Doğu’nun kızından Batı’nın çocuğuna!
Pakistan kendisini kuşatan içerideki ve dışarıdaki şartlar gereği hiç de imrenilebilecek bir konumda değil. İçeride yozlaşmış gelenekçi partiler ile nevzuhur liberal siyasetçi İmran Han arasında çekişme halinde kalakalmış durumda. Bu ülkede Amerikalılar askerlere, askerler de sivillere baskı yapıyorlar. Bu cesametli ülke 70 yılına ( 1947 sonrası) dört darbe sığdırabilmiş durumda. Askerler siyasi ahengi bozdukları için siyasi yapı bir türlü kendisine gelemiyor, oturmuyor. Bununla birlikte gelenekçi partiler de siyaseten feodal bir yapıyı temsil ediyorlar. Bunlara siyasi kabile demek mümkün. Siyasetçilerin tamamı yolsuzlukların girdabında. Siyasi sermaye böyle temin ediliyor. Cezayir'de Buteflika veya kardeşi gibi adları 'komisyoncu' veya 'yüzde 10'a çıkıyor. Askerlerin başkenti Revalpindi ile sivillerin başkenti olan İslamabad arasında sürekli gerilim ve çekişme var. Sivillerin askerlere rüçhaniyeti veya üstünlüğü temin edildiği sırada yeni bir darbe sahneleniyor. Siyasi hayat böylece sürekli kesintiye uğruyor. Bir iki yıl evvel bize göre nevzuhur sayılan Tahir el Kadiri isimli Brelvi ekolüne mensup bir Mevlevi/Hoca çıkarak ortalığı toz dumana katmıştı. Nevaz Şerif ve ailesinin yolsuzluk yaptığını ileri sürüyor ve iktidarı silkelemek için halk hareketine başvuruyordu. Kanada'da yaşayan bu adam adeta bir yerlerden start almış fecr-i kazip gibi sivil bir darbeyi olgunlaştırmaya daha doğrusu askerlere sivil bir pas atmaya çalışıyordu. Askerlerin veya onlar adına yargının önünü açmak istiyordu. Sürece kuşbakışı baktığımızda aslında bugün Tahir Kadiri'nin meramına veya hedefine ulaştığını görüyoruz. Ondan sonraki süreci mahkemeler üstlenmiş ve Nevaz Şerif yargı yoluyla diskalifiye edilmişti. Sonrasını da askerlerle birlikte İmran Han tamamladı. Bu, Nevaz Şerif'in sütten çıkmış ak kaşık olduğu anlamına gelmiyor. Bal tutan parmağını yalamış ya da su akarken kabını doldurmuş. Panama Evrakı üzerinden Nevaz Şerif ailesinin defteri dürülmüştür. Kargil krizinden sonra Müşerref bir darbe yapmış ve bunun üzerine Nevaz Şerif soluğu sürgünde almıştı. Müşerref devrildikten sonra Nevaz Şerif yeniden yükselse de bu yükselme devri kısa sürmüş ve Panama Evrakı ve yargı yoluyla bertaraf edilmiştir.
Şimdi askerler İmran Han ile birlikte yola devam ediyorlar. İmran Han'ın kazanması hile yolu ile oldu. Bu hileyi de askerler tertip etti. 2013 seçimleri 2018 seçimlerine nazaran daha dürüst ve adilane bir atmosferde geçmişti. Kısaca İmran Han seçimleri hile ve yolsuzlukla kazanmıştır. Böylece İmran Han yükselirken Pakistan bir kez daha geçmişiyle bağlantılı bir siftah yapmıştır. Siyaseti resetlemiş ama yine eski tarzda. Eski tas eski hamam. Bu yolla İmran Han partisinin ismine bile ters düşmüştür. Tezat bir biçimde partisi Pakistan Adalet Hareketi (PTI)adını taşımaktadır. Hile ile adaleti gölgelemiştir. Üstelik bu hileyi askerlerle birlikte yapmıştır. Pakistan'da yapılan 25 Haziran 2018 seçimleriyle birlikte ülke hem içeride hem de dışarıda bir yol çatına gelmiştir. Ülke yeni nesil siyasetçilerle birlikte yapısal bir değişiklik geçiriyor. Bu bağlamda Pakistan'da uzun yıllar gazetecilik yapmış olan Ahmet Muvaffak Zeydan Pakistan'da siyasi hanedanlıklar döneminin sonuna gelindiğini, kapandığını yazıyor. Bunun açılımı şudur: Hindistanlı muhacirlerden olan Butto ailesi Bilavel Butto'nun şahsında üçüncü kuşakla yoluna devam etse bile artık Zülfikar Ali Butto ve Benazır Butto gibi bir kez daha zirvelere tırmanabilecek mi? Bu geleceğin bilinmezleri arasında yer alıyor. Nevaz Şerif ailesi de keza öyle. Nevaz Şerif, Ziya Ul Hak'ın siyasi varisi olarak kabul ediliyordu. Bununla birlikte bu miras kırılmalar yaşadı ve Nevaz Şerif bu yolu sadakatle sürdüremedi. Yalpalamalara sahne oldu. Doğrudan ve dolaylı olarak iki defa askerlerce önü ve yolu kesildi ve böylece siyasi hayatı bitti. Kardeşi Pencap Eyalet Başbakanı Şahbaz Şerif için de yolun sonunun göründüğü söylenebilir.
