Mary Ann Bevan

Evliliğinin üçüncü senesinde o dönemde çok da bilinmeyen bir hastalığa yakalandı. Bu hastalıkla birlikte Mary için büyük mücadele başladı. Akromegali hastalığına yakalanan Mary’nin yüzü, elleri, ayakları ve hatta vücudunun her yeri giderek anormal derecede büyümeye başladı.

Bu korkunç hastalığın günümüzde tedavisi bulunsa da o dönemde maalesef ki tanısını koymak bile mümkün değildi. Migren ve şiddetli kas ağrılarıyla birlikte hastalığı daha da dayanılmaz bir hale geldi. Eşini asla yalnız bırakmayan Thomas, evliliklerinin 11. yılında hayata gözlerini yumdu, Mary ise tanınamaz durumdaydı.

Günden güne hastalığı ilerleyen Mary bu sebeple işini de kaybetti. 4 çocuğunu tek başına büyütmek zorunda kalan Mary, fiziksel görünümü yüzünden iş bulamayınca “Dünyanın En Çirkin Kadını” adlı yarışmaya katılmaya karar verdi.

Yarışma günü seyircilerin kahkahalarıyla utanıp sıkılan Mary, tam yarışmadan vazgeçecekken aklına çocukları geldi ve 250 kişiyi eleyerek yarışmayı kazandı. Aldığı ödülle hayatı değişti ancak gazetede yayımlanan alay edici yazılar günden güne onun psikolojisini bozdu.

1920 yılı geldiğinde Mary, Amerika’da bir eğlence parkında çalışmaya davet edildi. Çocuklarını büyütebilmek için yıllarca sirkte çalışarak seyircilerin tiksinti dolu bakışlarına maruz kaldı.

Mary tüm bu gösterilere konu edilmekle kalmadı, Mary’nin portrelerinin olduğu kartlar basılmaya başlandı. Bu kartlar Mary için bir gelir oluşturmuş ancak kartların üzerinde görmüş olduğu “Dünyanın En Çirkin Kadını” yazısı Mary’i yeterince rahatsız etti. Fakat Mary çocuklarını büyütebilmek ve okutabilmek için buna da göz yumdu.

Hastalığının tedavisi bulunamayan Mary hayatını sirkte çalışarak geçirdi ve 1933’te 59 yaşındayken hayata gözlerini yumdu.