Denizaltının sessiz dünyası
Sessiz Dünya ardında 129 televizyon belgeseli ve 50’den fazla kitap bırakan efsanevi okyanus bilimci Kaptan Jacques Cousteau’nun çektiği ve su altı dünyasını sinematograf bir şekilde gösteren ilk belgesel olma özelliğini taşıyor.
Çocukluğundan beri denize ilgi duyan Jacques-Yves, denizaltının eşsiz güzelliklerinin farkına, 26 yaşında genç bir deniz subayı iken varır. İlgisi giderek büyür ve ölünceye dek süren bir sevdaya dönüşür.
Jacques-Yves, dünyanın bütün denizlerini dolaşır. Kimsenin dillerini bilmediği binlerce dost edinir ve bize de bu "Su Gezegeni" ni başkalarıyla paylaşıyor olduğumuzu anımsatır. Onların efendisi değil, dostu olmamızı ister. Bunun için de sonuna kadar çaba gösterir.
JACQUES-YVES COUSTEAU VE HAYATI
İlk filmini 13 yaşında çeken Cousteau, egzotik yerlere ait yüzlerce makara film çeker. Güney Denizi'nde midye ararken garip bir gözlük kullanan inci avcılarını görüntüler.
Subay ve Dalgıç Jacques-Yves Cousteau, 11 Haziran 1910'da Bordeaux yakınlarında, zengin bir pazar şehri olan St. Andre-de-Cubzac'de doğar. 4 yaşında yüzmeyi öğrenir. Çocukluğunda suya olduğu kadar, makinalara da ilgisi vardır. Daha 11 yaşındayken bir model vinç ve 13 yaşındayken de pille çalışan bir araba yapar. Babası Amerikalı bir milyonerin yanında çalışmaktadır. Ailesini iki yıllığına Amerika'ya götürür. Kardeşi Pierre ile Manhattan sokaklarında oyun oynayan Jacques-Yves, nefesini tutarak dalmayı da Velmont'da, göl kıyısındaki bir yaz kampında öğrenir.
Fransa'ya döndüklerinde, biriktirmiş olduğu parayla küçük bir film kamerası alır. İlk filmini 13 yaşında çeker.
Yatılı okuldan sonra 1930'da, Brest'teki deniz akademisine girer. Eğitim için düzenlenen dünya turuna katılırken, yanına kamerasını da alır. Egzotik yerlere ait yüzlerce makara film çeker. Bir keresinde de Güney Denizi'nde midye ararken garip bir gözlük kullanan inci avcılarını görüntüler.
HAYATINI KURTARAN "KAZA"
Sisli dağ yolunda kaza yaparak iki kolunun da kırılmasıyla karşı karşıya kalır.
Fransa'ya döndüğünde, genç bir deniz subayı için zamanın en heyecan verici kurslarından birine katılır ve Fransız Donanması Havacılık Okulu'nda uçmayı öğrenir. Ancak pilotluk sınavına girmeden birkaç hafta önce babasının spor arabasıyla, sisli dağ yollarında giderken kaza yapar. Hastane yatağında gözlerini açtığında, iki kolu da kırıktır. Böylelikle pilotluk kariyeri daha başlamadan biter. Aslında bu kaza, Cousteau'nun hayatını kurtarmıştır. Havacılık Okulu'ndaki tüm arkadaşları yakında çıkacak olan 2. Dünya Savaşı'nda ölecektir.
1933'de Fransız Donanması'nın bir topçu subayıdır ve 1935'e kadar Primauguet Kruvazörü'nde görevli olarak, Uzak Doğu'da bulunur. Döndüğünde, Toulon'daki deniz üssünde topçuluk eğitmenliği yapar. Bu arada, arkadaşı Philippe Taillez'in önerisi üzerine, kollarını güçlendirmek için düzenli olarak her gün Akdeniz'de yüzmeye başlar. İki arkadaş, sonra aralarına katılan Friedric Dumas ile birlikte, yüzücü gözlükleriyle dalış denemeleri yaparlar.
İTALYAN İŞGAL KUVVETLERİ ARASINDA BİR CASUS
Cousteau, 1936 yılında gözlükleri takarak yaptığı ilk denemesinde denizaltındaki manzaradan çok etkilenir. Aynı yıl, öğrenci olan Simone Melchoir ile tanışır ve ertesi yıl evlenirler. Cousteau ve iki arkadaşı, daha derine dalma ve daha uzun süreler su altında kalma konusunda kararlıdırlar.
