Sezai Karakoç’un Hızırla yolculuğu: “Hızırla Kırk Saat”
Ahmet Yesevi'den Yunus Emre'ye Mevlana'dan divan şairlerine kadar pek çok ismin kaleminde şekillenen Hızır imgesi, edebiyatımızda kendisine önemli bir yer edindi. Geleneğin özünden faydalanan Sezai Karakoç, yazdığı Hızırla Kırk Saat başlıklı şiiriyle bu imgeye yepyeni bir boyut getirdi. Peki, Hızırla Kırk Saat şiirinin hikayesi neydi? Üstat, Hızırla yolculuğa çıktığı bu şiirde modern döneme dair hangi eleştirilerde bulundu?
EDEBİYATTAKİ "HIZIR" İMGESİ
📚 Hızır (AS), efsanevi kişiliğiyle folklor, tasavvuf, halk inançları ve edebiyatta geniş bir yer tutar. Bilhassa klasik edebiyat kültüründe Hızır, önemli bir imge olarak karşımıza çıkmaktadır. Ahmet Yesevi, Mevlana, Yunus Emre gibi büyük mutasavvıfların eserlerinde Hızır'ın efsanevi kişiliğinden izler bulunur.
Hızır klasik edebiyatta ab-ı hayat kavramıyla özdeşleşmiştir. Abı-ı hayat "ölümsüzlük suyu, damlaları sonsuz hayat bağışlayan tatlı ve lezzetli su, bengi su" anlamına gelir. Edebi metinlerde geçtiği üzere Hızır'a ölümsüz suyu bahşedilmiştir.
İçeni ölümsüzlüğe kavuşturan su: Âb-ı Hayât