En zeki olduğumuz yaş kaç?
Yaşlandıkça unutkanlığımızın arttığını, zihnimizin berraklığını kaybettiğini hepimiz biliriz. Diğer taraftan yaş, tecrübe ve bilgiyi beraberinde getirir. Peki, tecrübemizin, görsel hafızamızın ve diğer becerilerimizin en yüksek dengesinin yakalandığı yaş kaçtır? Bilimsel çalışmalara göre her yaşımızda farklı bir zeka türümüz zirvesini yapıyor.
Geleneksel düşünceye göre kişi yaş aldıkça tecrübesi artar, bununla beraber zekâsı ve bilgeliği de... Bilim insanı dedik mi çoğumuzun zihninde yaşlı biri canlanır. Diğer taraftan bilim tarihine baktığımız zaman bilim insanlarının devrimsel buluşlarını genelde 40'lı yaşlardan önce, hatta 20'lerinde yaptıklarını görüyoruz. Örneğin Einstein, devrimsel çalışması özel görelilik kuramını 26 yaşındayken keşfetmişti. Yaşımız ilerledikçe zihinsel fonksiyonlarımızın zayıfladığı çoğumuzun bildiği kaçınılmaz bir gerçek. Peki, zihnimizin zirveye ulaştığı ideal yaş kaç? Yapılan çalışmalar gösteriyor ki farklı zihinsel yetenekler farklı yaşlarda zirve yapıyor.
2015 yılında Harvard'lı bilim insanları Joshua K. Hartshorne ve Laura T. Germine, insanların zihinsel yeteneklerini online olarak ölçmeyi amaçlayan oyunlarla elde ettikleri sonuçları yayımladılar. Bu çalışma, ilginç sonuçlar ortaya koydu. Çalışmanın online olması sayesinde birkaç yıl içinde farklı yaş gruplarından 3 milyon kişi bu deneylere katıldı. Çalışmada 10-90 yaş arasındaki bireylerin hafızalarından, matematiksel yeteneklerine kadar farklı bilişsel yetenekleri ölçüldü. Hemen hemen her bireysel deneye 50 binin üzerinde kişi katıldı. Bu da söz konusu çalışmanın güvenilirliğini ciddi oranda artıran bir detay. Ayrıca Hartshorne ve Germine deney sonuçlarını yüz yüze araştırmalarla karşılaştırdıklarında sonuçlarının bu diğer araştırmalar ile uyumlu olduğunu keşfettiler. İşte bu çalışmanın sonuçları.
EN BECERİKLİ YAŞ 18
Çalışmaya göre farklı zihinsel yetenekleri bir arada kullanmada en becerikli olduğumuz yaş 18. Yetişkinliğe ilk adım attığımız bu yaş, beynimizin veri işleme gücünün en yüksek olduğu zaman. Ayrıca 18 yaş, detay hafızamızın en yüksek olduğu zaman.
Yetişkinlerin büyük çoğunluğu isimleri hatırlamakta zorlanır, özellikle de bu isimleri belli bir olay örgüsü ya da bağlama oturtamazlarsa. Nörologlar buna Baker/Baker (Fırıncı/Fırıncı) paradoksu diyorlar. Buna göre yetişkin bir birey için fırında ekmek pişiren biri ile ilgili bir hikâyeyi hatırlamak, fırıncının soyadını hatırlamaktan kolaydır. Dolayısıyla çoğu insan, isim ya da kelimeleri belli bir anlatı ile özdeşleştirerek hatırlar. Tabii bu durum gençler için ciddi bir sorun değil. Peki, isim öğrenmede en iyi olduğumuz yaş nedir? Hartshorne ve Germine'in çalışmasına göre 22 yaş, isim öğrenme yeteneğimizin tavan yaptığı yaş. 2011 yılında yapılan bir çalışma da bu sonucu doğruluyor.
