Kitap kokusundaki heyecanın tanımı:Okuma alışkanlığı
Okuma alışkanlığı,bireyin bir gereksinim ve zevk kaynağı olarak algılaması sonucu, okuma eylemini yaşam boyu sürekli ve düzenli bir biçimde ve eleştirici/irdeleyici bir nitelikte gerçekleştirmesidir.
"Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman?
-Bitmeyecek, dedi.
-Hiç mi?
-Hiç.
-Niyetin kâtip olmak mı yani?
-Hayır.
-Ya?
-İnsan olmak."
(O. Kemal)
OKUMAK SÖZLÜKTE NE DEMEK?
Sözlük anlamında okuma; basılı ya da yazılı sözcükleri duyu organlarımız yoluyla algılama, bunları anlamlandırıp kavrama, yorumlama anlamına gelir.
OKUMA KAÇ ŞEKİLDE ALGILANIR?
Genel olarak iki farklı anlamı ortaya çıkar.
Birincisi, okuryazarlık olarak bilinen, bireyin kağıt üzerinde birtakım imleri birbirlerine çatarak sözcükler ve sözcüklerden anlamlar çıkarabilme, ifade etmek istediklerini de o imler aracılığıyla kağıt üzerinde dökme becerisi olarak tanımlanabilir.
İkincisi, bugün üzerinde duracağımız konunun da tanımıdır aslında. İşlevsel okuryazarlık olarak da bilinen, bireyin bütün yaşam etkinliklerinde başarılı olmak için gerekli bilgi ve becerilere sahip olmasına olanak sağlayan okuryazarlık veya diğer ifadeyle okuma alışkanlığıdır. Okuma yazma becerisi eğer küçük çağlardan yaşlılık dönemine kadar süreklilik gösterirse bir anlam ifade edeceği uzmanlar tarafından dikkat çekilen bir husus.
TOPLUMSAL AÇIDAN OKUMA ALIŞKANLIĞI
Okumada süreklilik (okuma alışkanlığı) bireysel gelişmenin temelini oluşturduğu gibi, sosyolojik ( toplumsal) açıdan da kalkınmanın en önemli unsuru olarak görülür. Okuyan birey, yalnızca gördüklerini ve okuduklarını bilgi kaynaklarından değerlendirir, söz konusu odaklara daha derinlemesine bakar. Bu bakış açısı daha uygar bir dünyanın kurulmasını, bireyin kültürel, ekonomik ve politik faaliyetlere doğrudan katılmasına olanak sağlar.
BACON'A GÖRE OKUMA ALIŞKANLIĞI
Bacon, doğanın ve toplumun kavranmasında deneyci bilgi öğretisini ve tümevarım yöntemini savunmuştur. Aynı zamanda İngiliz dilinin ustalarından biri olarak kabul edilir. Bacon okuma alışkanlığını "Okumak insanı olgunlaştırır, konuşmak ustalaştırır, yazmak ise daha somut bilgi sağlar. Dolayısıyla az yazanın iyi bir belleği olması gerekir, az konuşanın keskin zekâsı, az okuyanın da bilmediğini bilir gibi görünebilmek için kurnaz olması gerekir." şeklinde ifade eder. Bu sözün üzerinden uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen, uzmanlara göre geçerliliğini hâlâ koruyor. Çünkü bireyin kişiliğini geliştiren, düşünce dağarcığını zenginleştiren ve dolayısıyla kişinin toplumda daha iyi bir yer edinmesini sağlayan en önemli araç okuma alışkanlığıdır.
OKURYAZAR OLMAK İLE OKUMA ALIŞKANLIĞI AYNI ŞEY DEĞİL
Okuma yazma biliyor olmak elbette ki okuma ile kazanılacak üstünlüklere ulaşılabilecek anlamına gelmez. Söz konusu üstünlüğe kitap, gazete, dergi gibi yayınların sürekli ve düzenli olarak okunması alışkanlığı ile ulaşılabilir.
OKUMA ALIŞKANLIĞI NEREDEN KAZANILIR?
Alışkanlığın kazanılmasına etki eden nedenler çok farklı boyutlarıyla ele alınabilir, ancak temelde okuma alışkanlığı öğretim yoluyla kazandırılabilir. Dolayısıyla okuma alışkanlığını insanlar, genel olarak evlerde aile bireylerinden, dışarıda okul ve kütüphane gibi yerlerden kazanmaktadırlar.
