Tarihi metinleri okumaya yardımcı sözlükler
Tarihî bir metni okumanın zor ve çok yönlü güçlüklerinin olduğunu biliyoruz. Bu güçlüklerin başında ise metinden kopuk ve anlamadan yapılan okumalar geliyor. Bu noktada devreye tarihi metinleri okumaya yardımcı olacak sözlüklerimiz giriyor. Bunların başında da tabi ki “Divanü Lügati’t- Türk” örneğini verebiliriz. Peki, bir tarihi metni veya döneminde yazılmış bir evrağı veyahut da Lale Devri’nde yazılmış bir mektubu nasıl okuyup, anlayabiliriz? Konuyla ilgili olarak tarihi metin okumalarında yardımcı olacak sözlüklerimizi derledik.
Tarihi sözlüklerimiz denilince akla öncelikle "Divanü Lügati't- Türk" gelir. Divanü Lügati't Türk yalnızca bir sözlük değil, Türkçenin zenginliğini işleyen folklorik bir kültür hazinesidir. Divanü Lügat't-Türk'ten sonra ilk sözlük örneklerini Arapça ve Farsçadan çeviri yoluyla yapılmış denemeler olarak değerlendirmek gerekir. Örnek vererek sıralamak gerekirse;
-Ferişteoğlu Lügati- Ferişteoğlu Abdüllâtif
-Lügat-i Şahidi- Şahidî
-Lügat-i Nimetullah- Nimetullah
-Cami'ü'l-Fürs-İbni Kemal
-Bahrü'l-Garaib-Lütfullah b. Yusuf Halimî
-Mitahü'l-Lüga-Amasyalı Şeyh Mahmud b. Edhem.
19. yüzyılda baskı tekniklerinin gelişmesiyle sözlük türleri de arttı. 1928 yılına kadar eski harflerle basılmış Türkçe sözlüklerin sayısının 250 civarında olduğu bu konuda yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Bizim bahsettiğimiz konuya ilişkin olarak ilk sıraya "Şeyhülislâm Esat efendi'nin hazırlamış olduğu "Lehçetü'l-Lügat"ı koyabiliriz. En gelişmiş olan da "Kamus-i Türkî"dir.
Şemseddîn Sâmî
Türk adını taşıyan ilk sözlüğümüz… Hem Türkçe, hem Türkçenin kolları, hem de sözlük anlayışı bakımından oldukça büyük öneme sahip. Bu çalışmasında Şemseddîn Sâmî, o günün konuşma ve yazı dilinde kullanılan Türkçe asıllı kelimelerle birlikte Arapça, Farsça ve Batı kaynaklı kelimeleri de bir araya getirmiş ve ortaya zengin muhtevalı bir sözlük çıkmış.
Şemseddîn Sâmî'nin sözlüğe girmesi gereken kelimeler konusunda şöyle bir açıklaması mevcut:
"En garibi şurası ki: havi oldukları kelimelerin yüzde sekseni asla lisanımızda kullanılmayan ve kullanılmasına da ihtiyaç olmayan lügat kitaplarına "Lügat-i Osmaniye" namı verilmiştir de sırf Türkçe kelimelerin zapt ve tefsiri "malûm-ı i'lâm" kabilinden addedilerek lüzumsuz ve faidesiz addolunmuştur… Lisanımız için tertip olunacak kamus bu lisanda müstamel, gerek Türkiü'l-Asl ve gerek Elsine-i Saireden mehuz kelimat ve ıstılahatın cümlesini cami ve lisanımızda müstamel olmayan kelimelerden arî olmalıdır."
Şemseddîn Sâmî, sözlüğüne verdiği Kamus-i Türkî adını ise şöyle tartışıyor:
"Bizce müstamel Lügat-i Arabiye ve Farsiyeyi cami olduğu hâlde, bu kitabın Kamus-i Türkî namıyla tesniyesine belki itiraz edenler bulunur. Lâkin lisanımız lisan-ı Türki'dir. Bu lisana mahsus lügat kitabına dahi başka isim düşünmek abestir."
