İslâm dünyasındaki modern hukukun adı : Mecelle
Mecelle veya tam ismiyle Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye, Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında uygulanan medenî kanundu. Mecelle, bir takım fikirleri, mesele ve mevzuları toplayan küçük hacimde bir kitap, mecmua veya dergi demektir. Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye tabiri ise adlî hükümler topluluğu gibi bir manâya gelir.
"Ahmed Cevdet Paşa, Mecelle'nin hazırlanmasında
önayak olmakla yalnız İslâm hukukuna değil,
dünya hukuk hayatına da büyük bir hizmette bulunmuş,
hem kendi adını hem de hazırladığı bu mükemmel eserin adını ebedîleştirmiştir."
Bernard Lewis
MODERN HUKUKUN KURUCUSU AHMED CEVDET PAŞA
Ahmed Cevdet Paşa, 1868'de Meclis-i Ahkâm-ı Adliyye'nin ikiye ayrılmasıyla teşkil edilen ve temyiz mahkemesi vazifesi yapacak olan Divan-ı Ahkâm-ı Adliye reisliğine getirildi. Ötekisi kanunları hazırlamak ve yüksek memurların muhakemesiyle meşgul olmakla vazifeli Şûrâ-yı Devlet idi. Divan-ı Ahkâm-ı Adliye'nin nezârete çevrilmesinden sonra Divan-ı Ahkâm-ı Adliye nâzırı oldu ve bu devirde nizamiye mahkemeleri teşkilâtını kurarak bununla alâkalı mevzuatı hazırladı. Divan-ı Ahkâm-ı Adliye'nin heyet-i umumîsinde, XV. asırda yaşamış Akkoyunlular devri İslâm hukukçusu Celâleddin Devâni'nin Divan-ı Def'-i Mezâlim adlı Farsça risalesini Türkçeye çevirip okuduktan sonra, şer'î mahkemelerin yanında nizamî mahkemeler kurulmasında öncülük etti.
AHMED CEVDET HUKUK DERSLERİNE DE GİRDİ
1880'de açılan Mekteb-i Hukuk'ta usûl-i muhakeme-i hukukiyye, belâgât-ı Osmaniye ve talim-i hitabet derslerini verdi. Daha evvel nizamiye mahkemelerine hâkim yetiştirmek üzere 1869 yılında Galatasaray Sultanîsi'nde bir hukuk şubesi kurulmuş ve bu şube 1874'de lise seviyesine getirilmiş ancak 1878'de tatil edilmişti. Cevdet Paşa'nın gayretleriyle hukuk mektebi 1880 yılında tekrar açılmış, 1900 yılında da Darülfünuna bağlandı.
AHMED CEVDET PAŞA VE MECELLE
Ahmed Cevdet Paşa, memleketimizde hukuk ilminin geliştirilmesine ve Tanzimat yeniliklerinin uygun zeminde uygulanmasına çok hizmet etti. Cevdet Paşa çeşitli meziyetleri bünyesinde toplamış bir şahsiyetti. Tarihçi, dilci, idare adamı, hukukçu, edebiyatçı ve din adamıydı. Her sahada eser verdi. O zamana kadar yürürlükte bulunan resmi hukukun önemli bir kısmını ilk defa kanunlaştırmak suretiyle İslâm tarihinde bir ilki gerçekleştirdi. Osmanlı medenî kanunu olan Mecelle yalnız bizde değil, dünya hukuk tarihi bakımından da âbide bir eserdir. Hele bunun ilk yüz maddesi birer hukuk vecizesi olmak itibariyle ilim irfan sahibi herkesin istifade edeceği temel prensiplerdir.
