Türkiyenin ilk profesyonel kadın fotoğraf sanatçısı
Türkiye’nin akademik eğitim almış ilk profesyonel kadın fotoğraf sanatçısı. Fotoğrafın siyah beyaz dünyasına küçük yaşlarından itibaren kapılmış bir isim. Yıldız Moran, Türk fotoğrafının gelmiş geçmiş en büyük değerlerinden olan, 12 yıla sığdırdığı fotoğrafçılık yaşamından sanat dünyamıza unutulmaz kareler armağan etmiştir.
"Fotoğraf makinesi o denli varlığınızın bir parçası olmalı ki şiirselliği olan her şey sanat fotoğrafının konusudur, fotoğraf aracılığıyla evrensel olan ve işlenen konunun kavramını içeren fotoğrafı çekmek tek amacımdı…" diyen Moran, özellikle Anadolu halkının yaşantısını anlatan fotoğraflarıyla tanınmıştır.
Yıldız Moran, 24 Temmuz 1932 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. Babası Ahmet Vahit Moran'dır. 1950 yılında İstanbul'da Robert Koleji'nden mezun olmuş ardından İngiltere Bloomsbury Teknik Koleji ve Ealving Teknik Kolejinde fotoğraf eğitimi almıştır.
Büyük bir tutkuyla başladığı fotoğraf kariyerini yaşamındaki bir başka tutku olan Özdemir Asaf'la evliliğinin ardından sonlandıran ancak kısa kariyerine önemli ve farklı yapıtlar sığdıran Moran, İngiltere'de eğitim almış, ünlü fotoğrafçı John Vickers'ın öğrencisi olmuştur. Cambridge'de açtığı ilk kişisel sergisini İstanbul, Ankara, Londra ve Edinburgh sergileri izlemiştir.
25 FOTOĞRAFI BİR GÜN İÇİNDE SATILDI
İlk Fotograf sergisini 1953 yılında 21 yaşındayken Cambridge'te açtı. Doğudan gelmiş Türk kızının 25 fotoğrafı bir gün içinde satıldı. 1954 yılına kadar Londra'da beş sergi daha açtı. Bunları 1955'te İstanbul aynı yıl Ankara, 1956'da İstanbul, 1957'de İstanbul, 1962'de Edinburgh, 1970'te İstanbul sergileri izledi.
Yıldız Moran, ışığı büyük bir ustalıkla kullanarak elde ettiği teknik başarısının ötesinde; ruhunu, aklını, kalbini yani kendini de katarak görüntünün izini derinleştirebilmiş bir fotoğrafçıdır.
ANADOLU TOPRAKLARI İLE KURULAN DOĞAL İLİŞKİ
Kendi coğrafyasında ve bu topraklarda yaşayan insanları obje olarak değil, birer değer olarak ele almış, toplumsal gerçeklere sadık kalarak ve hiçbir kurguya gitmeden fotoğraflarını çekmiştir.
Moran'ın farklı bakış açısı onu dönemin diğer fotoğrafçılarından kesin çizgilerle ayırmaktadır. Özellikle Anadolu fotoğraflarında yaşamla olan ilişkisini büyük bir doğallıkla yansıtmıştır.
Samimiyeti ve estetik anlayışı ise onu bugünlere taşıyan en büyük özelliğidir. Kendi coğrafyasında ve bu topraklarda yaşayan insanları obje olarak değil, birer değer olarak ele almış, toplumsal gerçeklere sadık kalarak ve hiçbir kurguya gitmeden fotoğraflarını çekmiştir.
DÜNYADA DA BÜYÜK İLGİ GÖREN FOTOĞRAFLAR
Yıldız Moran, fotoğraflarıyla bakış açımızı değiştirmiş bir fotoğrafçıdır. Akademik eğitim aldığı İngiltere dışında İskoçya, Portekiz, İspanya ve İtalya'da da fotoğraflar çekmiştir. Tüm fotoğraflarını aktif olarak fotoğrafçılık yaptığı 1950-1962 yılları arasında üretmiştir. Türkiye'ye döndüğünde yolu, fotoğraflarını kartpostal olarak bastırmak üzere Özdemir Asaf'ın matbaasına düşer.
Yıldız Moran'ın 1955 yılında Adalet Cimcoz'un Maya Sanat Galerisi'nin üst katında açtığı stüdyoya, dönemin önemli sanatçıları sıkça uğramaktaydı. O günlerde Yıldız Moran, eğitimi sırasında kazandığı tecrübeleri stüdyoda başarıyla kullanmış ve portre gereksinimi olan sanatçılar tarafından tercih edilen bir fotoğrafçı olmuştu. Moran, 1963 yılında, henüz fotoğraf hayatının baharında Özdemir Asaf ile evlenmiş ve fotoğrafı bırakmıştır.
Artık hayatını tamamen üç çocuğu Gün, Olgun ve Etkin'e adamıştır. Ama fotoğrafı bu kadar erken bırakmasına rağmen, Yıldız Moran'ın çektiği bu fotoğraflar zaman içinde daha değerlenecek, sadece ülkemizde değil, dünyada da büyük ilgi görecektir.
ŞİİRSELLİK, ESTETİK YOKSA BAŞARISIZDIR
Değil kadınların, erkeklerin bile rahat dolaşamadığı yerlere giderek; kasabaları köyleri gezdi, hayata dair ne varsa görüntüledi. Ruhunu kattığı fotoğraflarında şiirsellik ve estetik, mükemmelliğin sırrı belki şu sözlerinde gizlidir: "Şair hangi vezinle, hangi kalıpla şiir yazmayı seçip, içeriği dolduracaksa, fotoğrafçı da kendine en uygun fotoğraf makinesini bulmakla yükümlüdür. Her iki dalda da sonuçta şiirsellik, estetik yoksa başarısızdır."