Ailesi
Diyarbakır'ın köklü ailelerinden olan Gökalp'ın dedesi Hacı Ali Ağa'dır. Babası Tevfik Efendi, evrak müdürlüğünde çalışmış annesi de Pirinççizadeler'den Zeliha Hanım'dır.
Eğitimi
İlk ve orta okulu mahalle mektebinde okudu, liseyi Diyabakır Mülki İdadisi'nde tamamladı. Müderris olan amcası Hacı Hasip Bey'den İslam ilimleri dersleri aldı. Farsça ve Arapça'yı da amcasının yanında öğrenip Tasavvuf ile ilgilenmeye başladı. Mülkiye Baytar Mektebi'ne kaydolup dördüncü seneye kadar okusa da çeşitli nedenlerden okulu tamamlayamadı ve diploma alamadı.
İlkokul ve ortaokulu mahalle okulunda tamamladıktan sonra Diyabakır Mülki İdadisi'nde lise eğitimini aldı. İslam ilimleri konusunda amcası Hacı Hasip Bey'den dersler aldı. Ayrıca, amcasının rehberliğinde Farsça ve Arapça öğrenmeye başladı ve aynı dönemde Tasavvuf ile ilgilenmeye başladı. Mülkiye Baytar Mektebi'ne kaydoldu ve dört yıl boyunca eğitim gördü, ancak çeşitli nedenlerle okulu tamamlayamadı ve diploma alamadı.
Ölümü
Diyarbakır milletvekilliğine devam ettiği sürede Ankara'da bulunan Gökalp, sağlığı bozulması üzerine İstanbul'a götürülmesi gerekliliği doğdu. İstanbul'da Fransız hastanesinde tedavisi devam ederken hayatını kaybetti. Cenazesi Divanyolu üzerindeki Sultan II. Mahmud Türbesi'nin yanına gömüldü.
Fikirleri
İmparatorluğun dağılma döneminde, yeni bir ulusal kimlik arayışı içindeydi. Temel düşüncesi, Türk toplumunun özgün ahlaki ve kültürel değerlerini, Batı'dan aldığı bazı değerlerle birleştirerek bir sentez oluşturma çabasındaydı. Bu nedenle zaman zaman Batı edebiyatı ve düşüncesiyle etkileşimde bulunmuştur. Düşüncesinin temelinde "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" yaklaşımı vardı; bu yaklaşımın kültürel yönü Türkçülük, ahlaki yönü ise İslam'la ilişkilendirilmiştir. Batı'da görülen teknolojik ve bilimsel gelişmeyi olumlu bir şekilde değerlendirmiş ve pozitif bilimin toplumsal birliği sağlama konusunda yardımcı bir unsur olduğuna inanmıştır. Dini ise toplumsal birlik sağlama sürecinin önemli bir bileşeni olarak görmüştür.
Edebiyat hayatı
II. Meşrutiyet dönemi sonrası Türk siyasi ve düşünsel arenası üzerinde etkili olan Ziya Gökalp, aynı dönemde edebiyat sahnesinde de dikkate değer bir figürdür. Gökalp'in şiirlerine yaklaşırken, onun bu metinleri bir ideolojinin veya fikir sisteminin bir yansıması olarak görülmelidir. Kendisi, "şiirin değil şuurun hakim olduğu" bir dönemde yaşadığını ifade etmiş ve bu nedenle şiirlerini bir düşünce sistemi olarak yazmıştır. II. Meşrutiyet sonrası dönemde, farklı düşünce akımları, edebi eserlerde de izler bırakmıştır. Gökalp, toplamda yaklaşık 130 şiir yazmıştır, bunların sadece 15'i aruz vezniyle yazılmıştır. 1911'de yazdığı "Turan" adlı manzumesinden sonra ise aruz vezni kullanmayı tamamen bırakarak, şiirlerinin çoğunu "Türk milli vezni" olarak adlandırdığı hece vezniyle yazmıştır. Gökalp, şiirlerinde milliyetçilik ve Türklük temalarını işlemiş ve düşünce dünyasını edebi eserlerine yansıtarak, edebiyatın gücünü kullanmıştır.
Genç Kalemler
Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı Selanik vilayeti merkezli olarak yayınlanan Genç Kalemler Dergisi, Türk milliyetçiliği düşüncesine önemli katkılarda bulunmuş ve Ziya Gökalp'ın Türk ideoloğu olarak tanınmasında belirleyici bir rol oynamıştır. Ziya Gökalp, bu dergide yazılar kaleme alarak milliyetçilik fikrine önemli bir katkıda bulundu.
Şiir/Deneme/Makale
Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muâsırlaşmak
Kızıl Elma
Yeni Hayat
Rusya’daki Türkler Ne Yapmalı?
İlm-i İctima Dersleri
Hars ve Medeniyet
Türk Töresi
Altın Işık
Doğru Yol
Türk Medeniyeti Tarihi
Şaki İbrahim Destanı