İnsanın sahip olduğu en yüce haslet: Vefa
Sevginin temel göstergelerinden biri olan vefa, insanın sahip olabileceği en yüce erdemdir. Hayatın kaynağıdır adeta. İbn Hazm vefayı "İnsanın aslının temiz, soyunun iyi olduğunu gösteren en açık delillerden, en güçlü kanıtlardan biri" olarak tanımlar. Peki, İslam'a göre vefa nasıl olmalıdır? Peygamber Efendimizin (sav) hayatındaki vefa örnekleri nelerdir? Gelin bu mefhuma daha yakından bakalım.
VEFA NEDİR?
📌 Vefa "sözünde durma, sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı" anlamlarına gelir. Tasavvufta ise "ezelde, bezm-i elestte Allah'a verilen söze, misaka bağlı kalmak" şeklinde tanımlanır.
🔹Sevginin en temel göstergelerinden biri olan vefa, insanın sahip olabileceği en yüce erdemdir.
🔹Vefa, yapılan iyiliği unutmayıp daha güzeliyle karşılık vermektir. Bu güzel haslet, deruni dünyamızda kökleşmemişse dostluklar sığ ve anlamsızlaşır. Bir acı kahvenin kırk yıl hatırı da vefadan doğar.
🔹 Ekrem Demirli, Müslüman ahlakında vefânın Allah'a verilen söze sadakatten başka anlam taşımayacağını belirtir. Fikriyat'taki "Dini ahlak olarak vefa" adlı yazısında müminlerin ahde vefasını şöyle belirtir:
"Müminler, Allah ile arada bu maksat üzere bir sözleşme olduğunu kabul ederler. O söze uymak vefâ veya ahde vefâ demektir."
İSLAM'A GÖRE VEFA
🔹 İnsanın en büyük vefası bezm-i elestte Cenab-ı Hakk'a verdiği sözü tutması, şükretmesi, ibadetlerini eksiksiz eda ederek kulluk görevini yerine getirmesidir.
🔎Bilgi notu: Bezm-i elest nedir?
◾ Bezm-i elest Yüce Allah'ın insanlara "Elestü bi-Rabbiküm (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)" hitabını yaptığı ve ruhların da "Belî - evet" şeklinde cevap verdikleri meclis anlamında kullanılır.
◾ Yüce Allah ile kullar arasında yapılan bu ahid, Kur'an-ı Kerim'de şu şekilde geçer: "Rabbin Âdemoğulları'ndan -onların sırtlarından- zürriyetlerini alıp bunları kendileri hakkındaki şu sözleşmeye şahit tutmuştu: Ben sizin rabbiniz değil miyim? "Elbette öyle! Tanıklık ederiz" dediler. Böyle yaptık ki kıyamet gününde, "Bizim bundan haberimiz yoktu" demeyesiniz." (Araf Suresi 172. ayet)
🔹Müslümanın vasıfları arasında yapılan iyilikleri unutmaması, sözünde durması, sıla-i rahmi kesmemesi ve hoş geçimli olması yer alır. Bunların hepsi de vefalı olmaktan geçer.
"Kullarıma söyle; sözün en güzelini konuşsunlar. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık düşmanıdır." (İsra suresi, 53. ayet)
🔹 İnsanların arasında muhabbet ve sevgi bağının ortadan kalkması, şeytanın hoşuna giden bir durumdur. Resulullah (sav) Allah için birbirlerini seven ve menfaat gözetmeyen kimseleri arşın gölgesi altında gölgelenecek kimseler olarak belirtir. (Buhari, Hudud, 19.)
"Rüşdüne erinceye kadar yetimin malına, onun yararına olmadıkça el sürmeyin. Ahde vefa gösterin; çünkü ahid sorumluluk doğurur." (İsra suresi, 34. ayet)
➡ İsra suresinin 34. ayetinde Müslümanların iki önemli görevine yer verilmiştir. Bunlar yetim malı yememek ve verilen sözü tutmaktır. Verilen sözde durmak müminin vasıflarından biridir. Ebû Hüreyre'den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle demiştir: "Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiği zaman, ona hıyanet eder." (Buhârî, Îmân, 24; Müslim, Îmân, 107)
PEYGAMBER EFENDİMİZİN HAYATINDA VEFA
📌Vefanın en güzel örneği, her durumda olduğu gibi, Peygamber Efendimizin (sav) hayatında görülür.
📌Hz. Peygamber (sav), dadısı Ümmü Eymen'i, sütannesi Halime'yi, sütkardeşi Şeyma'yı, çocukluğunu yanında geçirdiği amcası Ebu Talib'in hanımı Fatıma'yı ömrü boyunca unutmayarak şefkat, saygı ve hürmet gösterdi.
🔹Hz. Peygamber'in (sav) dadılığını yapan Ümmü Eymen, her zaman üzerine titrer, gözü gibi bakardı. Allah Resulü (sav) de onu hiçbir zaman unutmadı, sık sık ziyaret etti. "Annemden sonra, annem!" diyerek sevgi ve saygı gösterir, ona baktıkça: "Bu, benim ev halkımdan sağ kalanıdır!" buyururdu.
