Osmanlı'nın Afrika'daki adası: Sevakin

Dostlar Meclisi'nde gerçekleşen törenle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Hartum Üniversitesi tarafından hukuk alanında fahri doktora takdim edildi. Burada konuşan Erdoğan, Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El-Beşir'den, Sevakin (Suakin) Adası'nın yeniden restore edilmesi için Türkiye'ye tahsis edilmesini istedi.

Yayınlanma Tarihi: 26.12.2017 00:00 Güncelleme Tarihi: 26.12.2017 17:01

Erdoğan, "Batı, adayı yer ile yeksan etmiş" diyerek "hamd olsun, şimdi yeniden restore etmek, ayağa kalkmak, kaldırmak bizlere nasip olduğu için ayrı bir memnuniyet içerisindeyim" haberini vermişti. Peki, Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El-Beşir'den restore edilmesi için istenen Sevakin Adası'nın önemi neydi?

Sudan temaslarında bir ada dünyanın ve Türkiye'nin gündemine düştü. Sevakin Adası… Erdoğan bu adanın Türkiye'ye bağlanmasını istedi. Nedeni ise, adanın üzerinde Osmanlı dönemine ait eserlerin yer alması. İşte o adanın üzerinde yıkıntı haline gelen Osmanlı eserleri…

Uzun bir hat şeklinde olan Kızıldeniz'in güney kısmı nispeten daha geniş olup kuzeye doğru oldukça darlaşır. Kızıldeniz'in uzunluğu Süveyş Körfezi'nin kuzey ucu ile Babü'l Mendeb arasında 2 bin 250 km'dir. Ortalama derinliği 488 metre olan Kızıldeniz'in en derin noktası Sevakin ile Cidde arasındadır. Sevakin Adası da Sudan'ın kuzeydoğusunda, Kızıldeniz kıyısında yer alıyor. Ada'nın Türk hakimiyetine girmesi ise 1517'de Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethi ile gerçekleşiyor.

OSMANLI DEVLETİ'Nİ ENDİŞELENDİREN GELİŞME

Kızıldeniz'de Osmanlı Devleti'ni endişelendiren gelişmelerden biri de İngilizlerin Sevakin'i ele geçirme girişiminden duyulan endişeydi. Sevakin bulunduğu konum itibariyle Hicaz Vilayeti'nin karşısında kalıyordu. Bu yüzden vilayetle bağlantıları kuvvetliydi. Bölgeye yerleşecek bir gücün Hicaz Vilayeti'ni de tehdit eder duruma gelmesi mümkündü.

Hicaz Vilayeti taşıdığı önemden dolayı hem bir sembol niteliğinde hem de işgal dalgasının Osmanlı Devleti'nin daha iç bölgelerine yayılmasını durdurması bakımından manevi bir set pozisyonundadır. Bu yüzden Hicaz Vilayeti'ni doğrudan ve dolaylı olarak tehdit eden her hadise ve söylenti yakından takip edildi.

OSMANLI'NIN SEVAKİN HÂKİMİYETİ

Osmanlı Devleti'nin Doğu Afrika üzerindeki hâkimiyet merkezi önce Kızıldeniz'deki Sevakin Adası üzerindeydi. 1554 yılında Özdemir Paşa İstanbul ve Mısır'dan topladığı yaklaşık 10 bin kişilik bir kuvvetle Kızıldeniz'deki Sevakin Adası ve batı sahilindeki Musavva Limanı'na gitti. Buraları Osmanlı Devleti adına ele geçirildikten sonra 5 Temmuz 1555 (15 Şaban 962) tarihinde Habeş Beylerbeyliği Sevakin'de kuruldu ve Abdülvehhab isimli zabit buraya kadı olarak tayin edildi. Bu ilk hâkimiyetin ardından bölge bazen Yemen bazen de Hicaz Vilayetlerine bağlı kaldığı gibi doğrudan Habeş Eyaleti ve Beylerbeyliği adıyla Osmanlı idari yapısındaki yerini aldı.

1882'de Mısır'ın İngilizlerce işgaliyle fiilen Türk denetiminden çıkan kent, 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması'nın 17'nci maddesi uyarınca kesin olarak İngiliz idaresinde Mısır'a bırakıldı. Sudan'ın İngiliz-Mısır idaresinden 1956 yılında bağımsızlığını kazanması ile Sevakin de Sudan topraklarının bir parçası oldu.

KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN'IN MEKTUBU

1517 yılında Mısırı Memlükler'den alan Osmanlılar, Mısır'ın Kızıldeniz sahillerine isabet eden topraklara da hâkim oldular. Güney'de de Nubya bölgesi ile komşu oldular. Nubya ile Mısır arasındaki hududu, Osmanlıların güneydeki sınırı olarak kabul etmek icab eder. Bazı coğrafya kitaplarında bu bilgi, Asya'nın 5 mil ötesindeki Kasr köyünden başladığı şeklinde kayıtlıdır. Ridaniye muharebesini takiben, gönderilen kuvvetler güneyi kontrol altına almış, Said, Dimy at ve diğer yerlerin serdarları itaatlerini arz etmişlerdi. Mısır'ın fethi ile karadan Nubya, Habeşistan ve Zengibar gibi ülkelerle, denizden ise Aden ve Hindistan ile doğrudan doğruya temasa geçildi.

