Sanatın şehri; Kerkük
Irak'ın Kerkük kentinde 1963'te dünyaya gelen ressam ve heykeltıraş İmad Çoban, sanatla geçen ömrünü ve güncel çalışmalarını anlattı. Iraklı ressam ve heykeltıraş Çoban, "Kerkük, Türkmen, Kürt ve Arap halkıyla çok güzel bir kent. Sadece petrolüyle değil aynı zamanda yazar, ressam, müzisyen ve şairleriyle de zengin bir şehir." dedi.
Çoban, henüz çocukken babası sayesinde resim yapmayı sevdiğini belirterek, babasının kendisine bu konuda her zaman destek verdiğini söyledi. Ailesinin sahibi olduğu kırtasiye dükkanındaki boyaları kullanarak resim yapmaya başladığının altını çizen Çoban, "İlk ve ortaokuldayken resme olan yeteneğimi gören öğretmenlerim de bana çok destek oldu. Okuldayken teneffüslerde resim atölyesinde resim yapardım. 1979'da, gençlik merkezinde gerçekleşen çeşitli sergilere katıldım." diye konuştu.
İmad Çoban, 1980'de Bağdat Güzel Sanatlar Enstitüsüne başladığını aktararak, şu bilgileri verdi:
"Bu enstitüdeki eğitmen kadrosundan dolayı, orada öğrenim görmek benim için büyük bir şanstı. Önde gelen hocalarımdan biri de Miran Sadi'ydi. Sadi'nin, eğitim hayatım boyunca bana çok katkısı oldu. Kendi atölyesini bana açtı. Heykel yapma ve bronz dökümü gibi sanata dair birçok bilgiyi ondan edindim. Sonrasında Irak'taki tüm zorluklara rağmen 1985'e kadar güzel bir sanat hayatı geçirdim."
"BİRÇOK SANATÇIMIZ AVRUPA'YA VEYA DİĞER ARAP ÜLKELERİNE GÖÇ ETTİ"
Çoban, 1980-1988 arasında gerçekleşen İran-Irak Savaşı'nın Irak'taki sanat faaliyetlerini derinden etkilediğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Sanatsever öğrenciler olarak hayallerimiz vardı. Benim en büyük hayalim, İtalya'da eğitim almaktı. Savaş sırasında yurt dışına çıkma yasağı olduğundan gidemedim. Bu süreçte yarışma ve sergilere katıldım. Okulda herkes normal bir insan boyunda heykel yaparken, ben 2 metrelik, betondan Venüs heykeli yaptım ve bu heykelle bir yarışmada derece aldım. Hala okulumuzun bahçesinde sergileniyor. Enstitüden 1985'te mezun olan başarılı 10 öğrenciden biri bendim. Başarılı öğrencilerden olduğum için üniversite okuma hakkını kazandım ancak ülkemdeki sorunlardan dolayı gidemedim. 2003'teki savaş da Irak'taki sanat hayatını çok fazla etkiledi ve birçok sanatçımız Avrupa'ya veya diğer Arap ülkelerine göç etti."
Enstitüdeki eğitimin ardından resim öğretmeni olduğuna işaret eden Iraklı sanatçı, "Yaptığım heykelleri galerilerde sergiliyor, festivallere katılıyordum. 1994'de Irak'taki şehirler üzerine yapılan bir anıt yarışmasında derece aldım. O zamanlar heykel yapımında kullandığımız malzemeleri bulmamız çok zor oluyordu. Savaş ve ambargo nedeniyle kullandığımız malzemeleri kendimiz üretiyorduk. Yurt dışından gelmesi mümkün olmuyordu. Birçok zorluğa rağmen sanatımızı icra etmek için elimizden geleni yaptık." diye konuştu.
Kızının sağlık sorunları nedeniyle 2001'de her şeyi geride bırakarak Türkiye'ye tedavi için geldiğini vurgulayan Çoban, şunları söyledi:
"Burada benim için yeni bir hayat başlamıştı. Birçok Türk heykeltıraşla tanışma fırsatı buldum. 2004'te Çanakkale Şehitler Anıtı'nda, 2007'de de İstanbul'da yapılan Kurtuluş Savaşı anıtında görev aldım. Benim için farklı ve güzel bir deneyim oldu.Türkiye gerçekten sanat bakımından çok gelişmiş bir ülke ve sanata, sanatçıya değer veriyor. Sanatçılar istediği malzemeleri kolayca ve uygun fiyata bulabiliyor. Bu Irak'ta ve Orta Doğu'nun birçok yerinde olmayan bir durum. Buradaki belediyeler de sanata çok değer vererek heykellerin yapılmasına önem veriyorlar. Irak'ta böyle bir durumdan asla bahsetmek mümkün değil maalesef."
"GÜZEL ŞEHRİM İÇİN BİR ESER BIRAKMAYI ÇOK İSTEDİM"
Çoban, çalışmaların Türkiye'de sürdürdüğünü söyleyerek, Türkiye'ye ilk geldiğinde balmumu heykel üzerine çalışmaya başladığını söyledi.
Kerkük Kent Müzesi için 2017'de Kerküklü sanatçıların balmumu figürlerini hazırladığını dile getiren Çoban, "Kerkük, Türkmen, Kürt ve Arap halkıyla çok güzel bir şehir. Kerkük, sadece petrolüyle değil aynı zamanda yazar, ressam, müzisyen ve şairleriyle de zengin. Ben de 7 ayda, edebiyatçı Ata Terzibaşı, şarkıcı Ali Merdani Abdülvahit Küzecioğlu, yazar Mehmet İzzet Hattat ve Roj Beyani ile ressam Mahmut el Ubeydi'nin heykelini İstanbul'da tamamladım. Güzel şehrim için bir eser bırakmayı çok istemiştim, çok şükür bu hayalimi de gerçekleştirmiş oldum." ifadelerine yer verdi.
Türkiye'de birçok karma sergiye katılan Çoban, sanatsal çalışmalarını İstanbul'da devam ettiriyor.