🔹Abdullah b. Ebi'l-Hamsâi şöyle bir olay nakleder: Hz. Peygamber ile kendisine peygamberlik verilmezden önce bir yerde buluşmak üzere konuşmuş ve vaatleşmiştik. Fakat unutmuşum, üç gün sonra aklıma geldi ve hemen konuştuğumuz yere gittim. Baktım ki orada bekliyor. Beni görünce, "Ey genç delikanlı! Bana biraz sıkıntı verdin çünkü (sözümün gereği) üç günden beri burada bekliyorum." dedi. (Ebû Dâvud, Edeb, 90)
📚 Fikriyat e-kitapta yer alan "Peygamberimizin Hayatı" için tıklayın
🔹Peygamber Efendimiz (sav), Mekkeli müşriklerin eziyetlerinden kaçarak hicret eden Müslümanlara iyi muamelede bulunan Habeş Necâşîsini daima hayırla yad etti. Hatta kralın oğlu Medine'ye geldiğinde, muhacirlere gösterdiği samimiyetin karşılığında vefa göstererek kendi elleriyle hizmet etti.
🔹 Allah Resulü (sav), Hevâzin muharebesinde esirler arasında gördüğü sütkardeşi Şeyma'yı hemen tanımış ve kıymetli hediyelerle memleketine yollamıştı.
HZ. PEYGAMBER'İN HZ. HATİCE'YE VEFASI
🔹 Peygamber Efendimiz (sav) Hz. Âişe (ra) ile beraberken yanlarına Cessâme el-Huzelî isimli bir hanım geldi. Hz. Peygamber (sav) bu ihtiyar kadına iltifat edip hâlini hatırını sorup pek çok iltifatlarda bulundu. Yaşlı hanım gittikten sonra Allah Rasûlü'nün (sav) ona gösterdiği ilgi ve alâkası dikkatinden kaçmamış olan Hz. Âişe (ra) bu kadının kim olduğunu sorduğunda şu cevabı aldı: "Hatice'nin arkadaşı olup onun sağlığında bize gelip giderdi. Kuşkusuz ahde güzel bir şekilde vefâ göstermek îmandandır". (Hâkim, Müstedrek ale's-Sahîhayn, I, 62).
Bu olayla ilgili rivayet edilen bir diğer hadis şöyledir:
🔹 Bir gün yaşlı bir kadın Resulullah'ı (sav) ziyarete geldi. Resulullah (sav), bu yaşlı kadını ayakta karşıladı ve sırtından cübbesini çıkarıp yere sererek buyur etti. Birlikte oturup bir süre sohbet ettikten sonra yaşlı kadın kalkıp gitti. Meçhul kadına karşı Peygamberimizin (sav) bu hürmetini gören Hz. Aişe (ra) sordu: "Ya Resulallah! Kimdir bu kadın ki, o gelince ayağa kalktın, sırtındaki ridanı çıkarıp altına serdin?"
Allah Resulü (sav) şöyle cevap verdi: "Bu kadın, Hz. Hatice hayatta iken yanına gelir, ona dostluk eder, yardımda bulunurdu!" Bunu Hz. Hatice'ye (ra) biraz daha fazla değer verme şeklinde anlayan Aişe validemiz şöyle karşılık vermekten kendini alamadı: "Ya Resulallah! Allah sana o yaşlı hanımdan daha hayırlısını vermedi mi?" Bu söz üzerine Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu ki: "Hayır, Ya Aişe! Rabbime yemin ederim ki, bana ondan daha hayırlısını vermedi."
Efendimiz bu iyiliğin sebeplerini ise, "İnsanlar inkâr ederken o bana inandı, herkes beni yalanlarken o 'Sen doğrusun çekinme devam et' dedi. Herkes beni yalnızlığa terk ederken o bana sadece imanı ve sevgisiyle değil malıyla da destek oldu. Bu uğurda maddi varlığını feda etmekten geri durmadı. Bana her şartta sahip çıktı. Üstelik benim bütün çocuklarım da ondan oldu." diyerek açıkladı." Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, VI, 117, 118)
🔹Hz. Aişe (ra) kanalıyla gelen bir rivayette Hz. Peygamber'in (sav) keçi veya koyun kestiği zaman, etlerinden Hz. Hatice'nin akrabalarına gönderdiği anlatılır. (X) (Mevdüdi 11, 267; Sallabi; s. 83)
Akabe Biatları sırasındaki Peygamber Efendimizin Ebü'l-Heysem arasında geçen konuşma, O'nun vefasının yüceliğini gösterir:
"Biat sırasında Ebü'l-Heysem "Ey Allah'ın Elçisi! Bizimle kabilemiz arasında akrabalık bağı var. Senin için onu koparacağız. Biz sana biat edip de Allah seni galip kıldığında tekrar kabilene dönüp bizi geride bırakır mısın? Ne dersin?" dedi. Bunun üzerine Resulullah (sav) güldü ve "Kana kan! Yıkıma yıkım! Ben sizdenim; siz de bendensiniz. Barıştıklarınızla barışır; savaştıklarınızla da savaşırım." dedi." (İbn Hibbân, Sîret, I, 110-111) Peygamber Efendimiz (sav) Mekke'nin fethinden sonra memleketine geri dönmedi, vefatında ise Medine'ye defnedildi. Böylelikle kendisini koruyan ensar halkına vefasını göstermiş oldu.