MECELLEDEN ÖNCE İSLAM HUKUKU
Tarih boyunca devlet dini İslam olan tüm memleketlerde geçerli olan hukuk sisteminde kanunlar; Kur'an- Kerim, hadisler ve âlim hukukçular tarafından çıkarılan kurallara göre oluşturuldu. Bu kurallar kuşaklar arasında fıkıh kitaplarıyla korunup taşındı. Kadı ve müftüler de bu kurallara göre hükümlerini vermiştir. İslam hukukunun tamamen hâkim olduğu Osmanlı Devleti'nde de Şeyhülislam Molla Yahya'nın Dürer isimli kitabı 15'inci yüzyıldan 17'nci yüzyıla kadar kadıların temel başvuru kaynağıydı. Halebî İbrahim Efendi'nin Mültekâ /Mevkûfât adlı eseri ise 18'inci asırda mahkemelerde resmi hukuk kodu haline geldi. Mevkûfât, Osmanlı medeni kanunu, aile kanunu, miras kanunu, borçlar kanunu, vergi kanunu, kısmen ceza kanunu içeriklerine sahipti.
Fıkıhlar İslam hukukunda kanun yerine geçtiği için ayrıca bir kanun metnine gerek duyulmamıştır. Osmanlı Devleti'nde Tanzimat Fermanı ile beraber hukuk hayatında yeniliklere başlanmış, bu konuda çalışmalar yapacak komisyonlar oluşturulmuştur. Bu komisyonlardan Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında olan komisyonun hazırladığı Mecelle, Türk ve Dünya hukuku için önem kazanmıştır.
MECELLE DÜŞÜNCESİ ARTIK HAZIRLIK AŞAMASINDA
Ahmed Cevdet Paşa, zaman zaman yaşanan sıkıntılar sebebiyle Hanefî fıkhını esas alan bir medenî kanun kitabının hazırlanması gerektiği konusunda görüş ve düşüncelerini belirtiyordu. Onun bu düşüncesi uygun görülerek 1869'da Babıâli'de Mecelle-i Ahkam-ı Adliyye Cemiyeti teşkil olunduğunda reisliğine de kendisi getirildi.
MECELLENİN BAŞARISI KISKANÇLIĞI GETİRDİ
Devrin önde gelen fıkıh âlimlerinin de yer aldığı bu cemiyet, Mecelle'nin ilk dört kitabını yayınlamaya muvaffak oldu. Beşinci kitabın hazırlığı biterken Cevdet Paşa reislikten azledilerek Bursa valiliğine tayin olundu. Ancak birkaç gün sonra bu vazifesinden de alındı (1870). Mecelle cemiyetinin başarısı, Cevdet Paşa düşmanlarının kıskançlığını arttırmış; şeyhülislâm Hasan Fehmi Efendi ise Mecelle Cemiyeti'nin Meşîhat'te değil de, Babıâli bünyesine toplanmasını öteden beri tasvip etmemişti. Mecelle'nin her kitabı, basılmadan önce Şeyhülislâmlığa gönderilerek onayı alınırdı. Bu arada Meşîhat'e nakledilen Mecelle Cemiyeti'nin başına Gerdankıran Ömer Efendi getirilmişti. Cemiyetin Kitabü'l-Vedia adıyla çıkardığı altıncı kitap lisan ve üslûp bozukluğu, lüzumsuz tekrarlar, kullanılan garip tabirler, bâb ve fasılların karışıklığı gibi sebeplerle büyük tenkitlere uğradı. Bunun üzerine 1871'de Cevdet Paşa, yeniden Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye Cemiyeti ile Şura-yı Devlet Tanzimat Dairesi reisliklerine getirildi. Kitabü'l-Vedia nüshalan toplanıp yerine Kitabü'l-Emânât neşredildi. Mecelle'nin sekizinci kitabı hazırlanırken Maraş valiliğine tayin edildi ise de bu memuriyeti sekiz gün sürdü. Tekrar Babıâli'ye alınan Mecelle Cemiyeti'nin reisliği ve buna ilâveten Divan-ı Ahkâm-ı Adliyye âzâlığı vazifesi ile merkeze alındı (1872). Mecelle Cemiyeti de tekrar Babıâli'ye nakledildi.
