Şiirsel imge ve yaratıcıya ait bir sezgi
Meksikalı şair ve deneme yazarı. Şiirlerinde Meksika halk edebiyatıyla Gerçeküstücülük’ü bağdaştırmış, denemelerinde Doğu ve Batı kültürlerinin sorunlarını incelemiştir.
"Her şey tehdit ediyor bizi:
zaman canlı kırıntılarda ayırır gibi
geleceğimle
şu anda olduğum şeyi,
palayla yılan gibi;
bilinç, berrak, dolanır durur bir o yana bir öte yana,
bakış körleşmiş kendi dikbakışına bakmaktan;
sözcükler, gri eldivenler, beyintozu çimlerin üstünde,
suda ve deride;
adlarımız, Sen ve Ben arasında dolaşır,
çökertemez boşluğun duvarlarını hiç bir trombon."
31 Mart 1914'de Mexico City'de doğdu. Aynı kentte eğitim gördü. Düşünsel eğitiminde Meksika' daki yerli edebiyat akımının öncülerinden olan dedesinin ve ülkesinin toprak reformu sorununa çözüm bulmada hukukçu olarak çaba gösteren babasının büyük katkısı oldu. Paz edebiyat çalışmalarına çok genç yaşta başladı. 1931'de Barandal adlı bir dergi çıkardı. Bunu 1933'te Cuadernos del Valle de Mexico (Mexico Vadisi Defterleri) adlı ikinci bir dergi ve Luna silvestre ("Ormandaki Ay") adlı ilk şiir kitabı izledi. Gençlik döneminin öbür şiir kitaplarından 1937'de yayımladığı Raiz del hombre ("İnsanın Kökü") ve Bajo tu clara sombra ("Senin Aydınlık Gölgende") ile 1941 ve 1942'de yayımladığı Entre la piedray la flor ("Taşla Çiçek Arasında") ve A la orilla del mundo'âm ("Dünyanın Kıyısında") yaptığı bir seçmeyi Libertad bajo palabra ("Özgürlük Andı") başlığı altında bir araya getirdi. Şiir yaşamının ilk yirmi beş yılının bir toplamı olan bu yapıtı Latin Amerika şiirindeki ilk öncü denemelere karşı bir tepkiyi gösteriyor, simgeci bir duyarlıkla belirgin bir düzen kaygısını yansıtıyordu.
PARİS'TE İLK YILLARI
"Bırak kendini karanlığa,
kendi etine gömül,
kendi yüreğine;
kemik, o mor şimşek,
kamaştırsın gözlerini, kör etsin,
mavi göğsünü göstersin akşam ışığı
körfezler ve gölgeli koyaklar arasında."
1937'de Madrid'de bir yazarlar toplantısına katıldı, İspanya İç Savaşı'nın kızıştığı dönemde Valencia ve Endülüs'e gitti. Madrid'de M.Hernandez, Luis Cernuda, R.Alberti, P.Neruda ve C.Vallejo gibi şairlerle dostluk kurdu. Aynı yıl Meksika'ya dönerek politikaya atıldı ve El Popular (Halkçı) gazetesinde çalışmaya başladı. 1938'de Taller (Atölye) dergisini yönetti. B.Peret ve Leonora Carrington'un aracılığıyla Gerçeküstücülük akımına katıldı. 1943'te Hijo Prodigo (Savurgan Oğul) dergisinin kurucuları arasında yer aldı. 1943-1945 arasında ABD'de incelemeler yaptı. Yeats, Pound ve Cummings'in şiirleriyle ilgilendi. 1945'te Meksika Dış İşleri Bakanlığı'nda görev aldı ve 1946-1951 arasında Paris'te bulundu. Orada B.Peret ile yeniden dostluğunu sürdürürken A.Breton, Georges Schehade (1910), H.Michaux, J.Supervi-elle, Andre Pieyre de Mandiargues gibi gerçeküstücü sanatçılarla ilişkiler kurdu. Yazıları ve şiirleri Gerçeküstücüler 'in yayımladığı antolojilerde yer almaya başladı.
"Bilgidir şiir, kurtuluş, erk, vazgeçme. Doğası gereği devrimcidir şiirsel eylem, dünyayı değiştirmeye yetebilir işlem; tinsel çalışma, bir iç-kurtuluş yöntemi. Bu dünyayı açığa vurur şiir; bir başka dünya yaratır. Seçkinler ekmeği, ilençli besin. Yalıtan, birleştiren. Yolculuğa çağrı; sılaya dönüş. Esinleme, soluma, kas alıştırması. Boşluğa yalvarış, yoklukla söyleşi: İç sıkıntısının, umutsuzluğun verdiği iğrentiyle beslenir. Ölü ağıtı, dua, yortu, tanrının varlığı. Büyü, tütsü, okuyup üfleme. Yüceltme, denkleştirme, bilinçaltının örünü. Irkların, ulusların, sınıfların tarihsel belirlenimi. Tarihi yadsır şiir: Bütün nesnel anlaşmazlıklar çözülür onun bağrında, önemsiz bir geçit olmanın dışında başka bir şey olduğunun bilincine varır." – Güneş Taşı, Octavio Paz
GERÇEKÜSTÜCÜLÜK VE TİYATRO
Doğu kültürünün batı dünyasında tanınması için çaba gösterdi.