Yeni süreçte Pakistan içeride ve dışarıda statüko ile yüzleşiyor. Statükoyu kırmak istiyor. İmran Han ile birlikte iç dengeler değişirken İmran Han askerlerden icazet alabilirse Hindistan ve Afganistan'la buzlanmayı kırmak istiyor. Hindistan ve Afganistan'la yeni bir siftah yapma niyetinde. Hindistan Başbakanı Narendra Modi'ye yapıcı, siftah iltimas eden bir mesaj gönderdi. 'Keşmir konusunda Hindistan bir adım atarsa biz iki adım atarız' dedi. Esasında Nevaz Şerif'in iki kabahati vardı. Bunlardan birisi Kargil krizi ve Hindistan işgali altındaki Kargil'in Keşmirli özgürlükçü hareketler tarafından ele geçirilmesi ve kurtarılmasıydı. Bunun üzerine Hindistan Pakistan'ı sıcak savaşla tehdit ediyordu. İkincisi ise 1998 yılında Pakistan'ın milli rüyası olan nükleer silahları imal etmesi ve denemesiydi.
Darbe ile yerine geçen Müşerref ise tırmandırma politikaları yerine yatıştırma politikalarına yöneldi, esas aldı. Afganistan'ı vererek Keşmir'i kurtarmak istediklerini söyledi. Afganistan'ı Amerikan işgaline peşkeş çekti. Esasında Keşmir'i de Hindistan'a peşkeş çekti ama Hindular Pakistan'la ilişkileri normalleştirmek istemediler. Müşerref'in zeytin dalına iltifat etmediler. Oralı olmadılar. Anlaşılan İmran Han solan Ziya'nın rüyalarını değil Müşerref'in realizmini esas alıyor. İmran Han hem Afganistan hem de Hindistan'la statükoyu kurcalamak istiyor. Bununla birlikte bu girişim anılan ülkelerde iç dengelerin en namüsait olduğu döneme denk geldi. Her iki ülkede de milliyetçi eğilimler yükselişte hatta iktidarda. Hindistan'da Narendra Modi Hindi milliyetçisi bir akımı (BJP) temsil ediyor. Adeta Hinduların Evanjeliklerinden ya da Trump'ın Hindistan'daki yüzü, karşılığı ve muadili. Bütün derdi Müslümanları aşağılamak. Müslümanlar adeta bu ülkede parya muamelesi görüyor. Hindistan uzmanlarından Westminster Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dibyesh Anand Hindistan'daki milliyetçi Hinduların Müslümanlar gibi azınlıklara yönelik nefret siyaseti izlediklerini ifade etmektedir. Modi'ye zeytin dalı uzatan eski kriket ustası ve playboy İmran Han'ın pek umurunda mı? Amerikan tarzı bile olmayan, gerçekte Amerikalıların Müslümanlardan istediği tarz olan liberal bir dalgayı temsil ediyor. Benazır Butto için bir zamanlar Doğu'nun kızı tabiri kullanılıyordu buna mukabil olarak ona da pekala 'Batı'nın çocuğu' denebilir!
İmran Han, Hindistan'da içeride ve dışarıda Müslümanlarla uğraşmayı siyaset tarzı haline getirmiş bir yapı ile karşı karşıya. Bu nedenle de yumruğunu tokalaşacak şekilde açık tutsa da Modi'den aynı karşılığı görebilecek mi? Modi bir adım atarsa kendisinin iki adım atacağını söylemektedir. Aslında Trump gibi Modi'nin ve beraberindekilerin de kimyası bozuk. Aşağıdan alma bunların kimyalarını tamir edebilir mi?
Aynı şekilde kuzey komşuda da iktidarda olan Eşref Gani de bir Peştun milliyetçisi. En büyük siyasi husumeti Pakistan ile. Hem Hindistan hem de Afganistan ayrıca Evanjeliklerin yedeğinde olan ABD'nin mihverinde deveran etmektedir.
Pakistan üzerine bahis büyük.
CIA eski başkan yardımcılarından ve Pakistan'ı takip eden isimlerden Michael Morell Pakistan'ın yeryüzünün en tehlikeli devleti olduğuna hükmediyor. Sebebini de Müslüman olmasına bağlıyor. Pakistan nüfus yoğunluğu itibarıyla dünyanın beşinci ülkesi. Endonezya'dan sonra da İslam aleminde ikinci sırada geliyor. Bu itibarla İslam alemi için bir nüfus ambarı. Yine dünyanın beşinci ordusuna sahip. İslam aleminin tek nükleer gücü dünyanın da 6'ıncı büyüklükteki nükleer gücü. Bu itibarla eski CIA görevlisi Michael Morell Pakistan'ı dünyanın en tehlikeli ülkesi saymaktadır. Elbette bu potansiyel gücü. Lakin dışarıdan baskı yaparak içeriden de gevşeterek bu tehlikeyi bertaraf etmeye çalışıyorlar.
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Taş kafanın karakuşi halleri (03.08.2018)
- Ahed (Ahd) Temimi meselesine nasıl bakmalı? (01.08.2018)
- Türkiye İdlip’ten vazgeçer mi? (30.07.2018)
- Çift koldan saldırı (27.07.2018)
- Hizb-i İran’ın çöküşü (25.07.2018)
- İsrail’in gözü Kırım’da (23.07.2018)
- İsrail resmen saçmaladı (20.07.2018)
- Berbat ikilinin ortaklığı (18.07.2018)