Türk sinema tarihini değiştirecek belge
1914'te çekilen Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı Türk sinemasının ilk filmi kabul edilir. Ama bu film 34 yıldır tartışmaların odağında. Kopyası kayıp olan, yıllardır çekilip çekilmediği tartışılan filmle ilgili akademisyen Doç. Dr. İ. Arda Odabaşı öyle bir belge buldu ki, yıllar süren tartışmaları bitirdi. Film çekilmiş ve sinemalarda gösterilmiş. Fakat bu belgede sinema tarihinin yeniden yazılmasına neden olacak yeni bilgiler de mevcut.
14 Kasım 1914'te tam da Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'na girdiğini ilan ettiği gün, yedek subay Fuat Uzkınay, 93 Harbi'nden sonra Ruslar tarafından dikilen Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin yıkılışını filme çeker. Bu abidenin yıkılışı o dönemde Ruslara karşı verilen bir mesajdır. Bu mesajın kitleselleşmesi için Merkez Ordu Sinema Dairesi, bu yıkımın bir Türk tarafından filme alınıp sinemalarda gösterilmesini planlar. Sinemayla ilgili olan, fakat o güne kadar alıcı kamera kullanmayı bilmeyen Uzkınay, Avusturya şirketinin bir temsilcisi tarafından birkaç saatlik bir bilgilendirmeyle yıkımı filme alır. Ve ortaya Türk sinemasının ilk filmi kabul edilen Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı (yazının geri kalan bölümünde Ayastefanos olarak anılacak) filmi ortaya çıkar.
Sinema tarihi kitaplarında, üniversitelerdeki sinema bölümlerinde ilk Türk filminin hikayesi böyle anlatılır. 14 Kasım, Türk sinemasının kuruluş günü kabul edilir ve her yıl özel etkinliklerle kutlanır. Fakat, 1960'larda yapılan araştırmalar sonucu kayıp olduğu ortaya çıkan bu filmle ilgili 34 yıldır bir tartışma yaşanıyor. Kayıp olması, Fuat Uzkınay'ın bu filmle ilgili yaşadığı dönemdeki sessizliği, filmi izleyen birilerine rastlanmaması sonucu film çekildi mi, çekilmedi mi tartışması da yaşanıyor yıllardır. Hatta zaman içerisinde çekilmeye çalışıldığı ama çekilemediği de iddia edildi. Bir kısır döngüde süren ilk film tartışması, özellikle Türk sinemasının 100. yılı olan 2014'te zirve yaptı. Genel kanı Fuat Uzkınay'ın filmi çekemediği yönündeydi.
BELGE OSMANLI ARŞİVİ'NDE BULUNDU
Üsküdar Üniversitesi'nden Doç. Dr. İ. Arda Odabaşı, Osmanlı Arşivi'nden öyle bir belge buldu ki 34 yıllık tartışmayı bitirdi. Odabaşı, 1914 yılına ait Sinema Haberleri gazetesinin bir nüshasına ulaştı. Bu gazetede Ayastefanos filminin çekildiği ve Sirkeci'deki, Uzkınay'ın da ortaklarından olduğu Ali Efendi Sineması'nda gösterildiği yazıyor. Fakat bilgiler bununla sınırlı değil. Filmin Uzkınay ile birlikte Mösyö Mordo tarafından çekildiği hatta bu ikilinin aynı gün Cihad-ı Ekber İlanı Mitingi'ni de filme aldıkları anlatılıyor. Farklı açılardan ezberleri bozan bu belge Türk sinema tarihimizin yeniden yazılmasını da zorunlu kılıyor.
Sabah Gazetesi'nden Olkan Özyurt, Doç. Dr. İ. Arda Odabaşı ile bu tarihi belgenin hikayesini, Türk sinemasının ilk yıllarına ait belirsizlikleri ve 34 yıl süren Ayastefanos filmiyle ilgili tartışmaları konuştu .
Siz öyle bir belge buldunuz ki 34 yıllık bir tartışmayı bitirdiniz. Bulduğunuz belgeye göre tartışmalı olan, çekilip çekilmediği belli olmayan Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı filmi çekilmiş ve dönemin önemli sineması Ali Efendi Sineması'nda gösterilmiş.
Evet. Aynen öyle. Ayastefanos filmiyle ilgili bu kadar tartışmamızın sebebi elimizde somut kanıtların olmamasıydı. Bu filmle ilgili şimdilik en geniş bilgi Osmanlı Arşivi'nde bulduğumuz Sinema Haberleri adlı gazete/dergide yer alıyor. Bu süreli yayının adını biliyorduk. Ama bugüne kadar hiçbir nüshasına ulaşamamıştık. Şimdi elimizde bir nüshası var. Bu nüshada o dönem 'Moskof Abidesinin Tahribi' olarak isimlendirilen Ayastefanos ile Cihad-ı Ekber İlanı Mitingi filminin Fuat Uzkınay ve Mösyö Mordo tarafından çekildiğine dair bilgiler var.