Türk dilinin belli bir fikre binaen yazılmış ilk sözlüğü ve Türk adının ilk kez kullanıldığı sözlük olan Türkçe kelimelere tam alfabetik sıra veren Sâmî, sözlükteki kelimelerle ilgili deyimler üzerinde de durmuş, her kelimenin farklı anlamlarını belirtmeye çalışmış, gerekli durumlarda kendi verdiği örneklerle açıklama yoluna gitmiştir.
Arapça ve Farsça asıllı kelimelerin Türkçede kazandığı anlamlarına da yer veren müellif, Arapçada kullanılmadığı halde Türkçede galat olarak türetilmiş bir kısım kelimeleri eserinde göstermiştir. Çeşitli sanat ve bilim dallarına ait terimlerle kelimenin anlamını değiştiren özel tabirlerin farklı işaretlerle ayrıldığı bu kıymetli sözlüğün matbu Osmanlıca baskısını yapan yayınevlerinin yanında Latin harfli baskılarını yapan yayınevleri de vardır.
Hüseyin Kâzım Kadri'nin 4 ciltlik Türk Lügati de önemli bir eser. Onun ayrıcalığı ise lehçeler arası ve ansiklopedik, hatta folklorik özellik taşıması.
Ayrıca, Ali Nazima-Reşat (faik)'ın hazırladığı Mükemmel Osmanlı Lügati (1901); İbrahim Cudi'nin Lügat-i Cudi (1916) si; Mehmet Salahî'nin Kamus-i Osmani (1895-1904) si ilk akla geliveren eserlerdir.
Adından çok söz ettiren, fakat yayın hayatına bir türlü çıkma fırsatı bulamayan Veled Çelebi Sözlüğü'nün de varlığını unutmamak gerekiyor.
Ferit Devellioğlu tarafından hazırlanan ve oldukça kullanışlı olan bu sözlük, bir ihtisas alanında kaleme alınmamış ya da çok ağır olmayan düz bir Osmanlıca metni okurken karşılaştığımız hemen hemen tüm kelimeleri bulmamıza yarayan pratik bir sözlük. Sözlükte, kelimeler çoğul şekilleriyle gösterilmiş, anlamları da kısaca verilmiş ve meşhur tamlamaların da açıklamaları yapılmış vaziyettedir.
TARAMA SÖZLÜĞÜ
Eski eserlerin taranmak suretiyle Türkçe kelimelerin fişlendiği ve anlamlarının yanı sıra eserde geçtikleri yerlerin gösterildiği bu mühim çalışma Osmanlıca sözlüklerde bulamadığımız Türkçe kökenli sözcükleri bulmamız için eşsiz bir kaynak hüviyetindedir. Türk Dil Kurumu tarafından 1965-1977 yılları arasında sekiz cilt olarak yayımlanan bu çalışmanın Cem Dilçin tarafından hazırlanmış Yeni Tarama Sözlüğü namında bir muhtasarı vardır. Ayrıca sözü geçen sekiz cildin tamamı Türk Dil Kurumu tarafından taratılıp sitelerine yüklenmiş.
KÂMÛS-I OKYÂNÛS
Osmanlıca sözlüklerde bulamadığımız Arapça kelimeler için önemli bir sözlük. Kâmûs-ı Okyânûs, Fîrûzâbâdî'nin meşhur Arapçadan Arapçaya olan sözlüğünün Mütercim Asım Ahmed Efendi tarafından Türkçeye tercümesidir. Âsım Efendi çevirisini yaparken Kâmûs'ta eksik olan harekeleri kendisi tamamlamış; ayet, hadis ve şiir gibi metinlerden misaller eklemiş ve başka kaynaklardan yeni anlamlar ilave etmiştir. Sözcüklere Türkçe karşılık bulurken sadece yazı lisanından değil, halk dilinden de istifade etmesi çok önemlidir. Orijinal adı el-Okyânûsü'l-basît fî tercemeti'l-Kâmûsi'l-muhît olan eser Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı'nca Kâmûsu'l-muhît adıyla 6 cilt halinde neşredilmiştir.
