Dersu Uzala film analizi
Japon sinemasının usta ismi Akira Kurosawa'nın 1975 yapımı filmi olan Dersu Uzala, doğa ve insan ilişkisine odaklanır.
🔸 Eşsiz doğa manzaraları sunan film, insana dostluk, yaşam, orman, şehir hayatına dair birçok şey anlatır. Sizlere insan ve doğanın ayrılmaz bir bütün olduğunu gösteren bir filmden bahsedeceğim bugün... Dersu Uzala…
🔸 Japon sinemasından Akira Kurosawa'nın yönetmen koltuğunda oturduğu yapım, bilge avcı Dersu Uzala üzerinden seyirciyi doğanın sesini dinlemeye davet eder. Filmde doğa dingin bir sığınak, huzur veren bir yuvayken aynı zamanda ürkütücü, kendinizi savunmanız gereken bir fırtına gibi.
🔸 Filmin ilk sahnesi, 1910 yılında başlar. Açılış sahnesinde doğanın en güzel hali ekrana yansırken kamera aşağı doğru hareket ettiğinde insanların ormanı yok edişi gösterilir. Bu görüntü, doğa ile insan çatışmasını gözler önüne serer. Sadece iki dakika süren ilk sahneden sonra flashback ile olayların asıl başladığı yıl olan 1902'ye gidilir ve o günden itibaren hikaye gelişir.
🔸 Filme adını veren Dersu karakteri, insanın doğanın bir parçası olduğu düşüncesini yansıtan eko-merkezci yaklaşımın bir temsilidir. Doğanın bir ruhu hatta ateşin, suyun, odunların birer canlı olduğuna inanır. Öyle ki ormanın sis ile kaplanmasını dahi terlemeye benzeten başkarakterimiz, doğadaki insanın incelikli ruhunu gözler önüne serer.
🔸 Usta yönetmen, bir karakter üzerinden dostluk, doğa, yaşam, şehir hayatı ve insanlığın unutmaya yüz tuttuğu daha birçok şeyi anlatır izleyiciye... Filmin ilerleyen sahnelerinde yaşlandığı için gözleri eskisi kadar iyi göremeyen Dersu, öz yurdu olan ormandan ayrılmak zorunda kalır. Adeta gurbette yaşamını sürdürmeye çalışan biri gibi olur.
🔸 Yeme ihtiyacını avlanarak, su ihtiyacını nehirden alarak karşıladığından şehir yaşamı onun için eziyete dönüşür. Buradayken dağda yaptığı hiçbir şeyi yapamaz ve kendini hepten yabancı hisseder.
🔸 Duygularını dile getirdiği şu sahne ise her şeyi özetler: "Yüzbaşı, bayan, küçük yüzbaşı! Hepiniz iyi insan olmak. Ben gitmek. Ama ben şehirde yaşayamamak.