Cevat Şakir Kabaağaçlı
Cevat Şakir Kabaağaçlı
- Doğum Tarihi 17 Nisan 1890
- Doğum Yeri Girit
- Ölüm Tarihi 13 Ekim 1973
- Ölüm Yeri İzmir
20. Yüzyıl Türk Edebiyatına damgasını vuran Cevat Şakir Kabaağaçlı, Halikarnas Balıkçısı mahlasıyla tanınır. 17 Nisan 1890 tarihinde Girit’te dünyaya gelir. Babasının icra etmekte olduğu sefirlik görevi sebebiyle ilkokul çağına kadar burada ikamet ederler. Kabaağaçlı 5 yaşına bastığında Büyükada’ya göçerler. Şaki Paşa ailesine mensup olan Cevat Şakir Kabaağaçlı; Hakkiye, Ayşe, Suat, Fahrelnisa ve Aliye isimlerindeki altı kardeşin en büyüğüdür. Ebeveynleri tarafından yetenekleri doğrultusunda çeşitli sanat dallarına yönlendirilmişlerdir. Fahrelnisa, ressamlığıyla, Aliye ise gravür alanındaki başarısıyla bilinir. Kabaağaçlı’nın yeğenlerinden Füreya Koral, ilk Türk kadın seramikçidir.
Eğitimi
Cevat Şakir Kabaağaçlı, Mahalle Mektebi’nde başlayan eğitim hayatına Robert Koleji’nde devam eder. İyi derecede İngilizce bildiği için dil derslerinden muaf olarak kendisinden yaşça büyük öğrencilerle birlikte öğrenim görür. 1907 yılında, 17 yaşında iken üstün başarı ile mezun olur. Robert Koleji’nde orta ve lise eğitimini tamamladıktan sonra dünyanın en köklü üniversitelerinden biri olan Oxford Üniversitesi’nde Yeni Çağlar Tarihi bölümünden kabul alır. Henüz genç yaşında elde ettiği Birleşik Krallık’ta eğitim görme fırsatı Kabaağaçlı’nın gelişimine büyük katkı sağlar.
Vefatı
Takvimler 13 Ekim 1973’ü gösterdiğinde, Halikarnas Balıkçısı 83 yaşında iken, İzmir’e bağlı Hatay semtinde bulunan Merhaba Apartmanı’nda vefat eder. Doktorlar, ölümüne kemik kanserinin sebep olduğunu söyler. Vasiyetinde belirttiği şekilde Bodrum- Gümbet’te bulunan Türbe tepesine defnedilir. Bugün mezarı, Halikarnas Balıkçısı Müzesi’nin bir parçası olarak sevenlerini bekler.
İlk evliliği ve ressamlığı
Hayatı boyunca üç evlilik yapan Kabaağaçlı'nın ilk evliliği, 1913 yılına gelindiğinde aşık olduğu İtalyan bir kadınladır. Bu sebepten ötürü İtalya’da yaşamaya başlar. Zaten sanatçı bir ailede dünyaya gelen Kabaağaç için İtalya adeta bir cennettir. Burada resim eğitimi alır, bu konuda kendisini iyiden iyiye geliştirir. Öyle ki ilerleyen yıllarda Türkiye’ye döndüğünde ressamlık onun profesyonel olarak yaptığı bir meslek olacaktır, ancak ne yazık ki İtalya rüyası çok uzun sürmez.
Hapishane yılları
Kabaağaçlı ailesi, Osmanlı’nın en köklü ailelerinden olmasına rağmen 1914 yılına gelindiğinde kendisini maddi bir çıkmazın içinde bulur. Yaşadığı sıkıntılar sebebiyle Afyon’da bulunan Kabaağaçlı Çiftliği’ne yerleşirler. Çiftlikte meydana gelen bir çatışma esnasında babası Cevat Şakir’e ait bir silahla vurularak ölür. Bunun üzerine 15 yıl kürek cezası alır. 7 Yıl boyunca cezasına boyun eğen Kabaağaçlı, vereme yakalanır ve cezası son bulur. 1925 yılına kadar basın dünyasında çeşitli işer yapar. Yazıları yayınlanır, resim karikatür çizimleri yapar, dergi kapakları hazırlar, İngilizce- Türkçe tercümeler yapar. 13 Nisan 1925’te yayınlanan "Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler" isimli öyküsü ‘Memlekette isyan bulunduğu sırada, askeri isyana teşvik edici yazı yazmak’ gerekçesiyle sakıncalı bulunur ve sürgün cezası alır. Cezasının bir kısmını Bodrum’da kalan kısmını ise İstanbul’da tamamlar.
Bodrum ile tanışması
Sürgün sırasında Bodrum’u gören Kabaağaçlı, bu memlekete adeta aşık olur. Masmavi denizi, asırlardır ev sahipliği yapmış olduğu medeniyetler, ona tüm samimiyetiyle gönlünü açan insanlar yazarı büyüler. Bodrum’un Antik çağda bilinen Halikarnassos adı sebebiyle Halikarnas Balıkçısı takma adını kullanarak edebi yazılarını yayınlar. Yurt dışından getirttiği çeşit çeşit tohumu Bodrum’un dört bir yanına eker. Ömrünü bu topraklarda geçirmeyi, buraya kök salmayı planlar; ancak işler yine planladığı gibi gitmez. Hayat onu bir değişikliğe daha mecbur bırakır. İkinci Dünya Savaşı’nın çetrefilli yılları Kabaağaçlı’yı doğrudan etkiler. Daha fazla Bodrum’da kalması imkansız hale gelir. Evini, teknesini satar ve 1947 yılında İzmir’e göç eder. Burada devam eden yazarlık kariyerinin yanı sıra turist rehberliğine de atılır. İzmir ve Bodrum arasını Mavi Yolculuk şeklinde isimlendirdiği bir tur ile gezdirir.
Edebi hayatı ve eserleri
Henüz lise yıllarındayken edebiyat ile ilgilenen Kabaağaçlı’nın edebiyat kariyerinin dönüm noktası Bodrum’dur. Bodrum’da yaşamaya başlayıncaya kadar resimler çizer, dergi- kitap kapakları tasarlar, nadiren de yazılar yazardı; ancak bir süre sonra kendisini yazıya verir. Çeşitli türlerde kaleme aldığı eserlerinin temel konusu Bodrum yaşantısıdır. Kaleme aldığı öykü, roman ve şiirlerini Bodrum’un sokakları, uçsuz bucaksız maviliği ve insanları üzerine inşa eder. Deniz ve denizciliğin yanı sıra mitoloji ve tarih de onun yazılarında geniş yer kaplar. Türk Edebiyatı’nın önemli isimlerinden Azra Erhat ve Sabahattin Eyüboğlu ile Mavi Anadolu hareketinin öncülerindendir. Halikarnas Balıkçısı mahlasını kullanarak roman, öykü, çocuk edebiyatı, otobiyografi ve deneme türlerinde eserler kaleme alır. Aganta Burinata Burinata (roman), Mavi Sürgün (otobiyografi), Anadolu Tanrıları (deneme), Ege Kıyılarından (öykü), Merhaba Akdeniz (öykü) en bilinen eserleridir. 1971 yılında, Devlet Kültür Armağanı’na layık görülür. Halikarnas Balıkçısı, eserleriyle ölümsüzlüğe kavuşmuş başarılı sanatçılar arasındadır. Günümüzde halen Türk Edebiyatı’nın başyapıtları arasında sayılacak birçok eserin altında imzası vardır.