MECELLE İLE TİCARET HUKUKUNA YENİ SOLUK
Bu devrede Cevdet Paşa, devlet işlerinin her hususunda kendisine istişare edilen bir merci durumuna geldi. 1874'de tekrar Maarif-i Umumiyye Nâzıriiğına; birkaç ay sonra da Adliye Nazırlığına getirildi. Bu vazifesi sırasında Ticaret Nezâreti bünyesindeki ticaret mahkemelerini Adliye Nezâretine bağladı. Yabancıların bu mahkemelerdeki dâvaları, tercüman ve kendi milletlerinden üyeler huzurunda görüldüğü için Cevdet Paşa'nın bu uygulaması, ecnebi imtiyazlarıyla mücâdele bakımından çok önemliydi. Ayrıca nizamiye mahkemelerinin ilâmlarının yayınlanacağı ve mahkeme ilâmlarının hazırlanmasında hâkimlere yardımcı olmak üzere Ceride-i Mehâkim'i 1874 tarihinde Cevdet Paşa neşrettirmişti. Osmanlı kanunlarının toplandığı Düstur da ilk defa Cevdet Paşa'nın gayretleriyle neşredildi.
MECELLE NEDEN YAZILDI?
Mecellenin yazılma sebebi eserin giriş kısmında anlatıldı.
Tek hâkimli ve tek dereceli mahkemelerin yetersizliği, zamanın gereksinimleri, eskisi kadar bilgili ve deneyimli hâkimlerin yetişmemesi ve yabancı ülkelerin baskısıyla Fransız mahkeme örneğine göre nizamiye mahkemeleri kuruldu. Bu mahkemelerin hâkimleri verecekleri hükümlerde hukuk bilgileri yeterli gelmediği için eski fıkıh kitaplarına başvurmuşlardı. Ancak anlamakta zorlandıkları için yeterli ve anlaşılır bir hukuk kitabına ihtiyaç doğdu.
Ayrıca Osmanlı Devleti'nde ayrı dinlere mensup çok sayıda gayrimüslim de yaşamaktaydı. Bunlar, dini ve ailevi unsurlarda kendi dinlerinin hukuklarına; ceza, borçlar ve ticaret hukuku gibi sahalarda İslam hukukuna dahillerdi.
Tanzimat'tan itibaren Osmanlı Devleti'nde gerek adli teşkilat gerekse kanunlaştırma alanında köklü reformların yapıldı.
Bu çerçevede önce borçlar, kısmen eşya ve şahıs hukuku hükümleri 1868-1876 yıllarında Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye, daha sonra aile hukuku hükümleri 1917'de Hukuk-ı Aile Kararnamesi adıyla kanunlaştı. Her ikisi de İslam hukukuna dayalı olarak hazırlanan ilk kanunlar olması dolayısıyla, sadece Osmanlı hukuk tarihi bakımından değil,İslam hukuk tarihi bakımından da dikkate değer bir öneme sahiptir ve İslam ülkeleri tarafından hazırlanan kanunlara öncülük ve örneklik etmiştir.
MECELLE NASIL YAZILDI?
Zamanın çok kıymetli İslam hukukçularının yer aldığı ve başkanlığını Ahmed Cevdet Paşa'nın yaptığı heyet, belli günlerde toplanırdı. Yazılacak konular düzenlenir ve yazımı belirlenerek heyetin içinden birine havale edilirdi. Karar yazıldıktan sonra kısım kısım maddeler üzerinde yeniden görüşülür, kabul edilir ve en son başkan Ahmed Cevdet Paşa'nın son onayından geçerdi.
Her kitap hazırlandıkça gerekçe tutanağıyla bakanlar kuruluna gönderilirdi. Orada meclis üyeleri tarafından önemli görülen maddeler arz yazısıyla padişaha sunulurdu. "Gereğince amel oluna." Yazısıyla onaylandıktan sonra saray başkâtipliğinden çıkan irade sadrazamlık makamına bildirilirdi.
Kanunun her kitabı tamamlandığı gibi dönem padişahı Sultan Abdülaziz'in fermanıyla ilan edilirdi.
Bu süreç, 1869-1876 yılları arasında yaklaşık 7 yıllık devam etti.