OKUR TİPLERİ KAÇA AYRILIR?
Okuma alışkanlığını Amerika Kütüphane Derneği (ALA), kişinin bir yılda okuduğu toplam kitap sayısını temel alarak okuyucuları şu şekilde gruplamıştır:
* Yılda 1-5 arası kitap okuyan kişiler az okuyan tip
* Yılda 6-20 arası kitap okuyan kişiler orta okuyan tip
* Yılda 21 kitaptan fazla kitap okuyan kişiler ise çok okuyan okur tipi şeklinde ifade edilir.
Bu oranlar bireysel okuma alışkanlığı hakkında bize bilgi sağlasa da üzerinden yapılabilecek anket araştırmaları toplumsal alanda okuma alışkanlıklarının düzeyleri hakkında da ipucu verebilir.
OKUMA ALIŞKANLIĞINA NELER ETKİ EDİYOR?
1. Ekonomik nedenler: Alışkanlığın kazanılmasında ve sürdürülmesinde olumlu veya olumsuz açılardan en önemlisi olan ekonomik neden gösterilir. Ülkemizde yaşanan gelir dengesizliği, matbaa ve yayıncılık faaliyetlerinin döviz üzerinden olması, matbaa ve kaliteli kağıt teknolojisinde yurt dışına bağlı kalınması yayıncılık faaliyetlerinde maliyeti yükselten etmenler olarak görülür. Bu durum da kitap fiyatlarına yansıdığında kitap satış oranlarında azalmaya neden olur. Korsan baskıların çoğalmasındaki artış bu sebebe bağlanır. Söz konusu gelir bozukluğu aynı zamanda, ulusal kültür politikalarımıza da yansımakta, devletin yalnızca gider gözüyle baktığı kütüphane hizmetlerine bütçeden ayrılan pay her geçen gün biraz daha azalmaktadır. Bu nedenle sürekli artması gereken kütüphane sayısı ve verilen hizmet kalitesi aynı seviyelerde kalmakta, dolayısıyla okuma alışkanlığına katkısı olacak yatırımlardan mahrum kalınmaktadır.
2.Eğitim-Öğretime dayalı nedenler: Bu durum iki başlık altında değerlendirilir. Birincisi öğrencinin okuldaki eğitim-öğretim yapısıyla, ikincisi öğrencinin yetişmesinde görev alan öğretmenin okuma alışkanlığındaki derecesi.
Okullar, bireyin okuma alışkanlığını kazandığı en önemli yerdir. Eğitim sistemi, eğitim-öğretim programları, öğretimde kullanılan yöntem ve teknikler, ölçme ve değerlendirme yapısı, okuma alışkanlığını paralel olarak etkiliyor.
Öğretmenler, yetiştirdikleri öğrenciler üzerinde oldukça büyük etkiye sahip. Bu durum göz önünde tutulduğunda onların okuma alışkanlıkları eğitim- öğretimde geliştirici ya da köreltici bir yerde.
Kitap okuma alışkanlığında etkili olan bir diğer mesele de okullardaki kütüphanelerin yeterliliği ve öğrencilerin oraya teşviki üzerine.
3.Kültürel nedenler: Modern toplumlarda sözlü kültür, yazılı kültür ve görsel kültür aşamalarında sırayla geçiş sağlanır. Türk toplumunda sözlü kültür süreci çok uzun olduğu için yazılı kültür içerisinde bulunan okuma alışkanlığı beklenilen seviyeye ulaşamadı.
Ülkemizde bulunan kütüphanelerdeki kitap sayısı okuma alışkanlığını da yansıtır düzeyde. İngiltere'deki halk kütüphanelerinde 140 milyon kitap bulunurken, ülkemizde 12 milyon, İngiltere'de ortalama bir kişiye 2.5 kitap düşerken, Türkiye'de de ancak 6 kişiye bir kitap düşmektedir.
TÜRKİYE DÜNYANIN NERESİNDE?/ KAÇ KİTAP OKUNUYOR?
Azerbaycan: Toplam nüfusu 7 milyon olan ülkede kitaplar ortalama yüz bin tirajla basılıyor. Türkiye'de bu sayı 2 bin- 3 bin olarak belirtildi.
