Ben Ahmet Rasim, İstanbul Mektupçusu
Aslında hepimiz yazı makinesi olarak Ahmet Midhat Efendi'yi biliriz. Fakat ustasını aşmış bir isim olan Ahmet Rasim, kırkı İstanbul'la ilgili olmak üzere 148'den fazla eser kaleme aldı. Tanzimat'tan Cumhuriyet'e kültür ve edebiyatımıza ışık tutan güçlü kalemlerden biri olan Rasim, gazeteci, yazar, bestekâr, denemeci idi. II. Abdülhamid'den Mecidi Nişanı alan yazar, aynı zamanda I. Dünya Harbi sırasında savaş muhabirliği yaptı. Ömrünün son anlarında dahi yazmaya devam eden İstanbul Mektupçusu Ahmet Rasim'in ölümünün üzerinden tam 90 sene geçti. 21 Eylül 1932'de hayata veda eden bu renkli ve kıvrak kalemin satırlarıyla eski İstanbul'u gezmeye ne dersiniz?
🖌"Meselâ Boğaz'ın Hisarlar'dan ötede ne kadar semti, mahallesi varsa oralarda hiç olmazsa bir gece kalmak; Adalar'ı sırasıyla gezmek, Kadıköy'den başlayarak Kalamış, Fener, Kızıltoprak, Göztepe, Erenköy, Maltepe, Kartal tarafına doğru uzanmak, benim gibi havalı kimselere hemen hemen yaşamının bir şartıymış gibi geliyor. Bu gezip dolaşmalar sırasında ahbaplardan birine rastlayarak onda kalmak zorunluluğu da cabası. Yalnız bu gibi hallerde dikkat edilmesi gereken bir şey varsa, o da, her ihtimale karşı tedbirli davranmak ve o yerin hava durumu ile topografyasını hakkiyle öğrenmektir. Eğer bu türlü bir tedbire uymayacak olursanız, çok defa rahatsız olursunuz."
🔸
Bu satırlarda Ahmet Rasim'in İstanbul'u avucunun içi gibi bildiğini ve mekân tercihlerini belli sebeplere bağladığını görürüz. Anadolu Yakası'nın gözde semtlerini kendince bir sıraya koyarak gezilmesini salık veren yazarı hayat dolu bir flaneur (kent gezgini) olarak tanımlayabiliriz. Keyfine ve yemeye düşkün olan usta kalem, gezme adabından, dolaşırken alınması gereken önlemlerden bahsederken İstanbul'u gezmeyi, hatta ve hatta bu şekilde gezmeyi, yaşamının bir şartı kabul eder.