İslam'da burçların yeri var mıdır?
Günümüzde burç yorumları birçok insan tarafından ilgi ile takip ediliyor. Bu yorumların bazıları gayba dair bilgi verme iddiası taşıyor ve insanları etkiliyor. Bazen bu etkilenme öyle bir boyuta geliyor ki insanlar hayatlarını bu yorumlara göre yaşıyor. Peki, burçlar Kur'an-ı Kerim'de geçiyor mu? İslam'da burçlara yer var mıdır?
Dinimiz falcılık, büyücülük, medyumluk ve benzeri eylemleri kesinlikle yasaklamıştır. İslam, Allah'ın (CC) yarattıklarından olan yıldızların, insanlar üzerinde onların kaderlerini biçimlendirici bir etkisinin olabileceği yolundaki inancın önünü keser.
Gaybı bilmek sadece Allah'a (CC) aittir. Güneş, ay ve yıldızlar dahil yeryüzündeki her şey Allah'ın (CC) kontrolündedir. Astrolojiye dair yorumlar, gayba dair bilgi verme iddiası taşıyor. Bu kapsamda değerlendirildiğinde İslam böyle bir duruma geçit vermez.
İslam, burç yorumculuğu ve benzeri işlerle meşgul olanlara bir şeyler danışmayı, onların yorumlarına göre hareket etmeyi, onların böyle konulara dair anlattıklarını onaylamayı uygun görmez. Bundan dolayı Müslümanların bu işlerden uzak durmaları ve bu işlerle uğraşanlara ilgi göstermemeleri gerekir. İnsanların başlarına gelenler kendi iradeleri ve Allah'ın (CC) takdiri sonucu oluşur. Burçların dinde yeri yoktur.
Gayb ile ilgili ayetler
"Gaybın anahtarları Allah'ın (CC) yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıklarındaki tek bir taneyi bile bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır."
En'âm suresi 59. Ayet
En'âm suresi 59. Ayet Tesfiri:
İlk âyet, bir bakıma, inkârcıların Resûlullah'ı "şair, sihirbaz, mecnun" gibi hiçbir gerçeklik taşımayan ifadelerle itham etmelerine karşı bir cevap teşkil etmekte; onun tebliğlerinin kesin ve apaçık delile (beyyine) dayandığını haber vermektedir.
Tesfirin devamı için tıklayınız.
"(Ey inkâr edenler!) Allah müminleri, pisi temizden ayırmadan bulunduğunuz hal üzere bırakacak değildir. Allah size gaybı da bildirecek değildir; fakat Allah (gaybı bildirmek için) peygamberlerinden dilediğini seçer. Artık Allah'a ve peygamberlerine iman edin; inanır ve sakınırsanız sizin için büyük bir ecir vardır."
(Âl İmrân 179. Ayet)
Âl İmrân 179. Ayet Tesfiri:
Bu âyet müslümanların Uhud Savaşı'ndaki yenilgilerinin hikmetlerinden birini daha ortaya koymaktadır. Hz. Peygamber'in Mekke'deki müslümanlarla birlikte Medine'ye göç edip de orada bir devlet kurması üzerine gerek Medine'de gerekse çevresindeki bölgelerde İslâm'ı kabul edenler hızla çoğalmaya başladı.
Tesfirin devamı için tıklayınız.
"Ona rabbinden bir işaret gelse ya!" diyorlar. De ki: "Gaybı bilmek Allah'a mahsustur; bekleyiniz, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim."
Yûnus Suresi 20. Ayet
Yûnus Suresi 20. Ayet Tesfiri:
Müşrikler Hz. Peygamber'in tevhid çağrısına karşı itirazlarına devam ederek yeni bir Kur'an talebinden sonra bu defa da yeni bir işaret (mûcize, âyet) istiyorlar. Meâlde "işaret" diye tercüme edilen âyet kelimesi, "Kur'an âyeti, mûcize, insanı Allah'a (CC) inanmaya götüren işaretler, nişanlar" gibi anlamlarda kullanılmaktadır.
Tesfirin devamı için tıklayınız.