MECELLE HEYETİ KİMLERDEN OLUŞTU?
Başkanlığını Ahmed Cevdet Paşa yaptı.
Ahmed Hilmi Efendi, Seyfeddin İsmail Efendi, Filibeli Halik Fevzi Efendi, Şirvânîzâde Ahmed Hulusi Efendi, Kara Halil Efendi, Ahmed Hâlid Efendi, Alâaddîn Efendi (İbni Âbidînzâde), Öme r Hilmi Efendi, Muhammed Emin Efendi (Bağdâdlı), Ömer Hulusi Efendi (Gerdankıranzâde), Yûnus Vehbi Efendi, Abdüssettâr Efendi, AbdüUatif Şükri Efendi, Isâ Ruhî Efendi Mecelle'yi tertip eden komisyon üyeleriydi.
MECELLE KAÇ KİTAPTAN OLUŞTU?
Mecelle'de konular, kitap başlıkları altında toplandı. Her kitapla ilgili tabirler, kitabın ön sözünde verildi. Sonrasında bu kitaplar mevzulardaki farklılıklara göre bölümlere, bölümler de fasıllara ayrılmıştı.
Kitâbu'I-Büyû' : Alışverişle alakalı hükümleri barındırır.
Kitâbu'l-İcâre : Kira ve hizmet sözleşmeleri ile ilgili hükümleri barındırır.
Kitâbu'l-Kefâle: Kefâlet ile ilgili hükümler vardır.
Kitâbu'l-Havâle: Havâle ile ilgili hükümler vardır.
Kitâbü'r-Rehin ve Kitâbü'l-'Vedîa: Rehin ve vadeler ile ilgili hükümler bulunur.
Kitâbü'l-Emânât: Emanetlerle alakalı hükümler vardır.
Kitâbü'l-Hibe: Bağışlama ile ilgili hükümler vardır.
Kitâbü'l-Gasb ve'l-İtlâf: başkasının malını gasp etmek ve telef etmekle ilgili hükümler vardır.
Kitâbu'l-Hacr vel-ikrâh ve'ş-Şufa: Tasarruftan men, zorlama ve şuf'a ile ilgili hükümler vardır.
Kitâbü'ş-Şirket: ortaklıkla alakalı hükümler bulunur.
Kitâbü'l-Vekâle: Vekâlet ile ilgili hükümler vardır.
Kitâbü's-Sulh vel-Ibrâ: Sulh ve ibra ile ilgili hükümleri barındırır.
Kitâbü'l-İkrâr: İkrâr ile ilgili kükümler vardır.
Kitâbü'd-Da'vâ: Dava açma ve davaların görülmesi ile ilgili hükümler vardır.
Kitâbu'l-Beyyinât ve't-Tahlîf: Deliller ve yeminle alakalı hükümler vardır.
Kitâbü'l-Kazâ: Hüküm verme ile ilgili bilgileri barındırır.
MECELLE'NİN İLK YÜZ MADDESİ İSLAMİYET'İN IŞIĞINDA
Mecelle'nin ilk yüz maddesi umumî hukuk prensipleridir. Bu hukuk kuralları, İslam hukuku kaynaklarından nasıl çıkarıldığını bildiren aynı zamanda İslam hukuk mantığı ile hâkimlere takip edecekleri yolu göstermesi bakımından önemlidir. Bu yüz madde, bugün dahi hukuk mantığı ve tefsir bakımından günümüz hukukçularına da kıymetli bir kaynaktır.
MECELLE PADİŞAHLARA KOLAYLIK GETİRDİ
Mecelle, yapısı itibari ile Hanefî mezhebinin kuvvetli sözlerine göre hazırlandı ve zamanın şartları, insanların ihtiyaçlarını göz önüne alarak oluşturuldu. Bu sebeple padişaha, halkı yönetim açısından kolaylık tanımaktaydı.
Ahmed Cevdet Paşa ve Mecelle kitabını incelemek ve satın almak için tıklayınız...