Türkiye'de sadece 4.5 kişi kitap okuyor.
Japonya: Yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Türkiye'de sadece 23 milyon.
Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu'nda, kitap okuma yapan Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada.
Japonya'da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Fransa'da 7, Türkiye'de de yılda 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor.
Japonya'da 1 kişi yılda ortalama 25 kitap okurken, Türkiye'de bu oran komik: 6 kişi 1 kitap okuyor.
Türkiye'de yükseköğrenim görenlerin oranı 1965'e göre 14 kat arttı. Ama yükseköğrenim mezunlarının kitap okuma oranı 1965'in de altında kaldı.
Dünyada Bir Yılda Ders Kitapları Hariç Basılan Kitaplar
Amerika --- 72 000
Almanya --- 65 000
İngiltere --- 48 000
Fransa ---- 39 000
Brezilya --- 13 000
Türkiye --- 6 031
AB ülkelerinde 7.500 kişiye bir kütüphane düşerken bizde 50 bin kişiye bir kütüphane düşüyor.
Ülkemizdeki okuma oranı ile ilgili bir diğer açıklama Tınaz Titiz tarafından verildi, toplumun düzenli kitap okuma oranı% 0,1 kitap toplum yaşamında 235 sırada, toplumun% 75'i kitap okumuyor,% 40 hiç kütüphaneye gitmemiş. Kütüphaneye gidenlerin önemli bir kısmı da okul kitabı veya ders kitabı için gitmiş.
TÜRKİYE'DE OKUMA ALIŞKANLIĞI NEDEN AZ?
Ülkedeki eğitim sistemi okuma alışkanlığı üzerinde belirleyici bir noktadadır. Ancak okuma alışkanlığının azalması üzerinde sadece eğitim sisteminin etkisinin olduğunu söylemek yanlış olur. Bu soruna aynı zamanda tarihi, sosyolojik, ekonomik ve politik bir sorun olarak bakmak gerekiyor. Ülkemize matbaanın geç girmesi toplumun kültürel anlamda gelişmesine dolaylı da olsa engel olan nedenler arısında. Maddi anlamda doğrudan bir getirisi olmayan kültürel altyapı, yayıncılık, kağıt üretimi ve matbaalara bugüne kadar gereken ilginin gösterilmemiş olması, okuma alışkanlığını azaltan nedenler arasında gösterilebilir.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ DE OKUMUYOR!
Yapılan araştırmaların temelinde toplum ve üniversite gençliği arasında okuma alışkanlığının az olmasının nedenleri farklı nedenlere dayanmıyor. Üniversite öğrencileri üzerinde yapılan anket çalışmalarına göre gençlere ait birkaç özel neden haricinde toplum ile benzer sebepler gösteriyor, ancak uzmanlara göre üniversite öğrencilerinde bu konuda ilerleme de kaydedilmiyor.
ÖĞRETMENLER DE OKUMUYOR!
Öğretmenlerin okumaya karşı ilgilerini saptamaya yönelik bir araştırma sonucuna göre, beş yılda toplam 675 öğretmenden 15'inin 10 kitaptan fazla okuduğunu, kalan 660 öğretmenin yılda 10 kitabın altında kaldığını ve denek öğretmenlerin yaklaşık % 75'ine denk gelen 510'unun ise hiç kitap okumadığını belirtmekte. Çok acı bir gerçek ki geleceğin okuyan neslini eğitmekle görevli olan öğretmenlerimiz de okuma alışkanlığına sahip değiller.
OKUMA ALIŞKANLIĞI AİLEDE BAŞLAR!
Çocuklar ilk alışkanlıklarını aile içinde kazanır, ilk öğrendiklerini aile içerisinde gerçekleştirir. Ebeveynlerin çocuğun önünde sergilemiş olduğu tutum ve davranışlar ileride çocuğun davranışlarını önemli ölçüde etkiler. "Çocukların aile üyeleriyle olan ilişkileri, diğer bireylere, nesnelere ve tüm yaşama karşı aldığı tavırların, benimsediği tutum ve davranışların temelini oluşturur."
Ayrıca ebeveynlerin eğitim düzeyi, mesleği ve ekonomik düzeyi bu alışkanlıkların kazandırılmasında etkilidir.
ANNE VE BABA NE YAPMALI?
