Müslüman alimler ‘ilmi’ hangi amaçla kullandılar?
Avrupa'nın Orta Çağ karanlığını yaşadığı dönemde, Müslüman âlimlerin yenilik ve araştırmalarında en dikkat çeken şey, onların bilgiye duyduğu muazzam açlıktı. "İlim için ilim" anlayışından ziyade, çoğunlukla bilgiyi deneysel uygulamaları ve insanların hayat kalitesini artırmak için kullandılar. Bu yaklaşımın bir de Resul-i Ekrem (sav) tarafından işaret edilen manevi tetikleyicisi bulunuyordu: "Bir insan öldüğünde, amel defteri üç şey haricinde kapanır: Sadaka-i cariye, insanlara faydası devam eden ilim ve ardından dua eden hayırlı evlat."
MÜSLÜMAN ÂLİMLER ADETA ANSİKLOPEDİ GİBİYDİ
Her biri adeta birer ansiklopedi gibi olan Müslüman araştırmacılar, bulgularını büyük bir hızda yazıya aktarıyor; devasa büyüklükte tomarlar çığır açan bilgilerle dolup taşıyordu.
Binlerce sayfayı bulan, çok sayıda ciltten oluşan kitaplar geniş kütüphaneleri dolduruyordu.
Bu medeniyetin altın çağı, yani 8'inci yüzyıl ve 13'üncü yüzyıl arasında kalan dönem, kadim bilgileri yok olmaktan kurtarıyor, değiştiriyor, yeni keşifler ilave ederek daha geniş ve zengin bir halde tüm dünyaya yayıyordu.