Hollywood yönetmeni Türkiye'deki sığınmacıları anlatacak
Afganistan'daki Sovyet işgalinin ardından 14 yaşında ülkesinden ayrılmak zorunda kalan ve ABD'ye gelen Müslüman yönetmen Sonia Nassery Cole, kendisiyle aynı kaderi yaşayanların sesini dünyaya duyurmaya çalışacak. "I am you" (Ben senim) adını verdiği filmi Türkiye'de çekecek yönetmen Cole, "Gidiyorsun, onları öldürüyorsun, evini, camisini okulunu, kilisesini bombalıyorsun. Sonra da 'Buraya gelme, beni öldürebilirsin' diyorsun. Bu kabul edilemez" dedi.
Afganistan'daki Sovyet işgalinin ardından 14 yaşında ülkesinden ayrılmak zorunda kalarak ABD'ye gelen Müslüman yönetmen Sonia Nassery Cole, kendisiyle aynı kaderi yaşayanların sesini dünyaya "I am you" (Ben senim) filmiyle duyurmaya hazırlanıyor.
Hollywood'un Müslüman kadın yönetmeni Cole, sığınmacıları konu alacak yeni filmini Türkiye'de çekeceğini söyledi.
Aynı zamanda senarist ve insan hakları aktivisti olan Cole, tecrübeleri, kariyeri ve yeni filmiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Cole, sığınmacıların yaşadıklarını anlatacağı filmin çekimleri için gelecek günlerde Türkiye'ye gideceğini ve en kısa sürede İstanbul'da çekimlere başlayacağını belirtti.
Film için Türkiye'den Gökhan Tiryaki ile iş birliği yapacağını söyleyen yönetmen Cole, Suriyeli sığınmacılar başta olmak üzere, Türkiye'nin bu konuda yaptıklarıyla dünyaya örnek olduğunu ve bu nedenle Türkiye'yi seçtiğini anlattı.
"Türkiye'de olduğumda kendimi evimde hissediyorum." diyen Cole, Türkiye'yi çok sevdiğini ve İstanbul'da çekeceği filmle Oscar'a aday olmak istediğini ifade etti.
Cole, Türkiye ve Ürdün'ü sığınmacıların yanında oldukları için çok takdir ettiğini vurgulayarak "İstanbul benim için dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Yeni filmimde İstanbul'un güzelliklerini de göstermek istiyorum." dedi.
KENDİ HAYATI DA FİLM GİBİ
Yönetmen Cole, kendisinin de bir mülteci olduğunu, Afganistan'daki Sovyet işgalinden kaçıp ABD'ye geldiklerini ifade ederek "Bu ülkeye geldiğimde her şeyin mümkün olabileceğinin farkına vardım. Ülkemde Sovyetler tarafından soykırım yapıldığını gördüm. Fakat ne yapacağımı bilemiyordum. Ronald Wilson Reagan'a 8 sayfalık bir mektup yazdım. Ülkemde neler olduğunu yazdım. 'Soykırım var. ABD Başkanısınız, bu konuda ne yapabiliriz? Görüşmeliyiz.' dedim. Daha sonra geri arandım. 'Başkan sizinle görüşmek istiyor' dendi. Daha sonra Senatoyu Afganistan'a Stinger füzeleri verilmesi konusunda ikna ettik." diye konuştu.
Cole, sinemaya adım atmasıyla ilgili şunları söyledi:
"Afganistan Dünya Vakfını kurdum. Afganistan'da yaşananları anlatmaya karar verdim. 2007'de Kabil'de bir belgesel çektim. The Breadwinner (Evin Reisi) adında. 8 yaşında takvim satarak evini geçindiren Afgan bir çocuğun hayatını anlatan film daha sonra Senatoda, Kongrede ve film festivallerinde gösterildi. Film Afganistan'a çok büyük ilgi uyandırdı ve ben de böylece yönetmen olmaya ve bu konuda eğitim almaya karar verdim."
Cole, gerçek bir hayat hikayesi üzerine kurulu "Black Tulip" (Siyah Lale) filminde de Afganistan halkının yaşadığı trajedi, verdiği mücadele ve kaybetmediği umudu işlediğini, bu filmle 2011'de Yabancı Dilde En İyi Film kategorisinde Oscar adayları arasına girdiğini anımsattı.
Yönetmen ve aktivist, 11 film festivalinden ödülle dönen yapımın, Siyah Lale Vadisi'nde Sovyetler'e karşı savaşan ve şehit olan 12 yaşındaki bir erkek çocuğunun hikayesini anlattığını söyledi.
SAVAŞ BÖLGESİNDE FİLM ÇEKMEK
Cole, savaş bölgesinde film çekmenin zorluklarına da değinerek "Afganistan'da filmi çektiğim için kimse yapımı finanse etmedi. Bana 'İsrail'de çek, Çin'de, Fas'ta çek, başka yerlerde çek.' dediler. Savaş bölgesinde film yapmak çok zordu. Birçok defa kafama silah dayandı." ifadelerini kullandı.
Savaş bölgesinde çektiği filmlerden sonra yaşadıkları hakkında kitap da yazan Cole, kurucusu olduğu Afganistan Dünya Vakfıyla ana vatanında hastane ve okullar yapılmasına da katkıda bulunduğunu belirtti.
Cole, ülkesiyle ilgili "Hiçbir başarı sağlamadık. Ülke hala Taliban'ın kontrolü altında. Kimse hiçbir zaman bu savaşlarda milyonlarca Afgan'ın öldürüldüğünü konuşmuyor. Bir Taliban militanı için bütün köyü yok ediyorlar, insanları öldürüyorlar. Belki 400 insan ölüyor ama çok kişi bu konu hakkında konuşmak istemiyor. Bu Afganistan ve müttefikler için çok pahalıya mal oldu. Stratejik olarak çok büyük yanlış yaptığımızı düşünüyorum. Bir planımız yoktu." değerlendirmesinde bulundu.
"TRUMP'IN AFGANİSTAN POLİTİKASI HATA"
Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump'ın açıkladığı yeni Afganistan politikasıyla ilgili olarak, "4 bin asker hiçbir şeyi değiştirmez. O orada, Afganistan'ı korumak için ülkeye eğitim getirmek ve insani yardım için değil. O İran Körfezi'ne, Hint Okyanusu'na yakın stratejik bir yer olduğu için orada." diyen Cole, şunları kaydetti:
"Afganistan'da, Suriye'deki savaşlarda gördüğümüz mülteci konusu kafamı çok meşgul etti. Kimsenin bu insanları önemsemediğini fark ettim. Gidiyorsun, onları öldürüyorsun. Evini, camisini, okulunu bombalıyorsun. Sonra da 'Buraya gelme, beni öldürebilirsin.' diyorsun. Bu kabul edilemez. Bu büyük bir adaletsizlik. Onlara göçmen diyorsun. Onlar sığınmacı, mülteci, yaşamlarının kurtarılmasını istiyorlar. Göçmen ile sığınmacı arasında çok büyük bir fark var."