GÖRSEL HAFIZA 32'DE TAVAN YAPIYOR
İnsanlarla iletişimde belki de isim öğrenip hatırlamaktan daha önemli bir şey varsa bu da yüz tanıyıp hatırlamaktır. Beynimizin en şaşırtıcı özelliklerinden biri insanların yüzlerini hafızaya alıp hızlı bir şekilde tanıyabilmesidir. Hartshorne ve Germine'in çalışmasına göre yüz tanıma yeteneğimizin tavan yaptığı yaş 32. Nitekim başka çalışmalar da süper-tanıyıcılar olarak bilinen ve gördükleri neredeyse hiçbir yüzü unutmayan insanların bu yeteneklerini en iyi 30'lu yaşlarında kullanabildiklerini ortaya koyuyor. Yine bu yaşlar, görsel hafızamızın en yüksek seviyede olduğu yaşlar.
Gençlerin yaşadığı en önemli sorun, özellikle de bilgisayar çağında konsantrasyon. Genç beyinler çok daha hızlı çalışsa da, dikkatlerini belli bir göreve odaklamakta sorun yaşarlar. Bilimsel çalışmalar da bu gözlemi doğruluyor. 2015 yılında Harvard'lı bilim insanlarının 10 bin 430 kişi üstünde yaptığı çalışmaya göre konsantrasyon yeteneğimiz orta yaşlara kadar düzenli bir şekilde artıyor ve 43 yaşında tepeye ulaşıyor. Dolayısıyla orta yaşların başında, odaklanma gerektiren işlerde çok daha başarılı olabiliyor.
Tecrübenin belki de en çok açığa çıktığı yer insanları tanımadır. Geleneğimizdeki "Artık insan sarrafı oldum" sözü bu gözlemi yansıtmaktadır. Anne ve babalarımız çoğu zaman arkadaşlarımızın bizi kandırdığını bizden önce fark eder, doğru bir şekilde bizi uyarırlar. Hartshorne ve Germine'in çalışması, bu gözlemi bilimsel olarak doğruluyor. Bu bilim insanları deneklere çeşitli insanların göz resimlerini göstererek duygularını tahmin etmelerini istemişlerdi. Çalışmaya göre gençler duygu tahmininde pek başarılı olamazken, yaşa göre artan bu yeteneğimiz 48 yaşında zirveye ulaşmaktadır.
Genelde ileri yaşlardaki insanlar okuldan uzak kaldıkları gerekçesi ile matematik yeteneklerinin zayıfladığını iddia edeler. Hartshorne ve Germine'in çalışması bu iddia ile kısmen çelişen bir sonuç ortaya koyuyor. Genel matematikle ilgili genelleştiremese de, çalışma bölme ve çıkarma gibi temel aritmetik işlemlerini en iyi yaptığımız yaşın 50 olduğunu ortaya koyuyor. Çalışmaya göre 50 yaş aynı zamanda tarihi olaylar ya da politik ideolojiler gibi genel bilgileri öğrenip anlamada en başarılı olduğumuz yaş. Dolayısıyla 50'li yaşlar genel kültürümüzü artırmak için en ideal yaş. Bu yaş, yeni bilgileri sindirmek için de en ideal nokta.
KELİME DAĞARCIĞININ ZİRVESİ 67 YAŞ
Diğer taraftan araştırmanın ortaya koyduğu ilginç bir sonuç ise kelime dağarcığımızın tepeye ulaştığı noktanın 67 yaş olması. Kelime bilgisine dayanan çoktan seçmeli testlerde orta yaş grubu ve yaşlılar, gençlerden çok daha başarılı oluyor.
Sonuç olarak yaşınız kaç olursa olsun, kendinize güveninizi kaybetmeyin. Önünüzde hâlâ ulaşabileceğiniz zirveler var. Zihin, bir alanda çöküşe geçerken başka alanlarda gelişiyor.
Dr. Enis Doko - Sabah