OSMANLI DÖNEMİNDE FARSÇA SÖZLÜK ÇALIŞMALARI
Osmanlılar'da ilk Farsça sözlük çalışmaları IX. (XV.) yüzyılda başladı ve hemen hemen bütün sözlükler Farsça-Türkçe şeklinde düzenlendi. Geniş hacimli ilk sözlük olan Uķnûm-ı Acemî kelimelerin ilk ve son harflerine göre sıralanır. Eserin 892 (1487) istinsah tarihli bir nüshası Bodleian Library'de mevcuttur (diğer nüshaları için bk. a.g.e., III, 1962).
İran asıllı olup Osmanlı sarayında şehzadelere hocalık yapan Lutfullah b. Ebû Yûsuf Halîmî tarafından tertip edilen Ķā'ime adlı sözlük Baĥrü'l-ġarâ'ib adıyla da bilinir. İki bölümden meydana gelen eserin ilk bölümü Farsça-Türkçe bir sözlük olup ikinci bölümü aruz, kafiye, bedî' ve çeşitlerine dair bilgileri içerir.
Hasan b. Hüseyin b. İmâd Karahisârî'nin hazırlayıp II. Bayezid'e sunduğu Şâmilü'l-luġa iki bölümdür. İlk bölüm Farsça derî (fasih) kelimeleri, ikinci bölüm masdarları ihtiva eder. Eserin sonunda Farsça gramere dair bir bölüm yer alır. Karahisârî daha önce yazılan Śıĥâĥu'l-Fürs, Mi'yâr-i Cemâlî, Ķā'ime gibi sözlüklerden faydalanmıştır.
Hatîb Rüstem Mevlevî tarafından tertip edilen Vesîletü'l-maķāśıd ilâ aĥseni'l-maķāśıd üç bölüm ve bir hâtimeden meydana gelmiş olup 903 (1497-98) yılında tamamlanmıştır.
Tarihi metin okuyanların Osmanlıca sözlüklerde bulamadıkları Farsça kelimeler için başvurdukları Farsça sözlüklerin başında Alman dilbilimci Francis Joseph Steingass'ın 1892'de hazırladığı A Compherensive Persian-English Dictionary adlı Farsça-İngilizce sözlük gelir. Sözlüğün pdf'si internette bulunmakla beraber Çağrı Yayınları tarafından yapılan baskıları da mevcuttur.
ANSİKLOPEDİK DÎVÂN ŞİİRİ SÖZLÜĞÜ
Bilhassa edebiyatçıların işine yarayacak en önemli sözlüğün, İskender Pala'nın yazdığı Ansiklopedik Dîvân Şiiri Sözlüğü olduğunu söyleyebiliriz. Divan şiirindeki mazmunların ve remizlerin ne manalara geldiğinin ve arka planında neler yattığının izah edildiği bu çalışmaya benzer olarak Ahmet Talat Onay'ın Cemal Kurnaz tarafından hazırlanan Açıklamalı Dîvân Şiiri Sözlüğü gösterilebilir.
OSMANLI TARİH DEYİMLERİ VE TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
Mehmet Zeki Pakalın tarafından hazırlanan ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 3 cilt halinde basılan bu çalışma özellikle tarihçiler için vazgeçilmez bir kaynaktır. "Döğen", "fıçı dibi", "huzur" gibi anladığımız ama tarihi metnin bağlamında anlamlandıramadığımız terimlerin ne olduklarını açıklayan ve "imlaya getirmek", kazık kakmak", "mendil atma" gibi deyimlerin izahlarını yapan bu sözlüğe başvurmadan tarihi bir metni tamamen doğru olarak yorumlamak mümkün değildir denilebilir.
Tarihçilerin işine yarayacak bir sözlüktür. Devletin sınırları genişleyerek Kanuni döneminde 37 eyalet ve 377 sancağa ulaştığı, II. Mahmud döneminde buna bir de "kaza"nın eklendiği, daha sonra vilayet ve nahiye idari birimleri de ilave edildiği düşünülürse, ne kadar fazla yer adı ile karşı karşıya olduğumuz anlaşılabilir. Özellikle kaybettiğimiz Balkan topraklarında bugün birçok yerleşim yerinin adının değiştiğini biliyoruz ve sözlük niteliğindeki çalışma sayesinde yer adlarına ulaşmamız bir nebze kolaylaşıyor. Sözlük, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nün sitesinden e-kitap olarak indirilebilir.