🔎 Bilgi notu: Akabe Biatları nedir?
Mekke'nin Akabe mevkiinde, 621-622 yıllarında Medineli Müslümanlarla Hz. Peygamber arasında yapılan iki anlaşma.
SAHABENİN AYET-İ KERİMEDE ÖRNEK GÖSTERİLEN VEFASI
"Müminlerden bazı kimseler Allah'a verdikleri sözü yerine getirdiler, kimileri onun yolunda can verdiler, kimileri de ecellerini bekliyorlar; (vaadlerini) asla değiştirmediler." (Ahzâb suresi, 23. ayet)
Ahzâb suresi, 23. ayet tefsiri
🔹 Bu ayetin nazil olma sebebini Enes bin Malik (ra) şöyle nakleder: Enes bin Malik'in amcası Enes bin Nadr (ra), Bedir Gazvesi'ne katılamadığı için çok üzüldü ve Hz. Peygamber'e (sav) gelerek "Müşriklerle yaptığın ilk savaşta bulunamadım. Eğer Allah müşriklerle tekrar savaşmayı müyesser kılarsa ne yapacağımı da görecektir" dedi. Nitekim bir yıl sonra Uhud Savaşı oldu, Enes bin Nadr (ra) en ön saflarda yerini aldı. Fakat bir ara Müslümanlar, okçuların yerini terk etmesinden dolayı dağılınca Enes bin Nadr (ra): "Ya Rabbi, şunların yaptıklarından özür diliyorum." diyerek hiç düşünmeden hemen ileri atıldı ve orada şehit düştü. Enes bin Malik (ra) der ki; "Biz onun cesedi üzerinde seksen küsur yara saydık. Bir kısmı kılıç darbesi, bir kısmı da mızrak ve ok yarasıydı. Amcamı tanıyamadık, onu ancak kız kardeşi halam Rübeyye bt. Nadr parmaklarından tanıyabildi. (Tirmizi, Tefsir, 34.) Sahabinin Peygamberimize gösterdiği vefanın en güzel örneklerinden biridir.
📚Uhud Savaşı: Müslümanlar için ibret dolu olay
📌 Günümüzde pek çok değer gibi vefa da azalmaya başladı. Öyle ki insanlar, hayata anlam katan bu duygunun hatırlanması güç bir değer olduğundan dem vurur.
📌Maalesef ki artık maddi çıkar ilişkisi bittikten sonra insanları arayıp hatırını sormak, boş bir davranış olduğu düşünülüyor. Fakat unutulmamalıdır ki vefadan kaçış, sevgiden kaçıştır. Nitekim vefa sevgiden doğar ve sevgiyi besler.
VEFA İLE İLGİLİ ALINTILAR
"İnsanın aslının temiz, soyunun iyi olduğunu gösteren en açık delillerden, en güçlü kanıtlardan biridir vefa." (Güvercin Gerdanlığı, İbn Hazm)
"Tövbe, cefa elbisesini çıkarmak, vefa sergisini yaymaktır." (İhyau Ulumi'd-Din, İmam Gazzali)
"Ana-babaya itaat, akraba ve dostlara hürmet ve yardım, vatana sevgi hep vefa duygusunun eseridir. Vefasızlar ciddi dost bulamazlar. Sıkıntılı zamanlarında kimseden yardım göremezler. Şurası da enteresandır ki, bazıları kendileri sıkıldıkları zaman vefakârlardan vefa umarlar, yardım beklerler de kendi vefasızlıklarını terk etmezler." (Ahmet Rifat, Tasvîr-i Ahlak)
"Ey dost! Sen, gamlar içinde bulunduğun halde neşeli ol; vefasız olan, vefa nedir bilmeyen şu dünyada, sen vefalı ol!" (Mevlana Celaleddin Rûmi)
"Vefa, küçücük gölgeleri karanlık bir geceye döndürmemek, iplik iplik yağan yağmuru sağanağa çevirmemek için hassasiyetle korunması gereken bir duygudur." (Kalp, İskender Pala)
"Dostlarına vefalı, düşmanlarına müsamahalı ol ve yere yıktığın düşmanını tekmeleme, âlicenaplık göster. Vefa ve âlicenaplık yüksek ahlâkın iki parlak şiârıdır." (Ahlak, Nurettin Topçu)
"Vefa, özensiz ve darmadağınık bir dünyada, paha biçilemez bir değerdir." (Ölümden Önce Bir Hayat Vardır, Kemal Sayar)