Rembrandt’a dair bilinmeyen 10 bilgi

Rembrandt Harmenszoon van Rijn, 1606'da Hollanda'da doğdu. Ailesi onu üniversiteye hazırlayan bir Latin okuluna gönderdi. Fakat derslerde sürekli resim yapması yüzünden sıklıkla ceza aldı. Bunun üzerine ailesi 14 yaşında Rembrandt'ı okuldan alarak ressam Jacob Isaacksz van Swanenburgh'un yanına gitti. Daha sonra Amsterdam'da Pieter Lastman'ın yanında çalışmaya başladı. Rembrandt yaşadığı dönem boyunca Avrupa ve Hollanda'da sanat tarihinin en önemli ressamlarından biri olarak tanındı. Ünlü ressam aynı zaman da 'Işığın ve gölgelerin ressamı' olarak da anılır. 1632,Tuval üzerine yağlı boya,169x216 cm. (Sanat Müzesi, Den Haag) Bu tipik grup resmi Amsterdam'lı anatomici Nicolaes Tulp'u ders verirken gösteriyor. Tulp, bisturisini kullanarak önünde yatan kadavranın açılmış olan koluna uzanırken dersini kayıtsızca ve nesnellikle anlatıyor. Resmin sol yarısında bir grup öğrenci gösteriyi kendinden geçmiş bir halde dikkatle izliyor. Deneyimli bir tarihsel konular ressamı olarak Rembrandt sahneyi canlı bir tarzda gruplamış ve eyleme odaklanmış; bu, Hollanda grup portrelinde yeni bir fikirdi. 1627,Ahşap üzerime yağlıboya, 31,7x 42,5cm, Berlin Sanat Müzesi, Berlin Bu erken dönem resmi kitaplarla çevrilmiş karanlık bir odada bir adamı gösteriyor. Adamın yüzünün kırışıklıkları kitapların sayfasında tekrarlanıştır. Adam mum ışığında bir madeni parayı inceliyor. Tamamı kahverengi tonlarda betimlenmiştir. 1669,Tuval üzerine yağlıboya,86X70,5 Ulusal Galeri, Londra Modern çağdan önce hiçbir sanatçı yaşamının bütün evrelerinde kendini resimleyen Rembrandt kadar sık kendi resmini yapmamıştır. Onun yaşlı bir adam olarak gösteren geç dönem otoportreleri özellikle sıradışıdır. Bu resim öldüğü yıl yapılmıştır ve Rembrandt'ın geç dönem yapıtlarına özgü açık, hızlı üslubundandır. 1642,Tuval üzerine yağlıboya,359x438 cm, Rijksmuseum, Amsterdam Resme Gece Devriyesi adı Rembrandt'ın ölümünden çok sonra verildi. Gerçekte Kaptan Frans Banning Cocq ve Teğmen Williem van Ruytenburg'un askerlerinin bir grup portesidir. Rembrand formların bu hiyerarşisini devrimci bir yöntemle boşa çıkartıyordu. Onun yapıtları resimde bir dönüm noktasıdır. 14 yaşında okulu bırakıp sanata yönelen Rembrandt, Pieter Lastmann'ın yanında sanatına devam etti. 1625′ten itibaren ilgi odağı gravür oldu. Gravür sanatının ortaya çıkuşında yerini Rembrandt'a borçludur. 1630'ların başında popüler olan Rembrandt, 'ışığın ressamı' olarak anıldı. O dönemin burjuvaları resmini yapması için sıraya girdi. Eserlerinde kullandığı ışık ve gölge oyunları öyle başarılıdır ki bugün dahi üniversitelerin fotoğraf bölümlerinde 'Rembrandt Aydınlatması' konu olarak işlenir. Ünlü ressamın, 1631'de yaptığı 'Nicolaes Ruts'un Portresi' eseri, dünyadaki bilinen ilk reklam çalışmalarından biridir. Rembrandt, dönemin zengin kürk tüccarı Ruts'un portresini, kendi sattığı kürklerden birinin içinde resmederek ürününün reklamını yaptı. Tarihteki ilk reklam çalışması olarak kabul edilen bu portre, Rembrandt'ın sanat yaşamındaki en estetik eserlerinden birisidir. Rembrandt, kendi boyasını tıpkı dönemin diğer ressamları gibi kendi hazırlıyordu. Bir simyacı gibi kendi boyalarını üreterek işe başlardı. Kan, safra, çimen, toprak; bulunabilecek her türlü renk veren maddeden boya yapardı. Fakat Rembrandt'ın bu boyaları üretirken kullandığı farklı teknik ve yöntemleri vardı. En