Zarifoğlu'nun bir trendeki yaşam yolculuğu
Türk edebiyatının önemli isimlerinden, hayatı boyunca emperyalistlere karşı kalemiyle mücadele etmiş Cahit Zarifoğlu'nun günlüklerinden uyarlanan "Yaşamak" oyunu izleyiciyle buluştu.
Dünyanın zor zamanlarının çocuklarından biridir Zarifoğlu. Çocukluğu İkinci Dünya Savaşı'nın dünyamıza bıraktığı acıların ortasından geçer. Yolculukları ise yaşamında önemli bir yer tutar. "Yaşamak" oyunu da, onun yaşamını bir tren yolculuğu içinde ele alır ve anlatır.
Seyahatlerini, yaşadıklarını ve gördüklerini 'Yaşamak' isimli eserinde kaleme alan, iç dünyasını okurlarına açan Zarifoğlu'nun eseri, Çetele Kültür Sanat'ın yapımcılığını üstlendiği, Ferah Tiyatro tarafından sahneye taşındı. Galası, Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi'nde yapıldı.
Ülkemizin edebiyatına gerek eserleriyle gerek hayat biçimi ve düşünceleriyle güzellikler sunmuş, önemli katkılar sağlamış, kuşakları etkilemiş sanat insanlarımız vardır. Onların şiirlerindeki her dize, yazılarındaki her cümle bir ders ve ibret gibidir. Onların eserleriyle karşılaşan her okur hiç bilmediği yeni bir dünya ile karşılaşır. Şair, yazar Cahit Zarifoğlu da Türk edebiyatının böyle kıymetli kalemlerinden biri. Onu okumaya başlayan her okur hayatını bir kez daha gözden geçirme duygusuna kapılır.
Kalbiyle Söyleşen
dağ köyünde körbağırsak sancısa
konur karnın ağrıyan yanına
alev gibi tuğlalar
/ Bir kalbiniz vardır onu tanıyınız.
Bir şehir kadar kalabalıktır bazıları
Bir dehliz kadar karanlıktır bazıları
Konuşurlar
İsterler
Susarlar
Dinlememişseniz nice yıl kalbinizi
Ev meslek iş para geçim diyerek
Düşünün şimdi bir de
Şehirlerde kasaba ve köylerde
Başını eğmiş kalbiyle söyleşen bir kişi olduğunuzu
Oyunun yazarı Behruz Firuzmand, biyografik bir oyun yazmanın zor olduğuna işaret ederek, şöyle devam ediyor:
"Bugüne kadar bütün yapılan biyografik oyunlar, doğdu, büyüdü, şunu yaptı gibi ilerliyor. Biz böyle bir şey yapmak istemedik. Zarifoğlu'nun 'Yaşamak' adlı eserinde oluşturduğu büyük hareketlere göre bir oyun olsun dedik. Cahit Zarifoğlu'nun Zeytinburnu'ndaki insanlarla ortak hangi dertleri vardı, neler yaşıyordu, biraz oraya götürelim işi diye düşündük ve baktık ki babasıyla sorunu varmış. Mesela kitap yazıyor kitabını insanlara ulaştırmaya çalışırken başına dertler geliyor. Askere gidiyor ama insanları vurup, kırmaktan hoşlanmıyor gibi. Bütün bu dertleri, Zeytinburnu'nda oturan insanların da dertleriyle birleştirerek seyircilere etiyle, kanıyla bir Zarifoğlu getirdik."
DRAM AĞIRLIKLI BİR OYUN DEĞİL
Oyun; bir oyuncu, bir daktilo, bir masa gibi klişe sahne metaforlarından uzak olarak 5 kişiyle başlıyor. Sahnenin alt tarafı Haydarpaşa Garı, üst tarafı ise tren. Oyunda; trende yolculuk eden şairin şiirleri, dostlukları, iç hesaplaşmaları ve edebiyata bakışı irdeleniyor.
Oyun isminden de yola çıkarak tamamen "Yaşamak" üzerine kurulu. Çünkü eserde de şairin trendeki anılarını anlattığı çok fazla notları var. Bunlar Dramaturjik manada oyuna yediriliyor.
Zarifoğlu'nun "Yaşamak" adlı eserinde yer alan ve yaşamından kesitleri aktaran metinlerden oyunlaştırılan "Yaşamak" oyunu da onun şiirlerinde, yazılarında anlattığı dünyayı tiyatro sahnesine taşıma iddiasıyla yola çıkmış bir çalışma. Oyun, bir yanıyla onun yapıtlarından parçaları sahneye taşırken öte yandan da dostlarının ona dair söylediklerini ve yaşadığı zor zamanları anlatıyor.
CAHİT'İ BİR TEK O GÖRÜYOR
Barda gözü görmeyen çaycı bir kadın var. Onu bekleyen arkadaşlarına çay dağıtıyor. Arkadaşlarının hiçbirisi Cahit'i göremezken, bir tek o görüyor. Bu kadının trendeki kaçıncı oyuncu olduğunu izlediğinizde göreceksiniz.
İyi bir Wagner hayranı olan Zarifoğlu, aynı zamanda çok iyi bir klasik Türk musikisi dinleyicisi. Bu nedenle oyun müzikle başlıyor. Kostüm değişikliği dahil her şey seyircinin gözünün önünde yapılıyor.
"HAYATA DÖNÜK VE ÇOŞKULU BİR ŞAİR"
Oyunun yönetmeni ve aynı zamanda Cahit Zarifoğlu'nu canlandıran Hakan Güneri ise oyun hazırlıklarının uzun sürdüğünü söyleyerek, "Oyuna içsel hazırlık aslında uzun sürdü. Sahneye düştükten sonra seçiyorsunuz nasıl bir Zarifoğlu diye çünkü her aktör Zarifoğlu'nu başka bir şekilde oynar muhtemelen. Benim oynadığım ise biraz daha coşkulu, hayata dönük ve hayatın içinde bir Zarifoğlu. Bu bakımdan da içsel hazırlık aslında en önemli noktamızdı." diye konuştu.
Güneri, provaların 2 ayda tamamlandığını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Provalar gece gündüz yoğun geçti. Başka aktörlerle de birleştirdik çünkü tek kişilik bir oyun yapmak istemedik. Bir yazar, bir daktilo, bir masa ve arkasında bir pencere oyunlarından artık ben çok sıkıldım. Yani bir yazarın hayatı sadece yazı masası değil. Hayattan aldıkları aslında o yazı masasında son buluyor. Dolayısıyla da işin bu tarafına yönelerek, Zarifoğlu'nun arkadaşlarıyla ele aldık. Tren garını da Zarifoğlu'nun günlüklerinde yer aldığı bir metafor olarak kullandık."
Oyunun müziklerini Aykut Kuşkaya, dekorunu Akın Tezer Tunalı, kostüm tasarımını ise Adile Sevinç hazırladı. Eserin oyuncu kadrosunda Cahit Zarifoğlu'nu canlandıran Güneri'nin ve Firuzmand'in yanı sıra Serdar Dinçel, Mehmet Güler ve Hale Üstün yer alıyor.
Zarifoğlu'nun eserlerinde anlattığı dünyayı, tiyatro sahnesine taşımayı amaç edinen oyun, ünlü şairin babasıyla olan ilişkisini ve aile hayatına duyduğu özlemi, bir tren yolculuğunun değişik anlarında seyirciye sunuyor.
Tek perdelik oyun ayrıca 9 Mart'ta Ali Emiri Kültür Merkezi'nde, 23 Mart'ta ise Eyüp Kültür ve Sanat Merkezi'nde tiyatroseverlerle buluşacak.