Askerlik vasfı
Kabilesinin yürüttüğü e'inne vazifesinin bir gereği olarak ata binmeyi, ok, yay, mızrak, kalkan ve kılıç kullanmayı, süvari birliklerini sevk ve idare etmeyi öğrendi. Çocukluğunda akranı olan Hz. Ömer ile güreş tuttuğu, onu yendiği ve bacağının kırılmasına sebep olduğu rivayet edilir.
Unvanı
Hâlid, Müslüman olduktan sonra üç yıl kadar Hz. Peygamber'in emrinde ve sohbetinde bulundu. Müslüman olarak katıldığı ilk savaş Mûte Savaşı'ydı. Bu savaşta, İslam ordusunun Bizans ordusunca imha edilmekten kurtardı. Medine'ye dönünce Resûl-i Ekrem kendisine "seyfullah" (Allah'ın kılıcı) unvanı verdi.
Uhud Savaşı
Halid bin Velid, Uhud Gazvesi'nde henüz Müslüman olmamıştı. Kureyş ordusunun süvari birliğinin kumandanlığını yapıyordu. Müslümanların lehine sonuçlanmak üzere devam eden Uhud Gazvesi'nde, Resûl-i Ekrem'in kesin emrine rağmen bazı Müslümanların Ayneyn tepesinden ayrıldığını görünce İslam ordusuna arkadan hücum ederek savaşın neticesini değiştirdi.
Hendek Savaşı
Hendek Gazvesi'nde de henüz İslam ile şereflenmeyen Hâlid, Kureyş ordusunun süvari birliğinin başındaydı. Hz. Peygamber'in (SAV) çadırı hizasındaki bölgeden şiddetli bir saldırıya girişti; ancak gece yarısına kadar devam eden bu saldırıdan bir sonuç alamadı.
Hendek Gazvesi'nden sonra Mekke'ye dönen Kureyş ordusunun arkasını emniyete alma vazifesini Amr bin Âs ile birlikte yerine getirdi.
Fütuhat Dönemi
Hz. Ebû Bekir, irtidad hareketleri ve isyanlar bastırıldıktan sonra Yemâme'de bulunan Hâlid'i, Fırat nehrinin güney taraflarında Sâsânî İmparatorluğu ile savaşmakta olan Müsennâ bin Hârise eş-Şeybânî kumandasındaki Bekir bin Vâil kabilesine yardım etmesi için Irak'a gönderdi ve böylece İslam tarihinde fütuhat dönemi için ilk adımı attı.
Hâlid bin Velîd önce Irak'ta Sâsânîler'e, ardından Suriye'de Bizans'a karşı iki ayrı başkumandanlık altında başlatılan bu fetihlerin ilk zamanlarında her iki cephede de İslâm ordularına başkumandan ve kumandan olarak önemli görevler yüklendi.