MECELLE DÜNYADA DA KULLANILDI
Hicaz, Suriye, Ürdün, Lübnan, Yemen, Arnavutluk, Bosna, Kıbrıs ve Filistin ilk kitabını geçerliliğinden itibaren Mecelle'yi kullanmaya başladı.
Bulgaristan Prensliği, Mecelleyi kendi dillerine çevirerek kanunlarına esas kabul etti.
Bosna'nın ardından Sırbistan ve Karadağ da kanunları bakımından Mecelle'nin tesiri altına girmişti.
Osmanlı halk bakımından çok çeşitli olması sebebiyle Mecelle de birçok dile çevrildi. Arapça, Bulgarca, Rumca ve Ermeniceye, ayrıca Fransızca ve İngilizce'ye tercüme olundu.
MECELLE ŞERHLERİ ÇEŞİTLİ DİLLERDE YAPILDI
Mecelle çeşitli dillerde özlü ve geniş şerhleriyle dikkat çekmişti.
Dürerü'l-Hükkâm Şerhu Mecelleti'l-Ahkâm: Şerhlerin en meşhuru ve en genişidir.
Ruhü'l-Mecelle,Mir'at-ı Mecelle,Şerhu'l-Mecelle,Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye Şerhi,Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye Şerhi yapılan şerhlerin en önemlileriydi.
Mecelle kendi döneminde eleştirilere maruz kalırken günümüzde de eleştirilmeye devam ediyor.
Kitap için en büyük eleştiri içeriğinin eksik ve içerisinde ufak hataların bulunmasıydı. Ancak unutulmamalıdır ki eksikler zaman içerisinde tamamlanabilir, hatalar düzeltilebilir. Dünya üzerinde birçok devletin hukuk kuralları değişime uğramıştır.
Bir diğer tenkit de kitapların başındaki kelimelerin tarif edilmesi, maddelerin altında açıklayıcı örnekler bulunmasıydı. Bu yöntemin yeni sitemde kılavuz olma özelliği getirdiği göz ardı edildiği muhakkaktı.
Kaynak olarak bakıldığında yapılan diğer eleştiri de dört mezhep varken sadece Hanefi mezhebini temel almış olması üzerineydi.
Temel kuralların uygulama kabiliyetinin az olması, dünya üzerindeki medeni hukukun şahıs, aile, miras ve kişisel hakların belirlenmesinin Mecelle'de olmaması, 16 kitabın arasında tutarlılık görülmemesi, medeni kanun olmasına rağmen çok fazla maddesinin olması eleştirilen diğer kısımlardı.
MECELLE'YE ELEŞTİRİDEN ÇOK ÖVGÜ
Mecelle, yerli ve yabancı bilim adamları tarafından çeşitli yönleriyle bir hukuk abidesi olarak görüldü. Övgüleri bir açıdan da eleştirilere adeta bir cevaptı. Dünya üzerinde varlığını koruyan ve birçok devletin hukuk temelini Mecelle'nin oluşturduğunu düşünürsek bu hukuk abidesinin başarısı zaten göz ardı edilemeyecek boyutta demektir.
Ayrıca İslâm hukukunun kanun hâline getirilebileceğini gösterdiği için İslâm âleminde büyük bir hürmet ve sevgi uyandırmıştır. Hukukçular arasında fikir alışverişi için yapılan ilk teşebbüstür.
Mecelle,koyduğu kurallarla tarafsızlık ve eşitçilik kavramlarına eğimliydi. İçerisinde hiçbir zıt hüküm yoktu.
Herkesin ortak düşüncesinden biri de bir daha böyle bir eserin meydana gelmesi çok güçtü.
MECELLE NE ZAMAN YÜRÜRLÜKTEN KALKTI?
1926 yılında Türk Medeni Kanunu'nun kabulü sonrasında Mecelle kaldırıldı. ( İslam Ansiklopedisi; Ahmed Cevdet Paşa ve Mecelle,Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil,Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci)
Ahmed Cevdet Paşa'nın kitaplarını incelemek ve satın almak için tıklayınız...