe'nin olmasından rahatsızlık duymuşlardır.
🔸 Müşrikler ise Resul-i Ekrem'in (sav) Kudüs'e yönelmesinden hoşnutsuzluk duymuşlar; Kâbe'nin kıble olmasına memnun olmuşlardır. Üstelik bu gelişmeyi de Resulullah'ın (sav) tutumunu değiştirerek kendileriyle uzlaşmak istediği şeklinde yorumlamışlardır. Peygamberimizin (sav) bu değişikliği keyfi olarak yaptığını ileri sürmüşlerdir ve ayette cahillik ve kıskançlıkları nedeniyle bu iddiaların sahipleri "sefihler" olarak nitelendirilmiştir.
"İnsanlardan bir kısım sefihler, "Onları şimdiye kadar yöneldikleri kıbleden vazgeçiren sebep nedir?" diyeceklerdir. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O, dilediğini dosdoğru yola iletir."
"İşte böylece, siz insanlara şahit olasınız, peygamber de size şahit olsun diye sizi vasat (örnek) bir ümmet yaptık. Biz bu yöneldiğin kıbleyi özellikle Resule uyanlarla sırt çevirenleri açıkça ayırt edelim diye belirledik. Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelecektir. Allah imanınızı asla zayi edecek değildir. Çünkü Allah insanlara karşı çok şefkatli, çok merhametlidir."
Bakara suresinin 142-143. ayetlerin tefsiri
🔸 Sonraki ayette Peygamber Efendimiz (sav) ve tüm Müslümanların namazlarında Kâbe'ye yönelmeleri bir kez daha tekrarlanmış ve Allah Teâlâ'nın bir hükmü ortadan kaldırıp yerine başka bir hüküm koyabileceğine dikkat çekilmiştir.
🔸 Kâbe üç semavi dinin de temsilcisi ve tevhid inancının öncüsü olan, peygamberlerin atası Hz. İbrahim tarafından inşa edilmiştir. Bu nedenle kıble olmaya en lâyık mabed de burası olarak görülmüştür. Müslümanların yerine getirmekle yükümlü oldukları namaz ibadetinde Kâbe'ye yönelmeleri, burayı bir tevhid odağı haline getirecektir.
Hz. İbrahim'in hayatı, mucizeleri ve duası
🔸 Diğer yandan Müslümanların Kudüs'e yönelerek namaz kılmaları Yahudileri şımartmıştır ve yozlaştırılmış bir dine mensup olan Yahudileri taklit ediyor gibi görünmenin Peygamberimizi (sav) rahatsız etmiş olabileceği ifade edilir. Bu nedenle Kâbe'nin kıble olması hem dini hem de siyasi manalar taşımıştır.
🔸 Ayet-i kerimede Allah Resulü'nün özlemini çektiği bu husus gerçekleşmiş ve ayetin nüzul olduğu andan itibaren Müslümanların Kâbe'ye yönelerek namaz kılmaları farz olmuştur.
"Biz senin, yüzünü göğe doğru çevirdiğini elbette görüyoruz. İşte şimdi kesin olarak seni memnun olacağın kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir; nerede olursanız olun yüzünüzü o yöne çevirin. Kuşku yok ki kendilerine kitap verilenler onun rablerinden gelmiş bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir."
Bakara suresi 144. ayetin tefsiri
Müslümanların kıblesi ne zaman değişti?
🔸 İlerleyen ayetlerde Allah'a iman etmenin, dindarlığın Allah'tan korkmak, O'nu çok zikretmek olduğu belirtilmiş; O'nun yolunda can ve mal kaybıyla birlikte birtakım korkulara ve sıkıntılara katlanmanın önemine işaret edilmiş ve sabredenler müjdelenmiştir.
🔸 Allah yolunda öldürülenler için "ölüler" denilmemesi emredilmiş ve müminlerin başlarına bir musibet gelmesi halinde "Doğrusu biz Allah'a aidiz ve kuşkusuz O'na döneceğiz" dedikleri ifade edilmiştir.
"Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele! "
Bakara suresinin 151-157. ayetlerin tefsiri
🔸 Vahiy yolu ile gelen hidayeti bildikleri halde inkâr yoluna girenlerin lanete uğrayacaklarını belirten ayetlerin ardından, Yahudiler başta olmak üzere tüm insanlığa şu çağrı yapılmıştır:
"İlâhınız bir tek Allah'tır. O'ndan başka tanrı yoktur. O rahmândır, rahîmdir."
Bakara suresi 163. ayetin tefsiri
🔸 Daha sonraki ayetler, İslami hükümler ve yiyeceklere dair helal haram gibi durumları bildirmektedir. Kısasta hayat olduğu, ölümün ardından vasiyet ve ona ilişkin vurgular, Ramazan orucunun farz kılınması ve oruç ile ilgili hükümlere değinilmiştir.
🔸 Haksız kazancın haram oluşu, savaşmanın yasak sayıldığı haram aylarda Mekke'de saldırıya uğrayan Müslümanların bu saldırılara karşılık verebilecekleri, hac ve onun sağlayacağı barışa ilişkin vurgular yapılmıştır.
🔸 Peygamberlerin insanları uyarmak ve doğru yola ulaştırmak için gönderildiğine işaret edilen ayetlerde infak anlayışına da değinilmiş ve en başta ana babaya iyilik yapılması vurgulanmıştır.
🔸 Kimi durumlarda savaşın kaçınılmaz olduğu, ancak hoşa gitmeyen durumların çoğu kez insan için hayırlı sonuçlar doğurabileceğine işaret edilmiştir.
🔸 Evlilik ve nikâha ilişkin vurguların da yapıldığı surede, putperest bir kadınla nikâhın caiz olmadığı vurgulanmış; evlilik, boşanma, iddet, mehir, nesep, süt kardeşliği gibi konulara değinilmiştir.
