Hattat Memiş üstatlarının izinde sanatını geleceğe taşıyor
Ünlü hat üstatları Hasan Çelebi ve Hüseyin Öksüz'ün talebesi olan, yurt içi ve yurt dışında çeşitli ödüllere sahip Mehmet Memiş, 40 yıldır sanatını icra ediyor.
Hattat üstatlarının yetiştirdiği önemli ustalardan olan, yurt içi ve yurt dışında çeşitli ödüllere sahip Mehmet Memiş, 40 yılını verdiği sanatını sürdürüyor. Çorum'un Bayat ilçesine bağlı Yoncalı köyünde 1960 yılında doğan Memiş, lise yıllarında yöneldiği hat sanatı derslerini üniversite eğitimi için gittiği Konya'da almaya başladı.
Hat sanatının yeniden canlanmasında büyük emeği olan hattat Hüseyin Öksüz'den dersler almaya başlayan Memiş, üniversite sonrasında görevi gereği gittiği İstanbul'da "hattatların reisi" kabul edilen, dünyanın dört bir yanındaki mabetlerde imzası bulunan Hasan Çelebi'nin öğrencisi oldu.
Çelebi'nin yanındaki 10 yıllık talebeliğinin ardından icazetini alarak yeni yetenekleri yetiştirmeye başlayan Memiş, ürettiği 250'den fazla eserle yurt içinde ve yurt dışında birçok sergi açtı.
Kültür Bakanlığınca düzenlenen Devlet Türk Süsleme Sanatları Sergisi'nde 1995 ve 1997 yıllarında "Hat Sanatı Başarı Ödülü" alan Memiş, İran'ın başkenti Tahran'da 2002 yılında gerçekleştirilen 10. Kur'an-ı Kerim Fuarı'nda "Uluslararası Hattatlar Birincilik Ödülü"nü elde etti.
Memiş, ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri Kültür Bakanlığınca 2007 yılında düzenlenen "el-Bürde" Uluslararası Hat Yarışması'nda "Teşvik Ödülü" kazandı.
"HAT BENİM İÇİN BİR SEVDA"
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslam Sanatları Tarihi Bölümü öğretim üyesi olan 59 yaşındaki Mehmet Memiş, yaptığı açıklamada, hattın kendisi için bir sevda olduğunu söyledi.
Herhangi bir mesleği yokken hat üzerine çalıştığını, iş sahibi olduktan sonra da bu sanatı bırakmadığını anlatan Memiş, görevli gittiği yerlerde hem eser üretmeye hem de talebe yetiştirmeye halen gayret ettiğini belirtti.
Görev yaptığı Şanlıurfa'da yetiştirdiği 6 kişinin yurdun farklı bölgelerinde ders vermeye devam ettiğini dile getiren Memiş, 20 yıldır bulunduğu Sakarya'da da icazet verdiği yeni yeteneklerin hattı ülkeye yaymaya devam ettiğini anlattı.
Klasik tarzda eğitim verdiklerini ifade eden Memiş, belli bir olgunluğa, yeterliliğe gelen kişilere icazet verdiklerini ancak bu işe zaman ayırıp devam etme ümidi olmayanlara pek icazet verme taraftarı olmadığını bildirdi.
Türkiye'nin hat sanatında uluslararası alanda önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Memiş, geçmişte hat sanatının Bağdat ve Mısır gibi önemli merkezlere sahip olduğunu ancak 16. asırdan sonra İstanbul'un merkez haline geldiğini bildirdi.
"HAT SANATINA İLGİ ARTTI"
Memiş, 1980'li yıllarda malzeme bulma sıkıntısı yaşadıklarını ancak gelişen teknoloji ve imkanlar ile artık Anadolu'daki şehirlerde istenilen malzemeye kolayca ulaşıldığını anlattı.
Memiş, "Hat sanatına ilgi arttı. Bu biraz da kendi kültürüne dönme meselesidir. Halkımız gerçekten yavaş yavaş kendi kültürünü tanımaya, buna sahip çıkmaya başladı. Bu yönde son 20 yıldır çok olumlu gelişmeler var ancak Anadolu'da kırsal kesimde bu ivme sağlanamadı." diye konuştu.
Hatta olan ilgiyle sanat kalitesindeki gelişmenin artmasının sevindirici olduğuna ancak "korsan" hattatların türediğine işaret eden Memiş, "Bugün artık arkadaşlar Osmanlı Dönemi'ni aratmayacak eserler üretebiliyor. Bir taraftan da bugünkü iletişim ortamının sağladığı imkanlardan dolayı bu işin kolay yoldan ticaretini yapmaya kalkışanlar da var. O da ayrı bir problem." değerlendirmesinde bulundu.
Hat sanatının geleceğinin parlak olduğunu ifade eden Memiş, "İlgi çok, bir de alıcısı da çıkmaya başladı. Marifet iltifata tabidir. Halkın biraz daha bilinçlenmesi lazım. Hattatlar, sanatkarlar çoğaldı ancak aynı ilerleme halk nezdinde olmadı. Kültürel ilerleme de önemli. Halkın bu sanatları tanıması açığı var." dedi.