Türk sanatına gönül veren baba-kız
Yaşadığı dönemin en önemli sanatkârlarından olan Beşiktaşlı Hattat Nuri Bey, Mekteb-i Hamidi ve Medrese-tül Hattatin gibi güzel sanatlar akademilerinde sülüs ve nesih muallimliği yaptı. En nadide hat eserlerinden biri, Karaköy civarında bir mescitte tesadüfen bulundu. O yazı bugün Külliye’nin duvarlarını süslüyor. Hat yazısına ömrünü adayan Nuri Bey’in Türk sanatına olan katkısı bu kadarla sınırlı değil. Sanat müziğinin önemli icracılarından biri olan kızı Tülin Korman’ı “Hiçbir şeyine mani olmam fakat bizim müziğimizden ayrılmayacaksın” diyerek Klasik Türk Müziğine o yönlendirmişti.
Tülin Korman, döneminin önemli hattatlarından olan Beşiktaşlı Hattat Nuri Bey'in kızı. Dar-ül Elhan kemanilerinden olan annesi Tahlise Hanım'ın da sayesinde müziğin içinde doğdu. İlk mektebi yeni bitirdiğinde babası Nuri Bey'le sıkı bir dostluğu bulunan Saadettin Kaynak'tan ders aldı.
Müziğe olan tutkusu nedeniyle İnönü Kız Lisesi'ne giderken 1951'de İstanbul Belediye Konservatuvarı'nın sınavlarına giren Korman, üstün başarısından dolayı eğitimine beş yıllık konservatuvarın üçüncü sınıfından başladı. Eğitimi boyunca ünlü besteci Münir Nurettin Selçuk'un asistanlığını yapan Korman, Madam Rosenthal'dan Batı müziği dersi aldı.
Münir Nurettin Selçuk ve Şefik Gürmeriç yanında, Refik Fersan, Nuri Halil Poyraz, Sadi Işılay da Tülin Korman'ın hocaları arasında yer alıyor.
1953 yılında TRT Radyosu'nun sınavlarını kazanan Korman, radyoda ilk olarak Batı Müziği icra etmeye başladı. Hocası Münir Nurettin Selçuk'un, "Çok Batı'ya dönüksün. Türk Müziği'ne hizmet et" demesi ve babasının "Hiçbir şeyine mani olmam fakat bizim müziğimizden ayrılmayacaksın." sözü üzerine sesi soprano ve Batı Müziği'ne çok yatkın olan Korman'ın rotasını Türk Sanat Müziği'ne çevirmesine neden oldu.
1967'ye dek solo ve koro programlarında sanatını icra eden Korman, aynı yıl Ulvi Ergüner tarafından TRT Radyosu'nda koro şefliğine getirildi. 1986'ya dek radyoda hocalık yapan Korman, aynı yıl İTÜ Devlet Konservatuvarı'nda repertuvar hocası olarak göreve başladı.
Yetiştirdiği öğrenciler arasında Melihat Gülses, Selim Güler, Gökhan Özen, Belgin Ahun, Tuğçe Pala, Teoman Özselçuk, Asuman Aslım, Dilek Türkan gibi birçok önemli isim bulur.
LATİF BİR ADAM NURİ BEY
İbnülemin'in "sohbeti latîf, iyi bir adam" olarak tanımladığı Beşiktaşlı Hacı Mehmet Nuri Bey, Klasik Türk musıkîsinin bu dönemdeki en önemli isimlerinden biri idi. Mekteb-i Hamidi'nin ve Medrese-tül Hattatin'de sülus ve nesih dersleri verdi. Güzel Sanatlar Akademisi'nde de süsleme ve eski Türkçe yazı kısmında hocalık yaptı. Ayrıca Yahya Efendi Dergâhı zâkir başlarındandı ve 39 yıl bu görevini sürdürdü. Aynı zamanda Sultanahmet'teki Alman Çeşmesi'nin içindeki yazı da Nuri Bey'in yazısıdır.
Asıl şöhretini borçlu olduğu aklâm-ı sittede Hâfız Osman'ın yolundan ilerleten olan Nuri Korman, bir hayli eser vermiş olduğu celî sülüste ise Mustafa Râkım Efendi'nin ve Kazasker Mustafa İzzet Efendi etkilerini de barındıran özgün çalışmaları oldu. Müsenna istif ve tertîblerle de ilgilenmiş olan hattatın, hayatı boyunca ayrılmadığı Beşiktaş'taki Yahya Efendi Kabristânı'nda bir hayli mezartaşı kitâbesinde imzası bulunur.
En ilgi çekici yazılarından biri de, Gazî Osman Paşa'nın vasiyeti üzerine, gasilden sonra alnına ve göğsüne yazdığı yazılar olup merhûm ile ahirete irtikal etti.
Musîkînîn ilâhiyât kısmını, Tophâne'de Kādırîhâne zâkirbaşısı ve Şeyh Ahmed Efendi'den ve şügûl kısmını, Ca'fer Paşa Dergâhı şeyhi ve Dolmabahçe'de Taşlıburun Dergâhı Şeyhi Süleyman Efendi'nin hulefâsından Kırımlı Hacı Hâfız Efendi'den öğrendi. Altı yüz ilâhî ve şügûl besteleri mahfûz idi ve bir güftenin birkaç bestesini okurdu.
TESADÜFİ OLARAK BULUNAN HAT
Karaköy civarlarındaki bir mescitte, Cumhurbaşkanı baş danışmanı Sefer Turan tarafından Nuri Korman'ın hattını tesadüfi olarak buldu. Kararıp yıpranmaya başlayan levha da "Lâ Galibe İllâllah" yani "Allah'tan başka galip yoktur" hattı bulunuyor. Restorasyon sürecinden sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin makam odasına nakledildi.
Endülüs halifelerinden biri Hristiyanlar'a karşı girdiği savaştan muzaffer olarak Kurtuba'daki sarayına dönerken tezahürat yapan halktan gelen "El Galib!", nidalarına karşı "Allah'tan başka galip yoktur!" mânâsına gelen "Lâ Galibe İllâllah!" cevabını verir. Bu sözü de sonra Kurtuba Sarayı'nın girişindeki mermere işlettirir.
Bu yazı günümüzde hala Kurtuba Sarayı'nın duvarında bulunur.