-Küçük yaşlarda, çocuğa özel zaman ayırarak, onun ilgi düzeyi ve yaşına uygun öykü, masal kitaplarını okuyarak temeller atılabilir.
-Evde hem aile fertlerinin hem de çocukların ulaşabileceği bir yere farklı türde kitapları içeren bir kitap köşesi oluşturulabilir. Eğer evde sürekli televizyon seyredilip hiç kitap okunmuyorsa çocuklarında kitap okumasını beklemek gerçekçi olmaz.
-Kitaplar çocukların ilgi alanlarına göre ve çocukla birlikte seçilmelidir.
-Anne babalar, çocukla birlikte alışverişe veya gezmeye gittiklerinde, bir kitapçıya ya da kitap-dergi reyonuna uğramayı ihmal etmemelidirler.
-Kitap okuma alışkanlığının kazanılmasında kütüphane kullanımının etkisi büyüktür. Bu nedenle çocuklar için çevre kütüphanelerin tanıtılmasına yönelik gezilerin yanında okul kütüphanesinin aktif kullanımı için yönlendirilmeleri gerekir.
-Anne babaların ödül listesinde mutlaka kitap olmalıdır.
-Çocuğu sürekli okuması yönünde uyarmak yerine, kitap okuduğunda onu destekleyerek motive etmek daha doğru olur.
-Yaşına uygun bir dergiye abone olması ya da düzenli bir şekilde takip etmesi için yol gösterilebilir.
BAUMBERGER'İN TAVSİYELERİ
-Ebeveynler çocuklarına yüksek sesle ve sıkça hikayeler okuyabilir ve anlatabilirler.
-Çocukların gereksinimleri ve yaşına göre ebeveynler evlerinde kitaplık oluşturabilirler.
-Ebeveynler ailece belli zamanlarda, belli bir sürenin okumaya ayrılmasını sağlayabilirler.
-Ebeveynler çocuklarına okudukları şeylerin önemini anlatabilirler.
-Ebeveynler, çocuklarını verdikleri harçlıkların bir kısmını kitap almak için harcaması konusunda eğitebilirler.
OKULDA OKUMA ALIŞKANLIĞI
İyi bir okuyucu olarak öğrencilere örnek olan öğretmenler aynı zamanda temel okuryazarlığın okuma alışkanlığına dönüşmemesi halinde bir anlam ifade etmediğini, kitap okumanın öğrenim sürecinin bir parçası olduğunu ve yaşam boyu sürmesi gerektiğini öğrencilere sürekli ifade ederler. Bu bakımdan öğretmenler çeşitli faaliyetlerde bulunurlar:
-İlköğretimin ilk sınıflarında sınıf kitaplıkları oluştururlar. Sınıf panosunda öncelikli okunması gereken kitaplar sergiler ve öğrencilerin kitapla iç içe olmaları sağlarlar.
-Sınıf öğretmenleri imkân varsa okul kütüphanesinde yoksa sınıf içinde serbest okuma saatleri düzenleyerek, çocukların kendi seçtiği kaynakları okuması için ortam hazırlarlar.
-Okulda kitap okumanın önemini anlatan bir duvar gazetesi oluşturup, öğrencilerin okudukları kitaplarla ilgili yazıları bu gazetede sorgularlar.
-Velilerle görüşmeler yaparak onları çocuklarına okuma alışkanlığı kazandırabilmeleri için neler yapmaları gerektiği konusunda bilgilendirirler.
-Öğrencilerin sırf roman hikaye türü kitaplar değil, biyografi, gezi, hatıra, kişisel gelişim, araştırma vb. kitaplara da yönelmesini sağlarlar.
-Öğrencileri okul kütüphanesini kullanmaları için yönlendirilebilir ve birlikte çevre kütüphanelere geziler düzenleyerek çocuklara kütüphane kullanma alışkanlığı kazandırırlar.
TEKNOLOJİ VE KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI / E-KİTAP
Gelelim kitaplara… Kitaplar da yerini bilgisayarlara bırakıyor, okumayı alışkanlık haline getirmediğimizden aklımıza kitap gelmiyor çünkü. Yavaş yavaş unutuyor muyuz yoksa kitapları? Aslına bakarsanız unutmuyoruz. Bilgiyi üretme, kaydetme, depolama, bilgiye erişme ve bilgiyi paylaşma biçimlerimiz teknolojiyle birlikte hızla değişiyor. Basılı ortamda üretilen ve paylaşılan mevcut bilgi, yani basılı kitaplar da elektronik ortama aktarılıyor. Aslında bilgi, aynı bilgi fakat kitaplar biçim değiştiriyor. Buna bağlı olarak araçlar, okurlar, yazarlar, yayıncılar ve yayıncılık dünyası da bu değişimden nasibini alıyor tabii.
