Sezai Karakoç’un Batı dünyasına yönelik tespiti
İkinci Yeni şiirinin uç beyi, yeni mistik şiirin kıyas kabul etmez şairi Sezai Karakoç’un önemli tespitlerinin yer aldığı ve insanlığa ışık tutacak değerdeki yazılarının bulunduğu “Ruhun Dirilişi” isimli kitabında Batı'nın ikiyüzlülüğüne dair tespitler yer alıyor.
Ruhun Dirilişi'nden başlıca notlar:
Nietzsche yanıldı; ölen ruhtu, Tanrı değil. Ruh, ölüm çarmıhında can çekişirken, azabın şiddetinden, kendinin öldüğünü söylemek isterken, kaderin buyurucu gücüne, istemeyerek de olsa işaret etti; kendinin öldüğünü söyleyeceğine Tanrı'nın öldüğünü söyledi. Aslında bununla da kendi yokluğunu söylemek istedi. Kendi fâniliğini belirtti. O kadar kendini yok gördü ki, ölen biri varsa onun kendisi olacağına bile inanmak istemedi. Ceza olarak öldüreni, kefaret olarak öldüren yerine koydu. Suçlunun psikolojisidir bu. (Sf. 10)
Kentin kötü kahvelerinde al tutmuş gibiyim. Onun için özleyip durduğum ashab-ı kehf mağaralarıdır. (Sf. 24)
Her Müslüman ülkü adamı, Yusuf Sûresinin ruhuna ermeğe çalışmalıdır. Sûre-i Yusuf, inanmış insanın, ülkü adamının, safha safha, durak durak hayatına ışık tutan en geniş çerçeve, en genel çizgili ebedî bir modeldir. (Sf. 25)
Su ortaya çıkınca serap kalmaz. Henüz gerçek inancın ışığıyla bakmayan insanların perspektifi, zan ve vehim perspektifidir. (Sf. 40)
İnsan, Allah'a inancını yenilemeli, tazelemelidir. Bir alışkanlık gibi değil. Bir töre gibi bile değil. Bir mirastır bu ama, bir miras gibi de değil. Sanki, ilk ve son insan kendisiymiş gibi, Allah'a inancını tazelemelidir insan. (Sf. 45)
Ermişler, Allah'tan başka varlık görmemişler, kendi varlıklarını da O'nun varlığıyla var bilmişlerdir. Her Müslüman, Allah inancından kopmadıkça asgari anlamda da olsa bir ermiştir. (Sf. 47)
İnsan, bilerek bilmeyerek hep tapınma içindedir, tapınmadadır. Her kımıldanışı, ileri ve geri gidişi, günün aydınlığında veya gecenin karanlığında, tek veya toplu, gizli veya açık, her kıvranışı tapınmaya doğru veya tapınma eksikliğindendir. (Sf. 49)
Evet, çağımızda da, yeniden insanın putlaştırıldığı birtakım ideolojiler ve rejimler saltanat kurdu. Bu akımlar insanların zihnini put -kavramlarla ve kendilerini de put- liderlerle köleleştirdiler. Yüz milyonlarca insanın ve gencin örnek bir insan gibi başarısına taptığı diktatörlerin, modern tiranların ve firavunların dünyasındayız, çağındayız bugün. (Sf. 56)
Nefs, insanın enfüsî düşmanı. İçten vuran düşman. Ve insanın bütün öbür düşmanlarıyla el birliği eden düşman. Onsuz hiçbir düşman insana gerçek bir zarar ulaştıramaz. (Sf. 57)
Çağımızın gafilleri ve cahilleri Nuh'un Gemisini Ağrı Dağı'nın tepelerinde arayadursun, o gemi gerçekte bugün bütün anlamıyla ayakta durmakta ve tehlikeli suların üstünde seyretmektedir. Evet, müminleri, Allah'a inanmışları taşıyan gemidir o. Müminlerin mânevi birliği ve bütünlüğüdür şu anda yaşayan Nuhun Gemisi. (Sf. 65)
Feragat ve alçak gönüllülüğün vaazları kilise duvarlarında bir is gibi kararır dururken, Avrupa hep kendi gururunun esiri kaldı. (Sf. 87)
Bugün Avrupa'nın en büyük silahı entrikadır. (Sf. 88)
İnsanın gelişmesi kendini yaratması demek değildir. Belki varolan kendini yoğurmasıdır. Kendini işlemesidir. (Sf. 93)
İnsan kendini bir nevi Tanrı sandığından mı nedir, Tanrı'ya karşı eğilme borcunu unuttu. Yaradılış sebebini unuttu. Şimdi eşyayı gittikçe kendine tapar hale getirmeğe savaşmakta, atoma kadar inip, aya kadar çıkıp kendine tapacak bir şey mi aramaktadır? (Sf. 100)
Bu dünyanın içinde bir selâmla birden öteki dünyaya, âdeta Cennete gidiyorsunuz ve yine bir selâmla geri dönüyorsunuz. İnsana bu nimeti bağışlayan gök armağanı namazdır. (Sf. 108)
Batı medeniyeti özü itibariyle dünyacı bir medeniyettir. (Sf. 124)
Kur'an tek başına âhireti dünyaya en kesin bir aydınlıkla ilân ve ispat eden bir belge, bir mucizedir. (Sf. 140)
Tasavvuf, tarikatlar, ruhu yücelten yollar, hep bu dünyadayken öteki dünyaya hazırlanma metotlarıdır. Ölümden sonra dirilmenin, bu dünya şartları içinde yapılan egzersizlerdir. (Sf. 149-150)
Batı'nın Rönesansta maddeye dönüşü, bu dünya dışında bir dünyanın gerçekliğini tanınmayışı, ilkin, İslâm dünyasında umursamazlıkla karşılanmış, sonra da, Batı, dünyacı tavrını ilerleterek maddî güç bakımından bir üstünlük elde ederek Doğuyu ezmeye başlayınca da bizim dünyamızda da inanç planında bir şok etkisi görülmüştür. (Sf. 162)
Bazı kişiler eleştirilemez, onlar asla hata işlemezler, onların sözleri değişmez yasalardır. Çağ, işte böyle bir insan kültünden, insana tapınmadan hastadır. Çekilen buhranların kökü, Allah'ı unutup insanlara tapmaya başlanılmasındandır. (Sf. 170)
Dünya insanın tarlasıdır. Ona tapmaz, onu değerlendirir. (Sf. 171)
Künye: Sezai Karakoç, Ruhun Dirilişi, Diriliş Yayınları, Haziran 2013, İstanbul.