Aslında bu belge birkaç açıdan ezberleri bozuyor. Hem Ayastefanos'un çekildiği ve gösterildiğini, hem Fuat Bey'in tek başına bu filmi çekmediğini, Mösyö Mordo ile çektiğini ispatlıyor. Bir yandan da sinema tarihinde adı pek de anılmayan Cihad-ı Ekber İlanı Mitingi filminin varlığını kanıtlıyor.
Cihad-ı Ekber İlanı Mitingi filminin varlığı son birkaç yıldır biliniyordu. Bilgi Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmada İkdam gazetesinde yayımlanan bir ilan bulunmuştu. Sonra ben de Tasvir-i Efkar gazetesindeki ilanı buldum. 25-26 Aralık 1914 tarihli bu iki ilanda 'Moskof Abidesinin Tahribi ve Cihad-i Ekber İlanı Mitingi filmleri, Sirkeci'deki Ali Efendi Sineması'nda bugünlerde gösterilecek' yazıyor. Bu ilanlardan filmlerin varlığını biliyoruz.
Hangisi önce çekilmiş, bunu bilebiliyor muyuz?
Bilemiyoruz. O film de tıpkı Ayastefanos gibi 14 Kasım 1914'te çekilmiş. 1914'ün 14 Kasım'ında padişah, Cihad-ı Ekber ilan etti. Osmanlı İmparatorluğu 1. Dünya Savaşı'na girdi. O gün Fatih Camii civarında Cihad-ı Ekber İlanı Mitingi düzenleniyor. Bu miting, o gün filme çekiliyor. Aynı gün, 93 Harbi'nde Rusların, bugün Yeşilköy olarak bilinen Ayastefanos'ta diktikleri Rus Abidesi, halk tarafından tahrip edilmeye başlanıyor. Anıtın yıkımı birkaç gün sürüyor, çünkü çok sağlam bir yapı. Sonradan ancak dinamitlenerek yıkılıyor. Bunun için Cihad-i Ekber İlanı Mitingi filminin Ayastefanos'tan önce çekilmiş olma olasılığı var.
Yani saat farkıyla Türk sinema tarihinin ilk filminin değişme durumu mu var?
Bir şey söylemek zor. Elimizdeki belgede ayrıntılara girilmemiş. 14 Kasım'da kesinlikle Cihad-ı Ekber İlanı Mitingi filme alınıyor, çünkü miting o gün bunu biliyoruz. Ama Ayastefanos filmini o gün mü çektiler, yoksa birkaç gün sonra mı çektiler bunu bilemiyoruz. Çünkü Ayastefanos diğer günler de çekilmiş olabilir. Veya sabah mitingi çekmişlerdir öğleden sonra Yeşilköy'e gidip abidenin yıkımı çekilmiş olabilir.
Peki iki filmi de Fuat Bey ile Mösyö Mordo mu çekmiş?
Bunu net olarak söyleyememekle birlikte gazetede yer alan haberden böyle bir sonuç çıkarmak da mümkün. Haberde şöyle yazıyor: "İslamiyet düşmanı devletlere karşı cihat ilanını tebcilen Fatih Camii-i Şerifi havalisinde tertip edilen tezahürat-ı milliyenin birçok sahafatı ile Ayastefanos civarında Moskoflar tarafından vaktiyle dikilmiş olan hekkel-i melunun tahribine müteallik birçok menazır (Ali Efendi Sineması) şeriki Ali Fuad Bey ve Mösyö Mordo tarafından pek büyük fedakarlık ihtiyariyle şeritlere alınmış ve icra kılınan ameliyat muvaffakiyetle neticelendirilmiş. Devopman edilmek üzere Budapeşte'ye gönderilen mezkur şeritlerin birkaç güne kadar şehrimize vürut ve ilk defa Ali Efendi Sineması'nda gösterileceği muhterem ve kadirşinas halkımıza tebşir olunur."
AYASTEFANOS FİLMİNE SOĞUK SAVAŞ YILLARINDA ANLAM YÜKLENDİ
Bize tarihte şöyle anlatılıyordu: Ayastefanos'taki Rus Abidesi yıkılacak, ordu bunun filme alınmasını planlıyor. Bu filmi çekenin de bir Türk olması isteniyor ve o dönem yedek subaylık yapan, sinemadan anlayan Fuat Uzkınay bulunuyor. Fuat Bey, film göstermeyi biliyor ama film çekmeyi bilmiyor. Birkaç saatlik dersten sonra anıtın yıkılışını çekiyor. Peki Mösyö Mordo nereden çıktı?
