Sizin için bu bir işaret olamaz mı?
Puşkin patika yolda yürürken ormanın kenarında gördüğü bir tavşanı "işaret" sayıp yolundan geri döner.
Dostoyevski, şayet yoluna devam etseydi pusu kuranlar Puşkin'i öldüreceklerdi, der.
Böyledir.
Bazen mertek gözünüze girer, basiretiniz kapanır görmezsiniz; bazen de böyle tavşandan "işaret" çıkartırsınız.
Şimdi kemerlerinizi bağlayın...
Dostoyevski'den, Puşkin'den CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na sert iniş yapacağız.
Nasıl mı?
Kılıçdaroğlu'nun geçen günkü akıl almaz gafını şebelek muhalifler için bir "işaret" olarak ele alacağız.
Gaf mı?
Bizim Melih Altınok'un ifadesiyle, "düne kadar Levent Gök olarak tanıdığımız CHP'nin ağır topuna" Sayın Kılıçdaroğlu başka bir şey söyledi ya, onu diyorum.
Bir "işaret" sayılamaz mı bu?!
Hani bir kadıncağız öfkesini dile getirmek için uygunsuz bir ifade kullanmış, "Kılıçdaroğluuuu, Erdoğan'ın (...) gılıııy" demişti.
Şivesini de istismar ederek kadıncağızın sözünün sonuna "-ım" hecesini montajlamışlardı.
"Kılıçdaroğluuu!.." nidasıyla başlayan o ifadesine mezkur heceyi eklemek akla mantığa cümle yapısına ziyandı ama şebelek operatörler için önemli olan algıydı.
Ürettikleri bu algı üzerinden Erdoğan'ı destekleyen herkese matine - suare hakaret ettiler.
Allah'ın sopası yok!..
Siz misiniz öyle edepsizleşen; alın işte Kılıçdaroğlu'nuz "k" harfi yerine "t" yerleştirdi.
Üstelik montaj yok, kurgu yok.
Levent Gök'ünüzü de çaresiz bıraktı. O kadar ki, mahkemeye başvurup adını Deniz Gök olarak değiştirse yeridir.
Elbette gaf insanlık halidir, herkesin başına gelebilir, mavra yapmak hiç yakışık almaz.
Lakin...
O kadıncağızın sözünü çarpıtarak bıkmadan usanmadan yıllarca hakaret etmişseniz, Kılıçdaroğlu'nun yaptığı artık bir "gaf" değil, "işarettir."
Ama tabi gören gözler için.
Öyleleri de var ki, gözleri var görmezler, kulakları var işitmezler. Hiçbir "işaretten" ibret almazlar.
Onlara değil "işaretten" söz etmek, gerçekleri damardan zerk etseniz fayda etmez.
İşlerine gelmeyen maddi gerçekleri bile inkâr ederler.
Geçen seçimde milyonlarca oy farkını görmek istemedikleri için "Muharrem İnce'yi kaçırdılar" yalanına inanmayı tercih ettiler.
Tevekkeli "siyasi şizofren" denilmedi bunlara.
Sadece trolleri veya "genç çerileri" değil, alayı böyle. Grup Başkanvekilleri, "Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümet iyi iş yaptı diyecek halimiz yok" dememiş miydi?
Kendi gerçeklerine kapanıp, birbirlerini kapalı devre endokrine ediyorlar.
Batı kültürüyle kurdukları ilişki biçimi de Necip Fazıl'ın benzetmesiyle, bir hastabakıcının köyünde kendini baş hekim olarak yutturmasından daha beter.
Şımarıklıkları bitmedi gitti.
Sanki suyun kaldırma kuvvetini babaları bulmuş; sanki Mozart dayılarının oğlu.
Sabah akşam bilimden, bilimsel düşünceden bahsederler ama yapıp ettikleri üzerine sadra şifa tek eleştiri cümleleri yok.
Eleştiriye cesaretiniz yoksa kendinizi kendinize zindan edersiniz de haberiniz olmaz.
Salih Tuna-Sabah
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Cehalet sarhoşu 2 adam (16.01.2019)
- CHP’nin en heyecanlı transferi (09.01.2019)
- Nefes alamıyoruz (03.01.2019)
- Erdoğan bunu bize nasıl yapar? (02.01.2019)
- Tezgâhınız batsın (26.12.2018)
- Ah Şevket Bey! (19.12.2018)
- Sen o koltuğa ancak böyle oturabilirsin (18.12.2018)
- Hakkımız elimizden alınmasın! (13.12.2018)