Sezai Karakoç’un Hızırla yolculuğu: “Hızırla Kırk Saat”
Ahmet Yesevi'den Yunus Emre'ye Mevlana'dan divan şairlerine kadar pek çok ismin kaleminde şekillenen Hızır imgesi, edebiyatımızda kendisine önemli bir yer edindi. Geleneğin özünden faydalanan Sezai Karakoç, yazdığı Hızırla Kırk Saat başlıklı şiiriyle bu imgeye yepyeni bir boyut getirdi. Peki, Hızırla Kırk Saat şiirinin hikayesi neydi? Üstat, Hızırla yolculuğa çıktığı bu şiirde modern döneme dair hangi eleştirilerde bulundu?
Giriş Tarihi: 19.09.2020
16:43
Güncelleme Tarihi: 05.02.2023
10:32
TASAVVUFİ EDEBİYATTA HIZIR
📚 Ahmet Yesevi, Yunus Emre ve Mevlana 'nın eserlerinde Hızır'ın ab-ı hayatla olan ilişkisine telmihte bulunan göndermeler vardır. Söz gelimi Ahmed Yesevî bir hikmetinde Hızır'la görüştüğünü, onun kendisine yardım edip elinden tuttuğunu, otuz bir yaşında iken kendisine ilahı aşka ulaştırdığını söyler.
Yûnus Emre, Hızır'ın İlyâs ile birlikte âb-ı hayât içerek ölümsüzlüğe eriştiğini belirtir. Onun sunacağı şey ise âb-ı hayât yani ilâhî aşktır. Bu sakilik motifine başka şairlerde de rastlanır. Mevlânâ, Şems-i Tebrîzî'yi "ikinci Hızır, zamanın Hızır'ı, görüş Hızır'ı, gerçek Hızır" gibi ifadelerle tanımlar.
📚 Divan edebiyatında ise Hızır (AS), insanlara yardım etmesi, denizde darda kalanların imdadına yetişmesi, yeşil elbisesini ve makamını kimsenin görmemesi, boğulanları karaya çıkarıp cenaze namazlarını kılması gibi özellikleriyle şiirlerdeki yerini alır. Birçok şairin dizesine yansıyan bu imge, bütün geleneğin hayata ve edebiyata bakışını gözler önüne serer.
Örnekle beyitlerle divan edebiyatındaki 15 mazmun
MODERN EDEBİYATTA YEPYENİ BİR HIZIR İMGESİ
Edebiyatın yenileşme döneminde klasik özelliklerini kaybeden Hızır imgesi sadece deyimlerdeki varlığı ile edebî eserlerde yer almıştır.
📚 Fakat külliyata bedel bir istisna vardır ki geleneksel özün modern edebiyata nasıl tatbik edilebileceğinin en güzel örneğidir. Üstad Sezai Karakoç'un Hızırla Kırk Saat isimli eseri, çağların kalıplarına sığmayan yeni fakat niteliklerini kaybetmeyen bir Hızır imgesi ortaya koyar.
İslami geleneğin en gür sesi; Sezai Karakoç
📚 Karakoç'un 1967 'de yayımladığı Hızırla Kırk Saat adlı şiir kitabı, Hızır'ın dini ve efsanevi özelliklerini alegorik olarak yeni bir anlayışla kaleme aldığı eseridir.
📚 Kitap bazı bölümlerinde Hızır'ın konuşturulduğu dikkate değer bir eser dir. Sezai Karakoç, kırk bölümlük bu eserde söz gelimi Hızırla bir yolculuğa çıkar…
İsmet Özel, Sezai Karakoç ve Rasim Özdenören'den unutulmaz alıntılarla İslam
"Ey yeşil sarıklı ulu hocalar bunu bana öğretmediniz Bu kesik dansa karşı bana bir şey öğretmediniz Kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı Günlere geldim bunu bana öğretmediniz Hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim Bunu bana söylemediniz İnsanlar havada uçtu ama yerde öldüler Bunu bana öğretmediniz Kardeşim İbrahim bana mermer putları Nasıl devireceğimi öğretmişti Ben de gün geçmez ki birini patlatmayayım Ama siz kağıttakileri ve kelimelerdekini ve sözlerdekini
nasıl sileceğimi öğretmediniz
Bir kentten daha geçtim Buğdayları yakıyorlardı Yedikleri pirinçti Birbirlerine açılan borular gibi üfürüyorlardı Sonra birbirlerinden borular gibi çıkıyorlardı Pirinçler gibi çoğalıyorlardı Atlarını yalnız atlarını cana yakın buldum Öpüp çıkıp gittim yelelerini"
📚 Bilhassa kitaptaki bu şiir, Hızırla yapılan tüm yolculuğun özeti gibidir.