Reşat Nuri Güntekin'den Mehmet Akif hatırası
Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Acımak, Yaprak Dökümü gibi önemli romanları edebiyatımıza kazandıran Reşat Nuri babasının kütüphanesinde başlayan eğitimini, Darülfünun Edebiyat Şubesi'nde devam ettirdi. Eğitiminden sonra çeşitli şehirlerde öğretmenlik yapan Güntekin, Birinci Cihan Harbi'nin sonlarına doğru yazarlık yapmaya başladı. 7 Aralık 1956'da yaşamını yitiren Reşat Nuri’yi ölüm yıldönümünde, Hocası Mehmet Akif ile olan hatırası ile birlikte anıyoruz.
Reşat Nuri Güntekin, 25 Kasım 1889'da İstanbul'da doğdu. Babası askeri doktor olan Güntekin, babasının mesleğinden dolayı eğitimini farklı şehirlerde tamamladı. Eğitimine ilk olarak Çanakkale'de başlayan Güntekin'in bu dönemde okuduğu Fatma Aliye Hanım'ın "Udi" ismindeki romanı onun sanat ve edebiyata olan ilgisini arttırdı.
Çanakkale'deki evlerinde, babasının kütüphanesinde vakit geçiren Reşat Nuri, bu dönemde yazarlığa heves etmeye başladı. Çanakkale'den sonra İzmir'deki Frerler okulunda bir süre eğitim aldıktan sonra İstanbul'da Saint Joseph Lisesi'nde eğitim gördü. Yüksek eğitimini ise Darülfünun Edebiyat Şubesi'nde 1912 yılında bitirdi. Eğitiminden sonra çeşitli şehirlerde Fransızca ve Türkçe öğretmeni olarak görev yapan Güntekin, I. Cihan Harbi'nin sonlarına doğru yazarlık yapmaya başladı. İlk olarak 1917 yılında "Eski Ahbap" adlı uzun hikâye ile kariyerine başlayan Güntekin'e ünü getiren eseri 1922'de Vakit Gazetesi'nde yayınlanmaya başlayan "Çalıkuşu" adlı romanıdır. Akciğer kanseri teşhisi konulan Güntekin, tedavi için İngiltere'ye gitti; fakat 7 Aralık 1956'da yaşamını yitirdi. Cenazesi Türkiye'ye getirilen Güntekin, Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.
REŞAT NURİ GÜNTEKİN'İN HOCASI
Edebiyatımızda Tanzimat döneminde Ahmet Cevdet Paşa ile başlayıp günümüze kadar gelen hatıra yazıcılığına, Reşat Nuri de eşlik ediyor ve Mehmet Akif ile ilgili olan öğrencilik hatırasını şöyle anlatıyor:
"Küçüklüğümde fazla haşarı idim. Mektebe gitmek hemen kabil olmuyordu. Mektebi sevmiyordum. Bir aralık teyzemin oğlu Ruşen Eşref'le beraber bizi Selimiye'deki mahalle mektebine göndermek istediler. İkimiz de çok yaramazdık. Hele bir araya gelince adeta kudururduk. Benim Şakir Ağa isminde Kemahlı bir lalam vardı. Harem iskelesinin eski kayıkçısı olan Şakir Ağa göğüs darlığına uğramış, hafif hizmet olarak bana lala olmuştu. Hele Ruşen'le beraber olduğum zaman bizi idare etmek, anafora akıntıya kayık idare etmekten daha kolay değildi. Bizi büyüttükten sonra memleketine gidip ölen biçare adamın, Allah bilir ama galiba biz kanına girdik.
Şakir Ağa bizi akşama kadar cami avlusunda mektep kapısında beklerdi. Bu pek az devam etti. Bilmem nasıl lalayı kandırdık. Çantamıza yiyecek doldurur mektepten kaçardık. Hocamız galiba bizden bıkmış olduğu için göz yumar, evdekiler bir şey demezlerdi.
Bağdat Caddesini tutturup da Göztepe'ye kadar sık sık olurdu. Yol üzerinde Selami Çeşmesi vardır ki, ne zaman önünden geçsem gülerim… Aklımda kalmayan bir aksiliğimiz üzerine lalam ayağından kundurasını çıkararak çalkalamış, bize bir kundura su içirmişti. Muntazam tahsile İzmir'de Frerler mektebinde başladım, ilk ve ondan sonraki tahsilimin arkasından yüksek tahsilimi de Darülfunun Edebiyat şubesinde gördüm.
HOCAMIZ MEHMET AKİF, HAKLI!
(Reşat Nuri, Darülfünun'un birinci sınıfında öğrenci iken yeni öğretmenleri Mehmet Akif sınıfa girer.)
Derken kapı açılıyor; içeriye orta boylu, kara top sakalı, kalender bir zat giriyor. Şemsiyesiyle lastiklerini kapının arkasına bıraktıktan sonra talebe sıralarına gideceği yerde muallim kürsüsüne doğruluyor. O zaman yanımdaki arkadaştan öğreniyor ki bu zat edebiyat muallimimiz Mehmet Akif'tir.
(Akif derslerinde manzumeler yazdırıp izah eder. Bu ders işleniş şeklini o zaman basit bulan Reşat Nuri, daha sonra yazdığı makalede hocasını haklı bulur.)
Aradan geçmiş bunca senden sonra anlıyorum ki Akif o zaman bizim için yapılacak şeylerin en iyisini yapmıştır. Onun sağlam mantığı, samimi ve pratik zekâsı, çürük temel üzerine kurulacak nazariyelerin boşluğunu anlamış, bir hoca için en iyi usulün planı-programı bir yana bırakarak talebeyi hangi seviyede bulursa oradan alıp yürütmek olduğunu gayet iyi takdir etmiştir."
REŞAT NURİ GÜNTEKİN ESERLERİ:
ROMAN:
Çalıkuşu (1922)
Dudaktan Kalbe (1925)
Acımak (1928)
Yaprak Dökümü (1930)
Reşat Nuri kitaplarını incelemek ve satın almak için tıklayın.
OYUNLAR:
Hançer (1920)
Eski Rüya (1922)
Ümidin Güneşi (1924)
GEZİ:
Anadolu Notları (ilk cildi 1936; ikinci cildi 1966)
EĞİTİM:
Dil ve Edebiyat: Türk Kıraati (1930)
Fransızca-Türkçe Resimli Büyük Dil Kılavuzu (1935)