FETÖ ile mücadelede yurtdışı eğitim hizmetleri
Başından beri "proje örgüt" olan, devletin ve toplumun bütün kurumlarını "ahtapot" gibi saran, 15 Temmuz 2016'da "darbe-işgal-iç savaş" girişiminde bulunup "sivil diriliş ve direniş hareketi" sayesinde savuşturulan FETÖ'nün içerideki ve dışarıdaki en önemli ayaklarından biri örgün ve yaygın eğitim kurumlarıydı. Buralar, İstiklal Harbi döneminde işgal kuvvetlerinin "karargah" olarak kullandıkları "yabancı misyon okulları" gibi; ihanet örgütünün "insan ve imkan devşirme" kaynakları, kanallarıydı.
2011 yılında başlayıp "dersaneler kapışması" ile biraz daha netleşen, "15 Temmuz kalkışması" ile daha açık ve kesin bir şekilde müdellel hale gelen "sosyal ve siyasal farkındalık" sonucu; örgütün yurt içindeki eğitim kadroları ve kurumları, büyük ölçüde tasfiye edildi. Arkasından sıra, yurtdışı uzantılarına da ulaşıp ahtapotun uzak diyarlardaki kollarını, bacaklarını kesmeye geldi.
Ancak, köklü çözüm için, engellemek yetmiyordu. Devletler arası ilişkiler sonucu, ikna edilip iş birliği zemini oluşturulan ülkelerde; ya FETÖ'nün elindeki eğitim kurumlarını devralmak, yahut onları kapattırıp yerlerine yenilerini ikame etmek gerekiyordu.
Bunun için, hem yasal hem de kurumsal dayanağı olan bir formül bulundu. 17.06.2016 Tarih ve 6721 Sayılı Kanun'la, Türkiye Maarif Vakfı kuruldu.
Vakıf, 12 kişilik Mütevelli Heyeti tarafından yönetiliyor. Söz konusu heyet, Cumhurbaşkanlığı tarafından görevlendirilen 4 ve Bakanlar Kurulu Kararı ile seçilen 3 daimi üyeye ilave olarak; 2 Milli Eğitim Bakanlığı, 1 Dışişleri Bakanlığı, 1 Maliye Bakanlığı ve 1 YÖK temsilcisinden meydana geliyor.
Amacı; yurt dışında, okul öncesinden üniversiteye kadar, örgün ve yaygın eğitim hizmeti vermek. Bir yandan, muhtelif seviye ve standartlarda okullar, yurtlar açmak; öte yandan kütüphaneler, labaratuarlar, sanat ve spor tesisleri kurmak.
Kapsama alanı içinde; burs, barınma, eğitim materyalleri, AR-GE, kariyer danışmanlığı, eğitim yayıncılığı, uluslar arası öğrenci organizeleri gibi hizmetler de var. Vakfın tüm kadroları ve kurumları; Türkiye ile dünyanın pek çok ülkesi arasında "kültür elçiliği" yapıyor, "gönül köprüleri" kuruyorlar.
Genelde insanlığın "evrensel", özelde Türkiye'nin "yerel" bilgi ve birikimlerini esas alarak; ilmini ve irfanını dünyanın ve içindekilerin barışı, huzuru, güveni, refahı için kullanacak "iyi insanlar yetiştirme" yolunda adım adım ilerliyor. Giderek, Anadolu insanının ve irfanının dünyanın çeşitli ülkelerinde ve toplumlarında makes bulan sıcak, samimi, sevecen sesi ve nefesi haline geliyor.
Şimdilerde, Maarif Vakfı'nın; 33 ülkede, 268 okulu ve 30 binden fazla öğrencisi var. Farklı dinlere, dillere, etnik kimliklere sahip çocuklar ve gençler; "yabancı dil" olarak, Türkçe öğreniyorlar.
Devletin tüm kadroları ve kurumları, dünyanın bütün ülkelerinde; FETÖ'nün nasıl bir örgüt olduğunu, bulunduğu ülke ve toplum için ne gibi tehditler oluşturduğunu anlatıyor. İnananlar, güvenenler, uyananlar; sosyal ve siyasal mücadele sürecini başlatıyor.
Maarif Vakfı'nın faaliyet alanlarının ve konularının da buna paralel olarak oluştuğunu, geliştiğini görüyoruz. Ayrıca; yurt dışında faaliyet gösteren tüm sosyal ve siyasal kurumlarla diyalog ve iş birliği içinde olunduğunu biliyoruz.
Ancak, bu işin birtakım zorlukları da var. Vakıf yetkilileri, bir yandan mevzilerini koruma direnci gösteren FETÖ kadroları ve kurumları ile amansız bir mücadele verirken; öte yandan, açılan ya da devralınan kurumlara öğretmen, idareci bulmakta zorlanıyorlar.
İhanet şebekesinin kesin inançlıları, dünyanın en uzak ülkelerine ve bölgelerine, karın tokluğuna bile gidiyorlardı. Her ülkeyi bir ilin "mütevelli"sine zimmetleyip; insanlarını ve imkanlarını seferber ediyorlardı.
Büyüyen ve gelişen Türkiye'nin nimetlerinden istifade eden tüm kişiler, kurumlar, çevreler; yurt içi ve yurt dışı eğitim seferberliğine kendi çapında iştirak etmelidir. İstiklalimizin ve istikbalimizin teminatı için; kimi malıyla, kimi canıyla, uzak diyarlardaki savunma hatlarına gönüllü gitmelidir.
İlgi ve sorumluluk alanlarımız, konularımız, Türkiye'nin coğrafi sınırları ile başlayıp bitmiyor. Sevdiklerimizle birlikte, huzur ve güven içinde yaşayıp varlığımızı devam ettirebilmemiz için yakın cephelerde nöbet tutmak yetmiyor.
Küresel köy haline gelen dünyanın, uzak diyarlarında da ulaşmamız gereken dostlarımız ve savaşmamız gereken düşmanlarımız var. Bu bilgi ve bilinç ile hareket etmeyen ülkeler ve toplumlar; büyük ülke, güçlü toplum olamıyorlar.
Milli Eğitim Vakfı ve hizmetleri, FETÖ ile mücadelenin yurtdışı eğitim cephesinde, "okçular tepesi" kadar önemlidir. Çağırılanlar gitmeyi, gidenler hakkıyla nöbet tutmayı zor da olsa göze alabilmelidir.
Açılan örgün ve yaygın eğitim kurumları; bulunduğu ülke ve toplum için her açıdan "model" olmalı. Oluşturduğu etki, yetiştirdiği insan kaynakları sayesinde; elimizin ve dilimizin tesirini artıracak "yumuşak güç" haline gelmeli.
Umulur ki; içeride ulaşamadığımız eğitim hedeflerine dışarıda ulaşabiliriz. O zaman; "Maarif Vakfı'nın yurtiçi ayağı da oluşturulsun" deriz.
Zekeriya Erdim
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yeni dünyanın fetihleri, fatihleri (09.04.2019)
- Yeni nesil ailenin açmazları (04.04.2019)
- Her okulun bir “hami”si olsun (30.03.2019)
- Kadir, kıymet bilmek ya da büyük resmi görmek (28.03.2019)
- Hangi okula “iyi” denir? (24.03.2019)
- “Milli Marş”ta mutabakat (21.03.2019)
- Eğitimde “milli mutabakat” meselesi (18.03.2019)
- Üstün Dökmen ve “dost görünüp düşmanca ısırmak” üzerine (13.03.2019)