Diriliş nesline öğütler
Sezai Karakoç, 'Varoluş' kitabında bir savaş var diyor ve bu savaş sürüp gidecektir. Ölüme ya da dirilişe kadar... İşte bu savaşta toplum, kendi diriliş neslini, bütün kötü ve ağır şartlara rağmen yetiştirip öz kadrosu olarak taçlandırması öğüdünde bulunuyor.
Yeni bir nesil ancak eski ruhun doğrultusunda yenileyip tazeleyebilir. Sezai Karakoç, işte bu kuşak yetişmesin diye kötülük tohumları saçıp içyapıda olmadık tahribatı yapacaklara karşı 'diriliş nesli'ni uyarıyor.
Anarşi için kolaylıkla avlanan gençlik kitlesinin, üniversiteye gelinceye kadar, bu hareketlere karşı hazırlanması noktasında asıl tedbirler toplanıyor. Eğer üniversiteye gelen gençlik, belli başlı çoğunluğuyla, şuurlu ve kültürlü bir gençlik olsa, dışarıdan gelen bu sürüklenişle savaşma çok daha kolay olurdu. Türk toplumunun on yıllık bir süreyi hedef alarak, ilk ve orta tahsildeki gençliği sürekli bir ruh ve kültür donatımına tabii tutmanın seferberliğine girişilmesi, hayat ve memat meselesidir.
Orta öğretimde ezberciliğe ve detay malûmatla kafa şişirmeye son verilmeli, genç insana, hakikat, güzellik ve iyilik ideasının aşılanması temel hedef alınmalıdır. Bunun içinde taptaze bir ruhla, İslam medeniyeti, bilim aşkı, insanlığın kalıcı kültürü verilmelidir. Bir medeniyet savaşı yolu açılmalıdır.
Liselerde medeniyetler ve ideolojiler tanıtılmalı, kültür ve edebiyata çok önem verilmeli. Mesleklerle ilgili teknik bilgilerin detayları üniversiteye bırakılmalıdır… Klasik musikisini her fırsatta duyup ruhuna geçirmemiş, büyük tarihçilerin ve yazarlarının eserlerini okumamış, medeniyet ve fikirler üzerine kafa yormamış ve bütün bu entelektüel sorunlarıyla gece gündüz sarsılıp gönenmemiş bir gençlikten beklenir?
Kültür Bakanlığı, evlere, aile içine uzanmalı ve çocuğa karşı takınılacak tavır ve edinilecek yardım için ne yapmaları gerektiği konusunda, anne babaları, sık sık verilecek bilgilerle aydınlatılmalıdır. Bu konuda uzmanlarla çalışılmalı ve gerekli kitapçıklar hazırlanmalıdır ve televizyon en geniş çapta, bu çalışmada kullanılmalıdır. Her eve, kütüphane fikri sokulmalıdır. En yoksul evde bile küçük bir kütüphane bulunmalıdır. Devlet bu konuda yardım elini uzatmalı, ucuza veya taksitle ya da parasız olarak evlere hiç olmazda 100'e yakın temel eseri sokmalıdır. Eski evimizin mutlaka bir köşesini kitap köşesi teşkil ederdi. Bu geleneği diriltmek gerekir.
Öğretmenlere, tarih, medeniyet, kültür ve ideolojiler konularında yayınlar gönderilmeli. Savaş zordur, fakat zorunludur. Hakikat esaslarına dayanmak şartıyla başarı muhakkaktır. Artık, dünya, bütün kültürüyle her yere girebilmektedir.
Toplumu ancak yeni bir nesil, eski ruhu doğrultusunda yenileyip tazeyebilir. Fakat bu neslin yetişmesi en güç davadır. O nesil yetişmesin diye, kötülük tohumları içyapıda kalmadık ve olmadık tahribatı yapacaklardır. O, kuşak çıkmasın diye, toplum dokusunu gevşetici modalar, akımlar doğuracak, halk dikkatli, sürekli olarak, görünüşte albenili, fakat içi boş yeniliklere çekilecektir.
Ama ta derinlere kaçan halk ruhu, bir yerden her zaman filiz fışkıracaktır. Onu kuruturlarsa başka bir köşeden başka bir filiz boy verecektir.
Bu savaş sürüp gidecektir. Toplum, tam tükenip dışa teslim olunuşuna ya da kendi diriliş neslini, bütün kötü ve ağır şartlara rağmen yetiştirip öz kadrosu olarak taçlandırana kadar. Ölüme ya da dirilişe kadar.
Denizde giden gemi, rüzgârları ve su akıntılarını hesaba katmak zorundadır, ama değişmeyen rotayı bu esintiler ve akıntılar çizmez. Geminin amacı değişmez. O bir yere varmak için yola çıkmıştır. Her şey, o limana varmak için yapılır; bu sebeple, fırtınalarda belki önceden istenmeyen bir limana da sığınılır; ama bu geçici bir uğrayıştır. Önceden tasarlanan hızda zaman zaman düşüşler olabilir; fakat şartlar normale döndüğü her sefer, asıl hız yeniden alınır. Ama geminin gidişi, "tedbir almak" tan ibaret değildir. Bu tedbirler o amaç içindir.
Çocuğun ana rahminde geçireceği müddet sınırlı ve kısıtlıdır. Dış dünya riskleri düşünülerek, çocuk doğmamazlık edemez. Çocuk doğacak ve geçici soyutlanışından kurtulacaktır.Ana karnından sezaryenle alınmadan önce doğmasını bilmek gerek. Yoksa bu ameliyata hazırlanmış nice sıvalı kol görünüyor.
Somut dünyada doğmalıdır ülke. Dünyada neler olup bitiyor, bunları, gençlik ve her katın sorumlusu insanlar, bilmelidirler; öğretildiği ve telkin edildiği gibi değil. Gerçek özü ve boyutlarıyla bilmek zorunda.
Politika, kültür ve ekonomi planında, dünyadaki gelişmeler, farklılaşmalar, derdimiz olmalıdır. Hakikî dertler ve problemlerle karşılaşma yürekliliği göstermeliyiz.