Mösyö Mordo aslında Ayastefanos filminin çekilmesini organize eden Avusturyalı şirketin İstanbul temsilcisi. Elimizdeki Sinema Haberleri gazetesi Fuat Bey'in bu filmi çekerken yalnız olmadığını gösteriyor. Ama şu var, bu bize anlatılan tarih biraz da sonradan kurgulanan bir tarihtir.
Nasıl yani?
Bu ilk film tartışması biraz trajik-komiktir bizde. Mesela bu 'Ayastefanos'un yıkımını bir Türk'ün çekmesi istendi' bilgisi 1950'ler sonrası yazılan bir bilgi. Bunun doğru olup olmadığını bilmiyoruz. Doğru olma olasılığı var ama böyle olduğuna dair kesin bir bilgimiz yok. Araştırılmayı bekliyor. Yine Ayastefanos filminin ordu adına çekilip çekilmediği de net değil. Fuat Uzkınay o sıralar yedek subay ama o dönemde Sedat Simavi de Fuat Bey gibi yedek subaydı ve birliği Hadımköy'deydi. İstanbul'a gelip Hande isimli bir dergi çıkartıyordu. Bunun için Fuat Uzkınay, Ayastefanos filmini ortağı da olduğu Ali Efendi Sineması adına çekmiş olması da mümkün. İşte bu tür bilgiler Ayastefanos filmi efsanesinin yaratılmasında üretilmiş olabilir.
Peki Ayastefanos hikayesi üretilmiş bir efsane mi?
Aslında bu bilimsel ve akademik olarak araştırılması gereken bir konu bu. 1914 ve sonrasına, hele hele uzun metrajlı kurmaca Türk filmlerinin çekildiği 1917'lere bakıldığı zaman, dönemin gazetelerinde kimse Ayastefanos filminden bahsetmiyor. Ki o dönem gazeteler, sinema gündemini yakından takip ediyor. 1920'ler ve 1930'larda da bahseden yok. 1940'larda Rakım Çalapala, Fuat Bey için ilk Türk operatörü diye bahsediyor. Asıl mesele 1950'lerde Nurullah Tilgen ile başlıyor. İlk Türk filmi olarak Ayastefanos filmini Tilgen işaret ediliyor. Sonra da bu böyle devam ediyor. Benim fikrim şöyle: 1950'ler malum Türkiye'nin Soğuk Savaş'ta Batı bloğunda yer aldığını ilan ettiği yıllar. Kore'ye asker gönderiliyor, NATO'ya giriliyor. Bu yıllarda 10 yıllar boyu sürecek ciddi bir komünizmle mücadele başlıyor. Ayastefanos tam da böylesi bir ortamda ilk film olarak işaret ediliyor. Bunu Eric Hobsbawn'un gelenek icadı teziyle açıklayabiliriz. Yani Soğuk Savaş ortamında Rus karşıtı olan, kendine has bir milliyetçilik barındıran bir film tam da 50'lerin milliyetçi ortamında sinema tarihimizde öne çıkarılıyor.
Filmle ilgili bilinmezliklerin olması, kopyasının bulunamaması böylesi bir efsane yaratılmasında etkili olmuş olabilir mi?
Kopyanın kayıp olması çok da önemli değil. Erken sinema döneminde çekilen aktüel kısa metraj belge filmlerin yüzde 80'i kayıptır. Dünyada da bu böyledir, yani bize has bir durum değil. Ama bu filmi ne Fuat Bey, ne de dönemin basını çok da önemsememiş. Birkaç dakikalık bir aktüel bir film Ayastefanos. Çekilmiş, Ali Efendi Sineması'nda gösterilmiş. Muhtemel bugün hayatta olmayan birçok sıradan insan da izlemiş. Onun gibi bir sürü film çekilmişti o dönem. Ama bu filmler, bugün bizim onları önemsediğimiz kadar önemsenmemiş.
OSMANLILAR'A GÖRE İLK FİLM CASUS
Peki Ayastefanos nasıl tartışmalı hale geldi?
Burçak Evren'in 1984'te Ayastefanos filmiyle ilgili kuşkularını dile getirdiği bir yazıyla başladı bu tartışma. Evren kuşkularında haklıydı. Sonra, filmi görmesi gereken kimsenin görmediği düşünüldüğü için acaba çekildi mi çekilmedi mi tartışması oldu. Fuat Uzkınay'ın bu filmle ilgili yaşarken görece sessiz kalması da tartışmaları başka bir yöne çekti. İş, Fuat Bey filmi çekemediye kadar vardı. Elimizde belge olmayınca varsayımlarla üzerinden yaşanan tartışma bir kısır döngüye dönüştü. Bizim bu meselede temel yanılgımız bugünden geçmişe bakmamız. Hal böyle olunca filmlere olmadığı anlamlar ve önemler yüklüyoruz. Oysa o dönem Ayastefanos'a kimse bir anlam yüklememiş. Filmi çeken Fuat Bey bile... Yapılması gereken o günlerin zihniyet dünyasını içselleştirerek meseleye bakabilmeyi becerebilmek. Film çekilmiş, gösterilmiş, muhtemel o dönemin sıradan insanları gelip izlemiş ve onlar da bugün yoklar.