önemli tekniklerinden birisi boyalarını hazırladıktan sonra keten yağının içinde uzun süre bekletmesiydi. Çağın ressamları onun boya tekniğini asla keşfedemedi. Rembrandt'ın gerçekliğe uygun tasvirleri resimlerinde rahatsız edici boyutlara varıyordu. Adeta acımasız bir psikolog gibiydi. Rembrandt insanların suratındaki korkuları acıları öfke ve pişmanlıkları tuvaline yansıtmada çok başarılıydı. Bu tasvir, dönemin insanlarının alışageldiğinin oldukça dışındaydı. Çünkü o dönemde bir insan resmini güzel görünmek için yaptırtıldı. Rembrandt, kendine özgü psikolojik anlatım tekniğini ileride başka portrelerinde de kullanacaktı. Rembrandt bu siparişlerin yanında dinsel ve tarihsel konulu resimler yapmayı sürdürmüş Genel Vali Frederick Henry'nin siparişi üzerine 'Passion' sahneleri resimlediği beş çalışma gerçekleştirdi. Rembrandt, Amsterdam'da bir sipariş üzerine en ünlü eseri olan 'Gece Nöbeti'ni yaptı. Fakat eser dönemin geleneklerine uymadığından beğenilmedi ve eleştirildi. Gece Bekçileri ile Rembrandt, kalabalığın içinde yer alan hareketli bir grubun tasvirini yaptı. Bu tablonun en önemli özelliği, ışık oyunları sayesinde gizemli bir hava yaratmış olmasıdır. Aslında Rembrandt bu eserinde, gece değil, gün ışığını betimledi. Restorasyonlarda sürülen vernik ve kir yıllar içinde koyu siyah bir tabaka oluşturmuş, adına da geceyi ilave etmişler. Resmin bir gece manzarasını resmettiği yönündeki yanlış izlenim bu koyu vernikten kaynaklandı ve resim bu yanlış izlenim doğrultusunda 'Gece Nöbeti' olarak adlandırıldı. Resmin üzerindeki bu vernik 1940'larda kaldırıldı. Kendisinden o dönemde popüler olmaya başlayan şekilde, 'hiyerarşik düzen içerisinde' grup resimleri yapması istendi. Elbette Rembrandt bu düzeni önemsemedi ve grup resmini gerçek bir olaya, toplumsal bir drama dönüştürdü. Ve ortaya 'Gece Devriyesi' tablosu çıktı. Tablo 1642 yılında yalnızca sanat camiasında değil, ticaret ve para dünyasında da olay yarattı. Rembrant'ın 1642'de resmettiği Gece Nöbeti isimli eserindeki en önemli göze çarpan unsur; durağan bir sahnenin hareketliymişçesine resmedilmesidir. Sanki tuvalde bulunan insanların birkaç saniye sonra koşuşturarak ortadan kaybolacaklarmış gibi bir havayla çalışılması ve izleyicinin gözünü sürekli olarak resmin bir yerinden diğer bir yere doğru arayışlarda bulundurması bize inanılması güç bir yeteneği ortaya Rembrandt'ın karısının ölümü üzerine yaptığı eser, o dönem için oldukça sıradışıydı. Eserlerindeki insan figürleri, tablonun içinden çıkacak ve karşısındaki ile konuşmaya başlayacak gibidir. Bu derinlik 'Gece Devriyesi'nin resim tarihinin ilk üç boyutlu çalışması olarak kabul görmesini sağladı. 'Gece Devriyesi' Rembrandt'a uğursuzluk getirdi. Bu tablodan sonra hayatında ve sanat yaşamında olumsuz yönde önemli değişiklikler oldu. Karısını ve oğlunu kaybetti. Bu ölüm onun sanat üslubuna yansıdı. Resimlerindeki görkemli çizgiler yerini tatlı bir sevecenliğe bıraktı. Ve 'Hollanda'nın altın çocuğu' ilan edilmiş olan Rembrandt ilk kez, müşterisi, yaptığı portreyi beğenmediği için parasını alamadı. Bu olay kulaktan kulağa yayıldı. Tüm bu olanlar üzerine Rembrandt daha da içine kapandı. Zengin ve güçlü insanlar yerine sıradan insanların portrelerini yapmaya başladı. Onların saflık, yoksunluk ve sevecenliğini başarılı bir şekilde tablolarına yansıttı. Derlenmiştir.

Rembrandt’a dair bilinmeyen 10 bilgi

REMBRANDT KİMDİR?