Mısır'ın güneyinde, bugünkü Sudan'a tekabül eden Nubya, müstakil şeyhlikler halinde idi. 14'üncü asır başlarında kurulan Func sultanlığı, bu şeyhliklerin büyük bir kısmı idaresi altında, bir nevi konfederasyon şeklinde birleştirildi. Bu devlet Dongola'dan Nil nehri vadisine, Kordofan'dan Habeşistan hududuna kadar olan toprakları kontrol ediyordu. Nubya sahillerinde bulunan Sevakin (Suakin) limanı da Osmanlı hâkimiyetine geçmiş oldu.

Kanunî Sultan Süleyman'ın 28 Mayıs 1542 tarihli mektubunun Portekizce tercümesine göre Sultan, Portekizlilerden buğday karşılığı biber istemiş ve Aden, Cidde ve Sevakin gibi limanlara uğramamalarını talep etmiştir.

PORT SUDAN'IN KURULMASIYLA ÖNEMİ AZALDI

Sudan'ın kuzeydoğusunda Kızıldeniz kıyısında bulunan Sevakin Adası 1517'de Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethi ile Türk topraklarına katıldı. Sudan'ın kuzeydoğusunda Kızıldeniz kıyısında liman şehri olan Sevakin, geçmişte Nubya bölgesinin en mühim limanıyken, 30 kilometre kuzeydeki Port Sudan'ın kurulmasıyla önemi azaldı.

1517'de Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethi ile Türk topraklarına katılan şehir, 19'uncu asra kadar Osmanlı Devleti'nin bugünkü Eritre, Cibuti ve kuzey Somali'yi kapsayan Habeş Eyaleti valilerinin ikamet adresi oldu. 1554 yılında Habeş Seraskerliğine tayin edilen Yemen Beylerbeyi Özdemir Paşa 5 Temmuz 1555 tarihinde Habeş Eyaleti'ni kurarak Sudan'ın Kızıldeniz sahilindeki Sevakin Adası'nı eyalet merkezi yaptı. 16. asırda bu eyalete 8 sancak bağlıydı. 1557 yılında eyalet merkezi bugünkü Eritre'de bir şehir olan Masavva olduysa da, 17'nci asırdan itibaren beylerbeyiler tekrar Sevakin 'de oturmaya başladılar.

SUDAN TOPRAKLARININ PARÇASI OLDU

Üst rütbeli görevliler genelde Mısır'da sancakbeyliği yapanlar arasından tercih ediliyordu. Bu eyâlet 18 asır öncesi Cidde Sancağı Mutasarrıfı olan Mekke Şeyhülharemi'nin idâresine verildi. 18'inci asrın başından itibaren ise Rumeli Beylerbeyi payeli ve vezir rütbeli toplam 29 beylerbeyi tarafından idare edildi.

Bölgenin muhafazası için Osmanlılar tarafından kaleler inşa edildi ve Kızıldeniz'in bir "Osmanlı iç denizi" hâline dönüşmesiyle beraber buradaki güney donanması Hint, Süveyş ve Muha Kaptanlığına ayrıldı. Şehrin idaresi 1865 yılında Mısır Hıdivliği'ne bırakıldı. 1882'de Mısır'ın İngilizler tarafından işgaliyle fiilen Türk hâkimiyetinden çıkan şehir, 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması'nın 17'nci maddesi uyarınca kesin olarak İngiliz idaresindeki Mısır'a bırakıldı.

Sudan'ın İngiliz-Mısır idaresinden 1956 yılında bağımsızlığını kazanması ile Sevakin de Sudan topraklarının bir parçası oldu.

OSMANLI'NIN ÜSTÜN BAŞARISI

Yaşanan tüm bu gelişmelere rağmen Osmanlı Devleti, Kızıldeniz sahillerinin muhafazası için yoğun gayret sarf etti. 19. yüzyıl içinde nispeten güç kazandığı zamanlarda Kızıldeniz'deki sahillerinin muhafazası için askeri tedbirler aldı. Hatta 1870'li yıllarda Yemen'de giderek zayıflayan otoritesini tekrar geri kazandı ve I. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar bölgede kalmayı başardı. Ne var ki bölgede mücadele edilen tek güç İngilizler değildi. İngilizler dışında Fransızlar, İtalyanlar ve İspanyollar gibi kuvvetler de bölgede nüfuz alanı kurmaya çalıştı. Bunlara karşı Osmanlı Devleti kimi zaman denge siyaseti izleyerek kimi zaman da diplomatik bir mücadele örneği sergileyerek kendini gösterdi.

FİKRİYAT
Dünyabülteni, XIV. asrın ilk yarısında Kızıldeniz sahillerinde Osmanlılar, Cengiz Orhonlu-Tarih İncelemeleri Dergisi,Osmanlı Devleti'nin Kızıldeniz'de aldığı tedbirler, Durmuş Akalın-Tarih Enstitüsü Dergisi, Prof Dr. Münir Aktepe

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.