İçimizdeki hazineler mirasımızı yaşatıyor
UNESCO’nun Yaşayan İnsan Hazineleri listesinde yer alan sanatçılarımızın her biri mirasımız sayılan sanatları yaşatmak için çaba sarf ediyor, bir yandan da yeni nesillere bilgilerini aktarıyor.
UNESCO'nun Yaşayan İnsan Hazineleri listesinde yer alan Koca Usta lakaplı Hayri Dev'i geçtiğimiz hafta kaybettik. Çam düdüğünün yaşayan en önemli ustası sayılan Dev gibi listedeki diğer isimler de hayatlarını sanatlarına adadı, öğrenciler yetiştirmiş ustalar. 'Yaşayan insan hazinesi' olan ve sanatını ayakta tutmaya çalışan isimleri yeniden anmak ve yaşattıkları ustalıkları hatırlatmak istedik.
3 bin yıllık kültür
UNESCO listesindeki isimlerden Mahmut Sür nazar boncuğu ustası. Sür, tam 3 bin yıllık bir geleneği devam ettiriyor. Babası okumasını istemeyince 12 yaşında amcasının atölyesinde çalışmaya başladı. Yıllar içinde çok farklı teknikler öğrenmiş. Onlardan biri de buzlama tekniği. Bugün hala nazar boncuğu üreten, yaptığı boncukları yurtdışına da gönderen Sür, hayatını bu işin devam etmesine adadı.
Karagöz'ü dünyaya tanıttı
Türkiye'de Karagöz üzerine çalışan ender isimlerden biri Metin Özlen. Özlen, Karagöz'le dedesinin kendisine anlattığı masallarda karşılaşmış. Sanatını ilerlettiği yıllarda Londra'ya giderek Karagöz'ü dünyaca tanınmasına neden olmuş. Özlen ayrıca kaybolmaya yüz tutmuş olan "Ferhat ile Şirin" ve'Leyla ile Mecnun' isimli oyunları yeniden hayal perdesine taşımış.
Acet 40 yıldır âşıklığın izinde
Mehmet Acet, âşıklık geleneğini sürdürenlerden. Âşık Sefai adıyla da bilenen Acet, bu geleneği ustası Halit Aşan'dan aldığı bilgilerle öğrenmiş. 40 yılı aşkın süredir, Türkmen Alevi-Bektaşi geleneği içerisinde icra edilen cem törenlerinde zakir sıfatıyla semah, nefes ve deyişler okumaya devam ediyor.
Geleneksel çok sesliler korosu
Artvin'in Borçka ilçesindeki Camili (Macahel) köyünde 2001 yılında kurulan Macahel Yaşlılar Çok Sesli Korosu da listede yer alıyor. Bugüne dek profesyonel müzik eğitimi almamış isimler, yok olmaya yüz tutmuş çok sesli halk şarkılarının koruyucusu olmuş. Bu gelenek 450 sene öncesine dayanıyor. Dedelerinden öğrendikleri toplam 21 şarkıyı unutturmamaya çalışan koronun yaş ortalaması ise 70.
Sanatını bugüne getirdi
UNESCO listesindeki sanatçılarımızdan biri Hattat Hasan Çelebi. Hasan Çelebi, 50 yılı aşkın süredir bu alan üzerine çalışıyor. 23 yaşından beri Hüsn-ü Hat yazan Çelebi, sanatını Hattat Hamid Aytaç'tan öğrenmiş. Kendisi bu alan üzerine çalışmaya başladığında hat sanatı bilinmiyormuş. Ancak yeni kuşaklara Hüsn-ü Hat'tı anlatmak için çok çabalamış. Çelebi'nin hat sanatının yaygınlaşmasında ve bugüne gelmesinde çok büyük emekleri olduğu biliniyor.
Ebrunun duayen ismi
Ebru sanatçısı ve hattat Fuat Başar da Yaşayan İnsan Hazinesi listesinde. Başar 1978'de profesyonel olarak ebru üzerine çalışmaya başlamış. Ebrunun inceliklerini öğrendiği Mustafa Düzgünman, ise o dönemin tek ustası. 1989'da icazet alan Başar hocasının vefatının ardından ebru sanatı kaybolmasın diye var gücüyle çalışmış. Başar bugün ebru konusundaki en önemli isimlerden biri olarak biliniyor.
