Eğitimin mihveri ve ekseni
İnsan ana rahminden mezara kadar oluşur, gelişir, olgunlaşır. Var oluş süreci boyunca; bir önceki safhada elde ettiği bilgi ve becerileri, bir sonraki safhaya taşır.
İçinde bulunduğu sosyal, kültürel, fiziki çevre ve ortamlardan olumlu ya da olumsuz yönde etkilenir. Benliği, kimliği, kişiliği, bu etkileşimlerin niteliğine ve niceliğine göre şekillenir.
Onun için yaşadığımız tüm çevre ve ortamlara mektep, medrese gözüyle bakılmalıdır. Ayrıca, ilaveten örgün ve yaygın eğitim süreçlerinin bir mihveri, bir de ekseni olmalıdır.
Mihver; "düşünülen, konuşulan, tartışılan bir konunun en önemli noktası" anlamına geliyor. Eksen ise "üzerinde pozitif yön çizgisi olan yahut olduğu varsayılan sonsuz doğru" olarak tarif ediliyor.
Eğitimde yapılması gereken ilk şey mevzuatın ve müfredatın, teorik altyapının ve pratik uygulamaların bu temeller üzerine oturtulmasıdır. İpin ucunun mihver direğine bağlanması, devamının de eksen çizgisi doğrultusunda uzatılmasıdır.
Önce yüksek sesle düşünüp, sonra "ana fikir" haline getirelim. "Eğitimin mihveri ve ekseni ne olmalı?" sorusuna, birlikte cevap verelim.
İnsanın ve toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan bütün işler gereklidir, önemlidir. Ancak eğitim, hayatın bütün alanlarına ve konularına hitap ettiği için, tüm mesleklerin ve meşguliyetlerin mihveridir.
Kur'an ayetlerinin ve Peygamber hadislerinin, ortak bir vurgusu var. İnsana kazandırılması gereken en öncelikli ve önemli değerin; "hidayete ererek, yani aklen ve ruhen aydınlanarak, hak ile batılı birbirinden ayırt edecek hale gelmesi" olduğunu söylüyorlar.
Bu bakış açısı her zaman, her yerde, iyi olmayı ve kalmayı, iyilikten yana tavır almayı gerektirir. İyi insan kendisine ve çevresine, huzur ve güven getirir.
Albert Einstein "Bir ülkenin geleceği, o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır" diyor. Mark Twain ise; "Eğitimin yapamayacağı hiçbir şey yoktur, her şey onun etki alanı içindedir. Kötü ahlakları iyiye çevirebilir, kötü ilkeleri değiştirip yerine iyilerini koyabilir, insanları melekler seviyesine çıkarabilir" diyerek teyit ediyor.
Nelson Mandela; "Dünyayı değiştirmek için kullanılabilecek en güçlü silahın eğitim olduğunu" söylemiş. Ziya Gökalp; "Eğitimden yoksun olan insanlar, ölünceye kadar şahsiyetsiz kalmaya mahkûmdurlar" demiş.
Peki, bu kadar önemli olan eğitimin amacı ne olmalıdır? Hangi eksen üzerinde ilerleyip yol almalıdır?
Meselenin bir kabul edilmiş ya da kazanılmış değerler sistemine dayalı "benlik, kimlik, kişilik oluşumu ve duygu, düşünce, davranış gelişimi" boyutu; bir de ihtiyaç alanlarına ve konularına yönelik "bilgi, beceri gelişimi" boyutu var. Uzmanlar, buna bir de "hayatı ve içindekileri yönetme anlayışı ve alışkanlığı" kazandırmayı ilave ediyorlar.
Eflatun'a göre "Terbiyenin gayesi, insanlarda bulunan kabiliyetleri geliştirmek". Goethe'ye göre "engelleri nasıl aşacağını öğretmek".
A.North Whitehead'a sorarsanız "Eğitim, insanın yaşama sanatını öğrenmesine rehberlik etmektir". Galiani'ye bakarsanız "İnsanda doğuştan var olan cevheri işleyip işe yarar hale getirmektir".
Bernard Shaw; "bilgi ağacından meyve toplamaya yarayan merdiven" gibi tarif etmiş. Konfüçyüs; "Bir kişiye iyilik yapmak istiyorsanız, ona balık vermeyin, balık tutmayı öğretin" demiş.
Theodore Roosevelt'e göre; "Bir insanı ahlaken eğitmeden sadece zihnen eğitmek, toplumun başına bela açmaktır". CS Lewis'e göre ise "Daha zeki bir şeytan yapmaktır".
Hayatın ana unsuru; yaratılmışların en mükemmeli olan insandır. İçinde bulunduğu çevre ve ortamı daha iyi ya da daha kötü yapma imkânı, ihtimali vardır.
O halde, "Eğitimin mihveri; hidayete erip batıla karşı hakkı, kötülüğe karşı iyiliği tercih eden; yakından uzağa doğru, bulunduğu yere huzur ve güven getiren; fıtratında mevcut olan kabiliyeti ve kapasiteyi geliştiren; kazandığı bilgi ve becerilerle karşılaştığı zorlukların üstesinden gelebilen kalite ve kariyer sahibi insan yetiştirmek olmalıdır" diyebiliriz.
Herkes için huzurlu ve güvenli olmayan bir dünyanın, hiç kimse için huzurlu ve güvenli olmayacağı ön kabulünden hareketle "Ekseninin de huzurlu-güvenli insan, huzurlu-güvenli ev ve aile, huzurlu-güvenli ülke ve toplum, huzurlu-güvenli dünya ve insanlık âlemi" olduğunu söyleyebiliriz.
Bunun için başlangıç noktası aile olmalıdır. Anneler-babalar iyi öğretmen, evler iyi okul vaziyeti almalıdır.
Örgün eğitim kadroları ve kurumları; ailenin başlattığı süreci devam ettirir. William Arthur Ward'ın ifadesiyle; "Sıradan öğretmen anlatır, iyi öğretmen açıklar, yetenekli öğretmen yaparak gösterir, büyük öğretmen ilham verir".
Yaygın eğitim etkisi yapan tüm mekânlar ve mecralar; mihvere sadık kalmalı, eksen çizgisi üzerinde durmalıdır. Yapılması gereken şey; "temel değerlerin ve doğruların ışığında, insan ve toplum bütünlüğü içinde, doğumdan ölüme kadar devam eden bir büyüme ve gelişme süreci" olmalıdır.
Zekeriya Erdim
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sana seni anlatacak birisi olsun (28.08.2023)
- Kimseler şeylerin kölesi oluyor (25.08.2023)
- Koruma altına alınması gerekenler (21.08.2023)
- Kabuslar ve korkular (17.08.2023)
- Adamın biri bir gün… (14.08.2023)
- Cuma, Cumartesi, Pazar (11.08.2023)
- Her Kore’ye bir Zübeyir Hoca (08.08.2023)
- Yankı odası sakinleri (04.08.2023)