Osmanlı’nın kayıp eseri: Sarraf İskender Paşa Mescidi
Kur'an-ı Kerim'de namazın emredilmesinin hemen ardından cami ve mescitler adeta İslam'ın simgesi olarak tezahür eder. Müslümanların hayatını idame ettiği coğrafyalarda bu ibadethanelerin oldukça yaygın bir şekilde inşa edildiği görülür. Bilhassa Osmanlı Devleti, cami mimarisine hat safhada önem verir. Görenleri büyüleyen eserlere imza atsa da ne yazık ki bu süreçte birtakım yapıların yalnızca ismi günümüze ulaşır. Sarraf İskender Paşa Mescidi de bugün sadece adını bildiğimiz bir mescit olarak kayıtlarda yer alır.
Camilerin tarihi süreci
◾ Müslümanların ibadetlerini ifa etmek amacıyla inşa ettiği cami ve mescitler, hak din İslam'da oldukça değer verilen yapılardır. Vahyin Yüce Peygamberimiz Muhammed'e (sav) inmeye başladığı ilk günlerden itibaren inananlar Resulullah'ın (sav) çevresinde düzenli aralıklarla bir araya gelir. Namazın farz kılınması ile birlikte bu meclislerde cemaat halinde namaz kılınır.
◾ Başlangıçta gizlice yerine getirilen bu ibadet, ilerleyen süreçte halka açık ortamlarda da icra edilir. Ancak Mekke döneminde henüz mescit veya cami olarak nitelendirilecek bir yapıya rastlanmaz. İslam'ın ilk mescidi Efendimiz'in (sav) Medine'ye hicreti esnasında konakladığı Kuba'da inşa edilir.
İslam tarihinin ilk mescidi; Kuba Mescidi