Klasik kitap sanatlarını yaşattı
Uğur Derman'da listedeki isimlerden. Derman klasik kitap sanatçısı. Necmettin Okyay, Süheyl Ünver, Mâcid Ayral, Halim Özyazıcı, Nihad Çetin gibi isimlerden ders almış. 500'ün üstünde kitabı ve 25'i aşkın kitabıyla kendi sanatıyla ilgili bilgilerini gelecek kuşaklara aktarmış. Derman tüm hayatını kitap sanatlarının yaşamasına vermiş. Derman'ın aynı zamanda yakın arkadaşı Süheyl Ünver'le mektuplaşmaları kısa süre önce Gurbetnâme ismiyle de kitaplaşmıştı.
Yörük kültürünü devam ettiriyor
Sarıkeçili Emine Karadayı da dokumacı ve doğal boyama ustası. Karadayı yıllarca hayvancılıkla uğraşmış. Dokuma ustalığını 15 yaşında babasından öğrenen Karadayı, bu sanatı devam ettirerek Sarıkeçili Yörük kültürünün devamını sağlıyor.
Kispetin son ustası
İrfan Şahin de kispet ustalığıyla listeye girmişti. Şahin yaşayan son kispet ustası. Şahin, yaklaşık 60 yıl önce ustasından öğrendiği sanatını hala sürdürmeye çalışıyor. Kendisi başka kispet ustalarını da yetiştirmiş. Böylece ata sporu yağlı güreş kispetinin devamını da sağlamış.
Dededen toruna geçti
Yaşar Güç kaval yapımı ustası. 1968'de Tokat'ta doğan Güç bu mesleği dedesinden öğrenmiş. Döneminin en önemli kaval ustası olan babasının yanında da pişmiş. 12 yaşından bu yana mesleğini aşk ve şevkle yapıyor. Yaklaşık 40 yıldır bu sanatla ilgilenen Güç, el yapımı tezgahlarda işe başlamış. Birçok sanatçıya da o kaval yapmış.
Sayısız çırak yetiştirdi
Mersiyehan Celal Yılmaz 1941 doğumlu. Hafız Hakkı Efendi'den bir sene eğitim aldıktan sonra, Gönenli Mehmet Efendi'den hafızlık dersi almış. Daha sonra mersiye geleneğinin duayeni Sebilci Hüseyin yolu kesişen Yılmaz, bu geleneğe dair eğitimini burada tamamlamış. Çok sayıda çırak yetiştiren Yılmaz, 60 yıldır ustalığını sürdürüyor.
Atma türkünün son temsilcisi
Osman Efendioğlu da atma türkü geleneğini sürdürüyor. Şairliğe küçük yaşlarda atma türkü geleneği ile başlayan Efendioğlu, sanatını Tüylüoğlu Mehmet Ali, Kamburoğlu Ahmet, Topal Osman Kandemir ve Kel İlyas'tan öğreniyor. Efendioğlu, geleneksel olarak yapılan ilk atma türkü yarışmasında birinci olunca çeşitli ulusal programlara katılmış. Geleneğinin son temsilcisi olan Efendioğlu 65 yıldır sanatını sürdürüyor.
Kendine has üslup
Sedefkâr Salih Balakbabalar, İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ve İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'nı bitirdi. 1977-1989 yılları arasında edebiyat öğretmenliği yaptı. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü'nde Ahşap Sedef İşçiliği dersi veren sanatçı, Türk tezyinatına ait seçkin ve özgün desenleri kullanan Balakbabalar, kendine has bir üsluba sahip.
60 yıllık emekBir diğer sanatçı da taş ustası Tahsin Kalender. Kalender tam anlamıyla ömrünü taş ocaklarına adamış. Bitlis'in Ahlat ilçesinde doğan Kalender, 60 yılı aşkın süredir bu sanatla ilgileniyor. Taş ocaklarından çıkarılan taş, hem yapılarda hem de süs eşyalarında kullanılıyormuş. Bugün hayatımızın makinaların girmesi Kalender'in yıllardır ilgilendiği bu alanda el işçiliğinin neredeyse bitirmiş durumda.
Tüm bilgisini öğrencilerine aktarıyor
Alevi halk ozanı Veli Aykut da Yaşayan İnsan Hazinesi listesindeki isimlerden. Zakirliği babası Âşık Büryani'den öğrenmiş. Aykut, hem kendi şiirlerinin, hem babasının şiirlerinin, hem de başka âşıkların şiirlerini besteliyor. Ozanlık geleneğini sürdüren Aykut, çocukluğunu âşıkların içinde geçirmiş. 16 yaşından sonra da kendi deyişlerini yazmaya başlamış. Bugün âşıklığı sürdürürken, bir yandan da öğrencileriyle ilgileniyor.