Bakara suresinin 168-237. ayetlerin tefsiri
🔸 Namazların aksatılmadan kılınması ve huşu içinde Allah'ın huzurunda durulmasını emreden ayetlerin ardından korku halinde yaya olarak ya da binek üzerinde namaz kılınabileceği belirtilmiştir.
Bakara suresinin 238-239. ayetlerin tefsiri
🔸 Sonraki ayetlerde İsrailoğullarının hararetle savaş istedikleri, "Allah yolunda savaşmak" için peygamberlerinden birinden talepte bulundukları, peygamberlerinin ise üzerlerine farz kılınması halinde savaşmayacaklarından korktuğu bildirilmiştir. Nitekim üzerlerine savaş farz kılındığında yüz çevirdikleri hatırlatılmıştır.
🔸 Savaşın zaruri olduğu bir durumda ondan kaçmamak, azimle direnmek ve sebat etmek gerektiği vurgulanmış ve "Eğer Allah'ın, insanların bir kısmı ile diğer kısmını engellemesi olmasaydı yeryüzünde düzen bozulurdu" buyurulmuştur.
Bakara suresinin 246-251. ayetlerin tefsiri
🔸 Bütün bunların Allah'ın vahiy yoluyla bildirdiği gerçekler olduğu; Hz. Muhammed'in (sav) Allah'ın peygamberlerinden biri olduğu belirtilmiştir.
"İşte bunlar sana gerçek olarak okumakta olduğumuz Allah'ın ayetleridir ve sen şüphesiz Allah'ın elçilerinden birisin."
Bakara suresinin 252. ayetin tefsiri
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 1. Cüz için tıklayın
MUKABELE NASIL OKUNUR?
Mukabele karşılık verme, karşılıklı okuma anlamına gelir. Bir kimsenin Kur'an'ı ezberden veya kitaptan yüksek sesle okuması ve onu dinleyen topluluğun da sessizce Kur'an'dan takip etmesi anlamına gelen mukabele şu şekilde okunmalıdır:
🔸 Okumaya başlamadan önce ağız misvakla temizlenmeli.
🔸 Mescit veya bir başka temiz yerde okunmalı.
🔸 Kıbleye yönelmeli.
🔸 Allah Teâla'nın Nahl suresinin 98'inci ayetinde buyurduğu üzere "Kur'an okuyacak olduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın" sözünden hareketle Kur'an okumaya başlarken euzü besmele çekilmelidir.
🔸 Tevbe Suresi hariç her surenin başında besmele çekilmelidir.
🔸 Okunan Kur'an ayetlerini huşu ile dinleyip anlamları hakkında düşünmelidir.
🔸 Sesi güzelleştirmek ve Kur'an-ı Kerim'i tane tane okumak gerekir. Aceleci davranmamak ve med kaidelerine uymak gerekir.
KUR'AN-I KERİM HATİMLİ MEAL DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN
Kur'an-ı Kerim'i dinlemek, aynı zamanda Kur'an'ın da emridir. Cenâb-ı Hak, Araf suresinin 204'üncü ayetinde "Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, merhamet olunasınız" buyurur.
MUKABELE NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Peygamber Efendimize (sav) 610 yılında ilk vahyin gelişiyle başlayan Kur'an'ın indiriliş süreci, 632 yılına kadar, yaklaşık 23 yıl devam etti.
🔸 Peygamberimizle (sav) Cebrail, her yıl Ramazan ayında bir araya gelerek, o güne kadar indirilen Kur'an ayetlerini, karşılıklı olarak okudular. Önce Cebrail okur Peygamberimiz (sav) dinlerdi. Daha sonra da Peygamberimiz okur, Cebrail dinlerdi.
🔸 Bu durum Peygamberimizin (sav) vefat ettiği yıl 632 de iki kez tekrarlandı. Böylece Kur'an ayetlerinin unutulmasının önüne geçildi. Peygamberimizin (sav) bu davranışını kendilerine örnek alan Müslümanlar, bunu dini bir gelenek olarak günümüze kadar sürdürmüşlerdi.
PEYGAMBERİMİZ KUR'AN'I BAŞKASINDAN DİNLEMEYİ SEVERDİ
Peygamber Efendimiz (sav), Kur'an'ı başkasından dinlemeyi severdi. Başkasından dinlerken mübarek gözyaşlarını tutamazdı.
🔸 Bir hadiste, Allah'ın evlerinden birinde O'nun kitabını okuyan ve müzakere eden cemaati rahmetin kaplayacağı, onları meleklerin kuşatacağı ve Allah Teâlâ'nın o mecliste yer alanları kendi nezdinde bulunanlara bildireceği kaydedilir.
Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî
İbn-i Mes'ud (ra) anlatıyor:
Resulullah (sav) bana hitaben: "Bana Kur'ân oku!" buyurdu. Ben "Ya Resûlallah! Kur'ân sana indirildiği halde, sana Kur'ân'ı ben mi okuyacağım?" dedim. Allah Resulü (sav) "Ben Kur'an'ı kendimden başka birisinden dinlemeyi hakikaten severim" buyurdu. Bunun üzerine, Resul-i Ekrem'e (sav) Nisâ suresinden okumaya başladım.
Nihayet "Her ümmetten birer şâhit getirdiğimiz ve ey Muhammed, onların üzerlerine de seni şâhit olarak getirdiğimiz zaman onların hâli nice olur?" ayetine geldiğimde, Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) "Şimdilik yeter!" buyurdu. Dönüp baktığımda, bir de ne göreyim, Resul-i Ekrem Efendimizin (sav) iki gözünden yaşlar akıyordu.