"İnsan toz ise eğer
düzlükten geçen ne varsa
insandır…"
Paz 1950'de Meksika gerçeğini en eksiksiz biçimde yansıtan yapıtlardan biri sayılan El laberinto de la soledad (Yalnızlık Dolambacı) adlı denemesini yayımladı. 1951'de yayımladığı Aguila o sol (Kartal mı, Güneş mi?) adlı şiir kitabı gerçeküstücü özelliklerin açıkça görüldüğü bir yapıttır. 1952'de Japonya'ya ve Hindistan'a yolculuklar yaptı. Doğu edebiyatı ve felsefesiyle ilgilendi ve Doğu kültürünün batı dünyasında tanınması için çaba gösterdi.
1955'te Meksika'ya dönerek üniversitede ders vermeye başladı. Ertesi yıl şiir sanatıyla ilgili görüşlerini içeren El arco y la lira ("Yay ve Lir") adlı deneme kitabını yayımladı. Şiire ağırlık veren bir tiyatro topluluğu kurdu ve bu topluluğun kendi yazdığı La hija de Rapaccini ("Rapaccini'nin Kızı") adlı oyunu sahnelemesini sağladı. Bu dönemde Meksika'daki öncü sanatın sözcülüğünü üstlendi, eleştirmen olarak etkin bir rol oynadı. 1957'de en önemli şiir kitabı sayılan ve birçok yabancı dile çevrilen Piedra de sol'u (Güneş Taşı) yayımladı.
1959-1962 arasında yeniden Paris'e döndü. 1958-1961 arası şiirlerini Salamandra ("Semender"), 1962-1968 arası şiirlerini de Ladere este ("Doğu Yamacı") adlı kitaplarında bir araya getirdi. Bu yıllarda Meksika'nın Yeni Delhi büyükelçisi olarak görev yapıyordu. Bu dönem onun yalnız şiir türünde değil, sanat, felsefe, politika ve antropoloji konularında yazdığı kitaplardan da anlaşılacağı gibi yaşamının en verimli yılları oldu. 1968'de Mexico City'de bir grup öğrencinin öldürülmesini protesto etmek amacıyla büyükelçilik görevinden ayrıldıktan sonra İngiltere'de Cambridge, ABD'de Harvard Üniversitesi'nde profesör olarak çalıştı. 1970'te Jacques Roubaud, Edoardo Sanguinetti ve Charles Tomlinson'la birlikte Japon şiirindeki "renga" türünün Batılı bir uyarlamasını gerçekleştirdi.
Paz, 1990 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü almıştır.
ŞİİR EVRENİ
"Uzan buraya bütün bu köpüğün kıyısına,
kendini bırakırcasına, bilinçsiz, bütün bu hayatın kıyısına;
yayıl, ey soluk alan beyazlık,
bırak işiteyim yürek çırpınışını, ey dağılmış yıldız,
ah sen çam, ah şafağın kıyısına doğru
teraziden ağır gelen ekmek,
sen bu zamanla sınırsız başka bir zaman arasındaki kanın molası."
Paz'ın şiirlerinde ve düzyazılarında sürekli işlediği konu yalnızlıktır. Bu durumu bir çıkış noktası olarak benimser, insanın bölünmüş bir varlık olduğunu ve ancak şiirsel imge ve yaratana ait sezgiyle bütünleşebileceğine inanır. En başarılı yapıtı sayılan Güneş Taşı'nda toplumsal sorunlarla kişisel kaygılarını, tarihle sonsuzluk arasındaki karşıtlığı Aztekler' in oyma taş takvimi olan "güneş taşı" simgesi altında bir bütünlüğe kavuşturduğu görülür. "Sürekli dönüş mitosu"nu benimseyen Paz, son şiirlerinde "ölmek dönmektir" temasını işlerken yeniden çocukluğuna ve Meksika'nın "yalnızlık dolambacına" döner. Bu onun "yaşamla ölüm"ü aşma, "varlıksız varlık" adını verdiği üçüncü bir aşamaya geçme çabasının şiir diliyle açıklanmasıdır.