Sanatını ayakta tutuyor
Unutulmaya yüz tutmuş sanatlardan biri de keçe ustalığı. Yaşayan İnsan Hazinesi listesindeki Mehmet Girgiç de yıllardır keçe ustalığıyla uğraşıyor. 13 yaşında öğrendiği sanatı hem kendi çocuklarına hem de çıraklarına öğretmiş. Yurtdışında da dersler vermiş. Girgiç, tüm ömrünü keçe ustalığının devamına adamış.
Osmanlı tekniklerini kullandı
Hem sanatkar hem de hoca olan Mehmet Gürsoy, çini sanatını devam ettiren sanatçılardan biri. 1975'den bu yana çini sanatıyla ilgileniyor. Gürsoy, çini de mercan kırmızısını kullanabilmek için 10 yıl çaba sarfetmiş. 500'ü aşkın öğrenci yetiştiren Gürsoy, çininin kurallarını yeniden yazmış. 15. yüzyılda kullanılan teknikleri yeniden hayata geçirip, çinide renk kullanımında oldukça başarılı çalışmalar yapmış. Tasarımları da bir o kadar istisnai.
Cilt sanatının piri
Cilt sanatının yaşayan en önemli ismi İslam Seçen. Seçen Emin Barın, Necmeddin Okyay ve Sacid Okyay'dan aldığı dersler neticesinde ömrünü cilt sanatına adamış biri. Mimar Sinan Üniversitesi'nde cilt bölümünü kuran Seçen, yurtdışında da yıllarca çalışarak yüzlerce eserin hayata tutunmasını sağladı.
Yıllardır çabalıyor
Ahşap baskı ve yazma ustalığını ayakta tutmaya çalışan Cemil Kızılkaya da UNESCO'nun listesinde. 1949 doğumlu olan Kızılkaya bu mesleğe askerden döndüğünde başlamış. Sanatında kök boyayı yeniden kullanıma sokan Kızılkaya, mesleğininin sırlarını öğrencilerine de aktarmış.
Kalemişi'yle geçen ömür
Kalemişi sanatçısı Muammer Semih İrteş de unutulmaya yüz tutmuş sanatlardan birini ayakta tutmayı başarmış. Yurtiçi ve dışında yüzlerce eserin restorasyonunu gerçekleştiren sanatçı yeni tezyin uygulamalarını da yapıyor. İrteş, 40 yılı aşkın süredir çalışamalarına devam ediyor.
Ustalardan ders alan usta
Yaşayan Kültür Hazineleri'nden bir diğeri de Cahide Keskiner. Keskiner, tezhip ve minyatür çalışmalarına 1953 yılında hocası Süheyl Ünver ile başlamış. Ayrıca, Macit Ayral'dan hat dersi, Şeref Akdik'ten de resim dersleri almış. Üniversitede yıllarca dersler veren Cahide Keskiner, atölyesinde hala kendi öğrencilerini de yetiştiriyor.
Farkındalık sağladı
Kültür hazinelerimizi yaşatan isimlerden biri de Ahmet Yaşar Kocataş. Kocataş, keçeciliği babasından öğrenerek usta oldu. 60 yıldan bu yana da ustalığını yetiştirdiği öğrencilerle de sürdürüyor. Kocataş, katıldığı sergi ve fuarlarla keçe ustalığına karşı farkındalık oluşturulmasını sağladı.
Aşıklık geleneğini duyurdu
UNESCO'nun listesindeki İsmail Nar, âşıklık geleneğini sürdüren isimlerden. Ustası ise Hasan İyigün. Ankara Radyosu'nda Mahalli Sanatçı olarak da programlar yapan Nar, bugüne dek sayısız ulusal ve uluslararasıı festivale katılarak sanatını geniş kitlelere ulaştırdı. Nar, 45 yılını âşıklık geleneğine adamış.
Çam düdüğü yapımcısı ve icracısı olan Dev, sanatıyla ilgili bilgileri bir süre önce Yeni Şafak Pazar'a verdiği görüşte anlatmıştı. Dev şu cümleleri kullanmıştı: "Çam düdüğü bana dedemden kalan bir miras. Çam düdüğü sadece Denizli yöresinde yapılır. Nisan ayının 15'inde çıkarmaya başlayıp Haziran ayına kadar yapmaya devam ederim. Çam düdüğü sadece 1 ay kullanılır. Sonra çürümeye başlar. Çalgılara kalı sesinden dolayı neşe verir ."
Yeni Şafak