Siz "Osmanlı basını sinemayı yakından takip ediyor" dediniz. O dönem gazeteler ilk film olarak hangi filmi öne çıkarıyor?
1917'de Müdafaa-i Milliye Cemiyeti'nin yapımcılığında Sedat Simavi'nin çektiği Casus ile Bican Efendi Belediye Müfettişi filmleri 1 Ekim 1917'de Beyoğlu'daki Royal Sineması'nda gösterime giriyor. Dönemin gazetelerinde filmlerle ilgili sıcağı sıcağına yazılar çıkıyor. "Bizde Milli Sinema başladı" deniyor. Bu filmler övülüyor. Hatta ilk film Casus için "Milli Sinema'nın ilk adımı" diye yazılıyor. O dönem kimse ne üç yıl önce çekilmiş Ayastefanos'tan ne de Osmanlı tebaasından olan Manaki Kardeşler'in Osmanlı'yı çektiği aktüel belge filmlerden bahsediyor. Bu manzaraya bakınca Osmanlı basını için sinema, uzun metrajlı film demek diye düşünülebilir. Çünkü aktüel kısa belge filmleri sinemadan saymıyorlar.
ŞİMDİ İLK TÜRK FİLMİ HANGİSİ TARTIŞMASI YAŞANACAK
Bulduğunuz bu belge ile Ayastefanos ile ilgili tartışmayı bitirdiniz. Peki şimdi tartışma nereye evrilir?
İlk Türk filmi hangisi tartışması yapılır diye tahmin ediyorum.
Sizce hangi film?
Bu, meseleye nereden baktığınızla ilgili. Eğer ulusal kimliği önemsiyorsanız filmi çekenin kimliğine bakarsınız. Karşınıza Fuat Uzkınay çıkar. Orada da Ayastefanos mu yoksa Cihad-ı Ekber İlanı Mitingi filmi mi seçilecek bir soru işareti. Ayrıca Uzkınay Türk de yanında Mösyö Mordo gibi bir yabancı var. Bu durum, ulusal kimlik yaklaşımına nasıl oturtulacak, o da bir başka soru. Yok meseleye vatandaşlık bağı ile bakılırsa Osmanlı vatandaşı olan Uzkınay'dan daha önce filmler çeken Manaki Kardeşler'in filmleri öne çıkar. Manaki Kardeşler, vatandaş olmanın ötesinde filmlerinde Osmanlı'yı çekmişlerdi. Padişahı, halifeyi, İstanbul'u, Osmanlı insanlarını, törenlerini çektikleri aktüel belge filmler var. Meseleye Osmanlılar gibi aktüel kısa belge filmleri yok sayıp ilk kurmaca filme odaklanarak da bakabilirsiniz. O zaman karşınıza Sedat Simavi'nin Casus'u çıkar. Ama Casus'tan önce çekimlerine başlanan, fakat bu filmden sonra, 1918'de gösterime giren Himmet Ağa'nın İzdivacı filmini nasıl konumlandırmak gerek o da soru işareti... İşte bunun için sinema tarihimizin başlangıcıyla ilgili tartışma farklı bir şekilde sürecektir. Fakat bu tartışmaları belgeler üzerinden yapmak bizi daha sağlıklı bir sonuca götürür diye düşünüyorum.
TARİHİ BELGE OSMANLI ARŞİVİ'NDEN TESADÜFEN BULUNDU
Siz Sinema Haberleri gazetesine nasıl ulaştınız?
Bu belge Osmanlı Arşivi'nden çıktı. Değerli hocam Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu ulaştı bu belgeye. Süreli yayınlar çoğunlukla kütüphanelerde bulunur. Kütüphanelerde biz bu yayının bir nüshasını aramıştık ama ulaşamamıştık. Arşivlerde ise çeşitli nedenlerden dolayı bir yayının bir nüshası bir evrakın içinde bulunabiliyor. Elimizdeki bu nüsha böyle bir evraktan çıktı. Çok tesadüfi... Bilinen en eski sinema süreli yayını bulunmuş oldu. Bu iki sayfalık yayın zaten o Ayastefanos filminin gösterildiği, Ali Efendi Sineması'nın yayın organı.
Sabah