Haşmet Babaoğlu

Mesele detoks ise hayatını temizle!

Kavrulmuş et yemekleri, dolapta beklerken içi geçmiş sebze yemekleri, çocuklar istedi diye her öğün başköşede yerini alan patates kızartması, gazlı veya tuhaf katkı maddeleriyle meyve suyu havasına sokulmuş içecekler...
Yaygın bir aile sofrası tablosu, değil mi? (Gerçi şimdilerde daha yaygın olan çocukların farklısaatlerde atıştırıp hiç sofraya gelmemeleri ve anne babanın ayrı havalardan çalması ya, neyse!)Bu tabloda problemli olan ne varsa, düzeltmeye çalışmak güzel elbette.
Çalışanların öğle yemeklerindeki berbat fast food tercihleri için de aynı şey geçerli.
Ama elinde "yeşil su" şişeleriyle oraya buraya koşuşturmak ne Allah aşkına?
Sabahları bütün aileye taze otların sularını çıkarıp içirmek için çırpınmak ve bunu ulvi bir görev haline getirmek biraz tuhaf gelmiyor mu?

***

ABD'de "detoks içeceği" sektörü üç buçuk milyar dolarlık bir hacme ulaşmış, nasıl bir çılgınlık düşünün!
Tabii beni asıl ilgilendiren taraf bu türden modaların bütün sosyal kesimlerin zihnini esir alıyor olması...
Hiç detoks (!) yapamayanlar da kendilerinde bir eksiklik/yanlışlık bulmaya başlıyorlar.
Sorarsanız, nasıl vücutlarını banyo yaparak dışarıdan temizliyorlarsa, bu içecekler yoluyla da içerden temizleneceklerini anlatıyorlar.
Bilimsel değil denmesiyle hiç ilgilenmiyorlar, "bırakın böbrekleriniz ve karaciğeriniz o işi yapsın" diyen uzmanlara aldırmıyorlar, daha sonra gelişen şişkinlik ve hazımsızlık şikâyetlerini hiç bu yeni alışkanlıklarına bağlamıyorlar.

***

Bütün mesele kullanılan kavramlar ve altlarında yatan fikirde...
Detoks (zehirleri atma) ve arınma...
Bu ikisi inanları büyülüyor.
Çünkü herkes toksinlerin (zehirler) varlığından emin.
Kirlenmeden kimsenin kuşkusu yok.
Ama neyin "kir" olduğu noktasına kafalar karışıyor ve en kolay yol seçiliyor, modern insanın hayalini kurmak için bile ötesine mecali yok!
Ruhumuzdaki kirlenmeyle, hayatımızdaki toksinlerle uğraşmak zor iş. Üstelik "yeşil su"lara inanan insanlar, "sen önce ruhunu dedikodu, haset, kin, hırs gibi zehirlerden temizle" dediğinde inançlarını kaybediveriyor.
Bu noktada yazımı kapatayım...
Ama manevi geleneğin temizlenmek/temizlemek anlamında kullandığı "tezkiye" kavramını hatırlatmak isterim. Bu kelime aynı zamanda "Kitabı öğrenmek" anlamını taşır. Başka türlü zehirleri atmaya başlamak mümkün değil.

Haşmet Babaoğlu - Sabah

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.