Kendi kulağını kesen Van Gogh'un sırrı
Öldüğü güne kadar tek bir tablo satabilen Van Gogh’u, sanat dünyasında bu kadar meşhur ve ilginç kılan şey nedir? İşte Hayatı boyunca psikolojik sanrılar ile uğraşan Gogh’un meşhur kulak kesme hikâyesi…
"Yıldızlara bakmak beni daima hayal dünyasına daldırır. Kendime sorarım, Fransa haritasındaki noktalar arasında seyahat edip belli bir noktaya ulaşıyoruz da neden gökyüzündeki bu parlak noktalara ulaşamıyoruz? Nasıl trene atlayıp Tarascon'a ya da Rouen'e gidiyorsak yıldızlara ulaşmak için de ölebiliriz."
Sadece 10 yılda 2100 adet çizim çalışması mevcut olan ressamın hayatı,sefalet ve acı içinde geçer. Hasta ve fakir olan ressam ,aldığı sadakalarla yaşamını sürdürür. Ne gariptir ki, tablolarının o dönem neredeyse hiçbir mali değeri yoktu. Bu yalnızlık, çocukluk yıllarının kendi söylemiyle "kasvetli ve kısır" betimlemesi ve ardından ölen kardeşinin adını almasıyla kişilik kaybı neden oldu diyebiliriz.
Van Gogh resim sanatına adeta âşıktı. Hatta bazen resim yaparken boyaları yiyor, bazen de yemeklerine katıyordu. Bu ruh değişimini çizdiği, otoportrelerinde görürüz. Hafif bir tebessüm ile acı dolu bakışlar onu intiharın eşiğinden kurtarmadı.
İlerleyen sansasyonel davranışlar, psikoloji atak ve sanrılar onu kendi kulağını kesmeye kadar iter. Kardeşi Theo onu bir hastaneye yatırır. Burada hayaller gören Gogh, burada ömrünün en güzel 20 tablosunu yapar. Ve bir süre sonra eve dönen Gogh acı dolu yaşam hastaneden eve gittiğinde son bulur. 27 Temmuz'da tarlada resim yaparken göğsüne ateş ederek yaşamına son verir.
NEDEN KENDİ KULAĞINI KESTİ?
Birçok rivayet pek çok sebep vardır. Bunlardan biri sanata, resme olan sevdasıdır. Öyle ki bir ressamın kulağa ihtiyacı yoktur fazla sesler beynini yorup, dikkatini dağıtabilir.
Kardeşinden gelen ve bir mektupta Theo'nun evleneceğini öğrenen Gogh'un, kulak kesme olayının asıl tetikleyicisinin bu haber olduğu söylenir. Kendini çok yalnız hissetmeye başar, Theo'nun artık kendisinden uzaklaşacağı düşünür ve bu sanrılı süreç sonunda kulağını keser.
Hayattaki tek dostu olan Paul Gauguin ile arasında arasında Rachel isimli bir genç kadın yüzünden tartışma çıkar. Bu iki genç arkadaş arasındaki tartışmanın büyümesi üzerine sinirlenen Gauguin, arkadaşının sol kulağını keser. İki dostun olay hakkında konuşmama kararı alarak birbirlerinden ayrıldığını ve bir daha görüşmediğini aktaran tarihçiler, bugüne dek olay hakkında bilinen hikâyeyi de büyük bir ihtimalle polise ifade veren Gauguin'in, hapse girmemek için yalan söylediğini ifade eder. Gogh'un da arkadaşını kurtarmak için bu konuda sessiz kaldığı söylenir. Bu olayın Van Gogh'u çok kırdığını ve olaydan 7 ay sonraki intiharının da bununla ilgili olabileceği belirtilir. Hikâyenin bugüne dek bilinen haline göre Van Gogh, resim konusunda ile ilgili bir tartışma sonrasında Gauguin ile arkadaşlıklarının bozulmasına çok üzülmüş ve kötüleşen ruh sağlığının da etkisiyle kulağını bir usturayla kendisi kesmiştir.
Diğer bir rivayete göre, sevgilisiyle arasında geçen bir konuşmada, Gogh sevgilisine en çok neresini sevdiğini sorar. "Kulak" yanıtını aldıktan sonra, kan içinde sevgilisi Rachel'e gider ve uzattığı bezle ''elindeki nesneyi dikkatlice yerine yerleştirmesini'' ister. Bu genç kadının kimliği, 128 yıl sonra ortaya çıktı.
Diğer bir rivayet ise, kulağı istediği şekilde resmedemeyen Gogh, incelemek amacıyla kulak memesi hariç kulağının hepsini keser. Yaşadığı bu hadiseden sonra "Kulağı Sargılı Otoporte" adlı resmini çizer. Böylece kendisine resim dünyası tarafından "deli ressam" lakabı verilir.