Kendi yaptıkları şnorkelleri, vücudu kaplayan, yalıtılmış dalış giysileri ve en son buluşlardan biri olan (içinde sıkıştırılmış hava bulunan) tüplerle yaptıkları taşınabilir soluma cihazlarıyla, kendi dalış takımlarını oluştururlar.
Deneme dalışlarını kaydetmek için Cousteau, kamerası için su geçirmez bir kılıf geliştirir. 2. Dünya Savaşı'nın başlaması, hatta Almanların çok kısa bir sürede Fransa'yı işgal etmeleri bile, bu sualtı araştırmalarını durduramaz. Savaşta, direniş hareketine katılır ve İtalyan işgal kuvvetleri arasında casusluk yapar. Hizmetlerinden dolayı savaştan sonra, Legion d'Honneur nişanıyla onurlandırılır.
İlk scuba araştırmaları sonucunda Paris'te mühendis Emile Gagnan ile tanışır. Gagnan, savaş döneminde, arabalarda benzin yerine gaz kullanılmasını sağlayan bir araç geliştirmiştir. Cousteau ile birlikte, denizaltının basınçlı ortamında, dalgıçtan gelen talep üzerine, tüpteki sıkıştırılmış havayı otomatik olarak ayarlanan bir regülatör yaparlar. Aqua-lung (aqua:su, lung:ciğer) adıyla patent alırlar. Bu aygıt, ilerde daha çok "scuba" (su altında kendi kendine soluma aygıtı) olarak tanınacaktır.
Haziran 1943'te, Fransız Rivyerası'nda Cousteau, 23 kg'lık aygıtı dener. İki hava tankı, hortum, regülatör, ağızlık ve gözlükten oluşan ilk scuba ile 18 m derinliğe dalar. Her türlü manevrayı dener. Hareketlerini rahatlıkla yapar. Tüpteki havanın gelişi de hiçbir şekilde engellenmemektedir. Birkaç ay içinde Cousteau, Tailliez ve Dumas, birçoğu filme kaydedilmiş 500'den fazla dalış yaparlar.
Cousteau, yolculuklar için gereken parayı sağlamak, aynı zamanda kamuoyunda sualtı araştırmalarına olan ilgiyi arttırmak amacıyla, birçok film yapar ve kitaplar yazar. 1953'te yayınlanan Sessiz Dünya (The Silent World) adlı ilk kitabında, scubanın ortaya çıkış sürecini ve gelecek için vadettiklerini ayrıntılı olarak anlatır. Bu kitabı, 22 dilde 5 milyondan fazla satılır.
HEM OSCAR HEM ALTIN PALMİYE KAZANAN İKİ FİLMİN İLKİ: SESSİZ DÜNYA
25 Kilometrelik filmin 2.5 kilometresini kapsayan bir çalışma.
Cousteau'nun en ünlü eseri Sessiz Dünya 1956'da gösterime çıkmıştır. Ünlü okyanus bilimcinin aynı adı taşıyan 1954 tarihli kitabını esin alan belgesel Cousteau ve Louis Malle'nin iki yıl boyunca Akdeniz, İran Körfezi, Kızıl Deniz ve Hint Okyanusu'nda çektiği 25 kilometrelik filmin, 2.5 kilometrelik kısmını kapsıyordu.
Tüm belgesel Cousteau'nun unutulmaz gemisi Calypso ile çekilmişti. Calypso, aslında İngiliz ordusu için Amerikalılar tarafından inşa edilmiş bir mayın temizleme teknesiydi.
Akdeniz'de görev yapan Calypso İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Malta ile Gozo Adası arasında yolcu taşımaya başlar. Nihayet 1950'de İrlandalı milyoner Thomas Loel Guinnes, Calypso'yu satın alır ve yıllık 1 Frank gibi sembolik bir karşılıkla onu Cousteau'ya kiralar.
Cousteau gemiyi alır almaz onu yeniden yapılandırır ve Calypso'yu sualtı araştırması, belgesel çekimi için uygun hale getirir. 1996 yılında Singapur limanında demirliyken Calypso'ya manevra yapan bir mavna çarpar ve Calypso kısa sürede sular altına gömülür. Cousteau Calypso 2'nin suya indirilişini göremeden 25 Haziran 1997'de hayata gözlerini yumar.