İsrail’in saldırılarının amacı: Filistin'i Yahudileştirmek
İsrail polisinin işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa'daki cemaate saldırılarında 205 kişi yaralandı. Saldırıyı A Haber ekranlarında yorumlayan Takvim Gazetesi yazarı Ekrem Kızıltaş, İsrail'in nihai hedefinin Filistinlilere ait evlere el koymak ve bölgeyi Yahudileştirmek olduğunu söyledi.
Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Harem-i Şerif savaş alanına dönüştü.
İsrail polisinin, işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa, Eski Şehir bölgesinin Şam Kapısı ve Şeyh el-Cerrah mahallesinde Filistinlilere yönelik saldırılarında yaralananların sayısının 205'e yükseldiği bildirildi.
Takvim Gazetesi yazarı Ekrem Kızıltaş gelişmeleri A Haber canlı yayınında değerlendirdi.
Ekrem Kızıltaş'ın konuya ilişkin açıklamaları şöyle:
Aslında maalesef Filistin'de Mescid-i Aksa'da yaşananlar ilk değil, korkarım son da olmayacak. 1948'de İsrail'in kurulmasıyla her sene gittikçe daha da ağırlaşan, o dönemde belki karşılıklı belli bir eşitlik varken bugün itibarıyla adeta Müslümanlara ayrılan yerlerin neredeyse yüzde 10 seviyesine düştüğü ve buraların da maalesef İsrail işgali altında kaldığı bir süreç yaşıyoruz.
MEDYA KATLİAMA ÇANAK TUTTU
Burada İsrail'in 1948'den beri özellikle yaptığı bütün melanetlerin dünya medyasındaki etkileri dolayısıyla hep izlendiğini, saklandığını, kesinlikle İsrail devlet güçlerinin, polislerinin, güvenlik güçlerinin müslümanlara gereksiz yere saldırılarının bile bütün dünya medyasında "Filistinlilerin yaptığı aşırılıklar ve bunlara karşı zavallı İsrail güvenlik kuvvetlerinin müdahaleleri" şeklinde takdim edildiğini biliyoruz.
DÜN YAŞANAN SALDIRILARIN ÖNEMİ
Dün yaşanan şey son değil, dünün tabi bir başka önemi var. 1948'den beri Filistinliler Ramazan'ın son cumasını Kudüs günü olarak kutlarlar ve Kudüs'ü hiçbir zaman unutmayacaklarını, bütün oyunlara rağmen Kudüs'ün Filistin'in başkenti olduğu gerçeğinin değişmeyeceğinin altını çizme ihtiyacını hissederler.
Fakat hepimizin takip ettiği gibi olaylarda eninde sonunda Mescid-i Aksa'da alanda ve bulunan değişik mescit ve camilerde namaz kılan Müslümanlara, İsrail'in belli ki gözdağı vermek için ve bu arada Kudüs'ün değişik yerlerinde Müslümanların ellerinden alma girişimlerine ses çıkarmalarını önlemek için askerlerle polislerle yaptığı bir baskın var. Ve burada gereksiz yere plastik mermi de olsa silah kullanılması ve orada iftar sonrası ibadet eden belki sohbet eden bazıları da teravih kılan insanlara yapılan çok ağır bir saldırı var.
İSLAM DÜNYASININ TUTUMU
Burada sevindirici olan İslam aleminin son dönemlerde ABD ile olan ilişkiler sebebiyle İsrail konusunda çok fazla ağırlık vermemeleri, zulmü görmezden gelmeleri yerine dünden beri İslam ülkelerinin birçoğundan ciddi kınama mesajları geldi.
Esas olarak büyük bir çoğunluk Kudüs'ün Filistin'in başkenti olduğu, Filistinlilere ve Müslümanlara ait olduğu; dolayısıyla İsrail'in bu tür saldırılara kesinlikle son vermesi, işgale son vermesi, Kudüs'te yapmaya çalıştığı haksız ihlallere, Kudüslülerin evlerini ellerinden alma girişimlerine son vermesi gerektiğinin altını çizmek durumunda kaldılar.
ABD İSRAİL İLİŞKİLERİ
Bu arada ABD ve İsrail ilişkisi belki de dünyadaki en tuhaf ilişki. ABD'yi file, İsrail'i fareye benzeten birçok uzman, farenin fili emrine aldığı ve fili istediği şekilde kullandığı şeklinde bir değerlendirme yaparlar ki bu bir bakıma doğrudur.
Ama son saldırıda ABD'nin endişe duyduğunu açıklaması, ki bu diplomatik bir tabirdir ama eninde sonunda ciddi rahatsızlık duyulduğunu ifade etmektedir. Ve bu arada Biden yönetimi ABD'de belki Trump'a biraz daha farklı olarak demokratların genel tavrı itibarıyla Filistinlilerin de haklarını öne çıkarmaya çalışan bir görüşün hakim olmasıyla ABD'nin endişe duyduk demesi belki çok anlamlı değil ama son senelerle ilgili belki kısmi bir kırılma olduğu söylenebilir. Dolayısıyla buradaki mesele şu: Filistinlilerin uluslararası bütün anlaşmalardan, metinlerden doğan hakları var. İsrail'in işgal altında bulundurduğu Kudüs'te özellikle Mescid-i Aksa'ya yönelik bu faaliyetlerinin tamamı hukuka aykırı bir şekilde gerçekleşiyor. Çünkü Mescid-i Aksa'nın kendi yönetimi var. Ürdün bağlantılı bir yönetimdir bu. Dolayısıyla İsrail Mescid-i Aksa'ya girmesine gerek kalmadan burada herhangi bir sıkıntı duyduğu bir şey varsa bunları halledebilir. Ama bunu yapmak yerine gözdağı vermek için, Filistinlileri ürkütmek ve bu arada Kudüs'ün değişik mahallelerinde onlara ait evlere el koyup oraları da Yahudileştirmek için bu türden girişimlere başvuruyor.