Ara Güler kendini anlatıyor: 'Bu Dünya Böyle Dünya'
Gazeteci foto muhabiri Coşkun Aral, yapımına 1986'da başladığı "Bu Dünya Böyle Dünya" belgeselinde duayen foto muhabiri Ara Güler'in tüm çalışmalarının ve yaşadıklarının kendi ağzından aktarıldığını belirtti.
Gazeteci foto muhabiri Coşkun Aral, duayen foto muhabiri Ara Güler ile 40 yılı aşkın dostluklarının anısına hazırladığı ve ilk gösterimi İran'ın başkenti Tahran'da yapılan "Bu Dünya Böyle Dünya" belgeselini anlattı.
Ara Güler'in öğrencisi olduğunu ve 1977'de onun atölyesinde basın fotoğrafçılığına ilişkin çalışmalarını başlattığını aktaran Aral, 1986 yılında Güler ile ilk ortak sergilerini açtıklarını söyledi.
"BEN DÜNYANIN KARANLIK GÜLER DE AYDINLIK YÜZÜNÜ ANLATTI"
İstanbul Basın Müzesi'nde Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın isteği üzerine "Bu Dünya Böyle Dünya" adıyla açılan bu sergiden sonra Ara Güler ile ortak çalışmaları için tüm Avrupa'yı dolaştıklarını ifade eden Aral, "Ben dünyanın karanlık yüzü olan savaşları anlattım, Ara da dünyanın aydınlık yüzü olan ışığın farklı coğrafyalarda insan yüzündeki yansımalarını anlattı." dedi.
Ara Güler belgeseli fikrinin 1986'da açtıkları sergide doğduğunu ve o zamandan itibaren çekime başladığını kaydeden Aral, "Belgesel Ara ustamla açtığımız 1986'daki sergiyle başlıyor ve o tarihten büyük ustayı uğurladığımız güne kadarki tüm çalışmaları yer alıyor." diye konuştu.
Aral, belgeselin yapılış süreci ve isminin "Bu Dünya Böyle Dünya" olmasıyla ilgili ise şunları anlattı:
"Video kamera ilk çıktığında ve ben makineyi aldığımda ustama selam dedim ve aynı gün İstanbul'da "Bu Dünya Böyle Dünya" diye bir sergi açtık. Belgeselimizin ismi de oradan geliyor. Belgeselin başlangıcı Ara Güler'i tanımamdan aşağı yukarı 10 yıl sonradır."
"BELGESEL 1986'DAN ONU KAYBETTİĞİMİZ ZAMANA KADAR DEVAM EDEN BİR ÇALIŞMA"
Ondan sonraki dönemlerde de Ara Güler ile yaptıkları her sohbeti görüntüye almaya çalıştıklarını vurgulayan Aral, "Cep telefonu çıktıktan sonra her fırsat bulduğumda sorular soruyordum ve onu kaydediyorduk. Belgeseli şimdilik 54 dakika olarak hazırladık ancak elimizde yaklaşık 60-70 saatlik görüntü var. Belgesel 1986'dan onu kaybettiğimiz zamana kadar devam eden bir çalışma." dedi.
Ara Güler'in kendisinin de bir belgeselci olduğunu ve çok belgesel hazırladığını dile getiren Aral, bunların arasında en önemlisinin Yavuz Zırhlısı'nı anlatan "Kahramanın Sonu" adlı çalışma olduğunu belirtti.
"ARA GÜLER USTAMIZ BİR KÜLTÜR HAZİNESİDİR"
Ara Güler'in evrensel bir değer olarak kabul gördüğünü ve fotoğraf sanatçısı olmadığına dikkati çeken Aral, "Ara Güler, her zaman 'basın fotoğrafçısıyım' diyordu. Tabii ki çalışmalarında sanat var ve onu kendi gözüyle verdiği zaman ortaya bir şaheser çıkıyor. Ancak fotoğraf onun deyişiyle bir araç. O yüzden çok önemli bir basın fotoğrafçısı. Ara Güler ustamız bir kültür hazinesidir." ifadelerini kullandı.
BELGESELİN GÖSTERİMİNE İRAN'DAN YOĞUN İLGİ
Belgeselin prömiyerinin Tahran'da yapılmasının kendileri için ayrı bir anlam ifade ettiğini belirten Aral, böyle bir belgesele ilk talebin bu ülkeden gelmiş olmasının kendisini mutlu ettiğini ifade etti.
Aral, belgeselin gösterimine İranlı sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiğini ve izleyiciler tarafından kendisine sorulan soruların da çok iyi olduğunu aktardı.
Belgeselin Türkiye ve dünyanın diğer yerlerinde de gösterileceğini kaydeden Aral, şöyle devam etti:
"Ben belgeseli yaptım ancak gösterim için talep gelmesi lazım. İran'dan geldiği gibi Türkiye ve diğer ülkelerden de talepler gelecektir inşallah. Biz de bu güzel değerlerimizi dünyaya tanıtırız."
Güler'in eserleri için hazırlanan "Ara Güler Universal" projesi kapsamında 1 Şubat'ta Tahran'da sanatseverlerin ziyaretine açılan "Kayıp Tarihin Anısı" sergisiyle birlikte 3 Şubat pazar günü gerçekleştirilen belgeselin prömiyerine İranlı sanatseverler yoğun ilgi gösterdi.