KÜLTÜRÜMÜZDE AYET VE HADİSLER
Tarihi-dini metinleri okuyanlar için kullanışlı bir sözlük. Genellikle ayet, hadis ve kelâm-ı kibârların yerini tespit etmek gayesiyle teknolojinin imkânlarından faydalanılarak el-Mektebetü'ş-şâmile başta olmak üzere çeşitli programlar kullanılabiliyor. Bu çalışmada iktibas edilen ayet ve hadislerin kitaptaki yerlerinin yanı sıra anlamlarına da yer veriliyor. Kitabın dizimi Latin harflerine göre "abcd" şeklinde yapılmış ve özel isimlerde Türkçe söyleniş esas alınmış. Sözlük, Kesit Yayınları tarafından basılmaktadır.
BASILAN EN ESKİ SÖZLÜK
Basılan en eski sözlük, İlk matbu eserlerimiz arasında da adı geçen Vankulu Lügati'dir. Ebu Nasır İsmail bin Hammat el- Cevheri'den "Tercüme-i Sıhah-i Cevheri" adıyla dilimize aktaran Mehmet bin Mustafa el- Vanî'dir. Yazarın Vanlı olmasından dolayı eser kısaca Vankulu Lügati olarak anıla gelmiştir. Yayımlanış tarihi ise Darü'l-Tıbaati'l-Mamure'de 1111/1729'da: ikinci baskısı 1170/1756; üçüncü baskısı 1217/1802 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
Bundan sonraki eserleri şöyle sıralayabiliriz:
Lehçetü'l-Lügat: Şeyhülislâm Esat efendi'nin bu eseri 1844'te yayımlanmıştır. Bu sözlük Doç. Dr. Ahmet KIRKILIÇ tarafından yayıma hazırlanmış bulunmaktadır.
Kitab-ı Müntehabat-ı Lügat-i Osmaniye :Halil adlı bir zata ait bu eser 1852'de yayımlanmış: sonradan birçok baskısı yapılmıştır. (Bu sözlük William Redhouse'un eseri olarak gösterilmektedir).
Lügat-iKamus: Ahmet Lütfi Efendi tarafından hazırlanmış ve 1870 yılında yayımlanmıştır.
Zübdetü'l-Lügat: Hüseyin Remzi'nin 1871'de hazırladığı bu eser, sonradan Lügat-i Remzi (1888) ve Ünsü'l-Lügat (1890) adı altında iki ayrı baskı olarak da yayımlanmıştır.
Lehçe-i Osmanî: Ahmed Vefik Paşa'nın bu eseri 1876'da çıkmıştır.
Mir'atü'l-Lügat: 1877'de Mehmet Rıfat tarafından hazırlanmıştır.
Lügat-i Ebuzziya: Ebuzziya Tevfik Bey esri 1890'da tamamlamıştır.
Lügat-i Şemsettin:1891'de yayımlanmıştır.
Lügat-i Naci: Muallim naci'nin 1891'de hazırlamaya başladığı ve Müstecabizade İsmet'in tamamladığı bu eser çok tanınmıştır.
Kamus-ı Osmanî: Mehmet Salahi'nin 1896'da başlayıp 1904'te tamamladığı bu eser 4 cilttir.
Kamus-ı Türkî: Şemsettin Sami'nin hazırladığı bu eser 1901'de tamamlanmıştır.
Mükemmel Osmanlı Lügati: Ali Nazima ve Reşat tarafından hazırlanmış ve 1902'de yayımlanmıştır.
Resimli Kamus-i Osmanî: Ali Seydi 1909'da düzenlenmiştir.
Lügat-i Cudi: 1916'da yayımlanmıştır.
Büyük Türk Lügati: İlk iki cildi 1927'de eski harflerle, son iki cildi yeni harflerle yayımlanmıştır.
Velet Çelebi Sözlüğü: El yazması olarak 10 ciltte tamamlanmıştır.
Bu eser Türk Dil Kurumu Kütüphanesindedir.
Derlenmiştir.
TDV, SÖZLÜK - Tahsin Yazıcı
Dünyabizim, Tarihi Metin Okuyanlarda Bulunması Gereken 10 Sözlük
Türkoloji Araştırmaları Merkezi, Türkiye Türkçesinin tarihi sözlükleri