Elektronik kitap (e-kitap) kavramı tüm bu gelişmelerle birlikte karşımıza çıkan kavramlardan biri. Bu gelişmeler ve e-kitap, yayıncılık başta olmak üzere özellikle eğitim ve bilişim sektörleri arasındaki iletişimi de yoğunlaştırıyor. Şöyle ki; yayıncılık sektöründe e-kitaplarla birlikte yeni üretim biçimlerine bağlı olarak e-kitap yazılım ve donanım üreticileri ile dağıtım kanalında yayıncı ve kitabevine ek olarak e-kitap sağlayıcı veya e-kitap toplayıcı (e-book provider/e-book aggregator) denilen yeni iş kolları gelişiyor. Yazarlar, kitaplarını elektronik ortam üzerinden daha fazla okuyucuya ulaştırabiliyor. Yayınevleri mevcut basılı kitaplarını elektronik ortama aktararak daha uygun bir maliyetle satışa çıkarabiliyor. Eğitim sektöründe özellikle internet aracılığıyla uygulanan uzaktan eğitimle elektronik yayınlar (kitap, dergi vb.) giderek artıyor. Kütüphaneler koleksiyonlarına e-yayınları ekliyor ve e-kitapların yer aldığı veri tabanlarına üye oluyorlar. Okullarda pahalı ve ağır basılı kitaplar yerine yüzlerce kitabı hafızasında taşıyabilen e-kitap okuyucular kullanılıyor. Bilgiye erişimde köprü görevi üstlenen kütüphaneler elektronik yayınlarını internet üzerinden hizmete sunuyor ve böylelikle araştırmacılar bilgiye zamandan ve mekandan bağımsız olarak ulaşabiliyorlar. Bilişim sektöründe, küreselleşmenin etkilerini lehine çevirerek dünyada lider duruma gelen teknoloji devleri, özellikle e-kitapların yaygınlaşmasıyla e-kitap okuyucu yazılım ve donanımları üretmeye başladılar. E-kitapların yayıncılar ve yazarlar için maliyetinin düşük olması, yerden ve zamandan tasarruf sağlaması, her an erişilebilir olması gibi erişim ve sağlama kolaylıkları var. İnternet üzerinden çevrimiçi okunabildiği gibi e-kitap okuyucu adı verilen araçlar yardımıyla çevrimdışı olarak da okunabiliyor. Sağladığı tüm bu kolaylıklara rağmen kadim dostumuz kitabın yerini doldurması mümkün olmasa da e-kitap, geliştirilen yazılımlarla bizlere basılı kitap okurken yaptığımız not alma, altını çizme, kaldığımız yeri işaretleme gibi alışkanlıklarımızı elektronik ortamda gerçekleştirebilme imkanı sunuyor.
Televizyon, internet de kitap okumaya teşvik edici yönleriyle izleyici ve kullanıcısıyla buluşması, yapılan dizilerde, filmlerde kitap ve okumaya yönelik sahneler çoğaltılması okuma alışkanlığına bir kolaylık.
DİZİ VEYA FİLM OLAN KİTAPLAR
Beyaz perdeye veya televizyona aktarılan kitaplar, okuma alışkanlığını etkileyen başka bir boyut oluyor. Az miktarda, izlendikten sonra merak edilip de okunan kitapların olmasının yanı sıra, izlendiğinde konuya hakim olduğunu ve okumanın yerini tuttuğunu düşünen birey sayısı oldukça fazla. İzleyicilerin asıl eksik kaldıkları unsur, kitabı okurken kendi hayal dünyalarında canlandırmaları. Tabi bunun yanında hiçbir kitap kurgu gereği birebir ekrana yansıtılamaz. Okumak izlemeyi teşvik edebilir ve bir başka gözden hayalini görebilir ancak izlemek okumanın tüm lezzetini sunmaz. (Derlenmiştir.)