Soyu
Kureyş'in en zengin tüccarlarından olan babası Affân Câhiliye devrinde öldü. Annesi Ervâ bint Küreyz, Resûlullah'ın (SAV) halası Ümmü Hakîm Beyzâ bint Abdülmuttalib'in kızıdır.
Mensup olduğu Emevî (Ümeyye) kabilesinin soyu Abdümenâf bin Kusay'da Hz. Peygamber'in nesebiyle birleşir. Resûl-i Ekrem'den (SAV) altı yaş küçüktür.
Müslüman oluşu
Gençliğinde babasının yanında ticaretle uğraşan Hz. Osman, İslam öncesinde Mekke'nin önemli tüccarları arasına girdi. İslamî davetin ilk safhasında Hz. Ebubekir'in aracılığıyla Resûlullah'ın (SAV) yanına giderek Müslüman oldu ve ilk on Müslüman arasında yer aldı.
Amcası Hakem bin Ebü'l-Âs onu bağlayıp dininden dönene kadar bağlarını çözmeyeceğini söyleyince şiddetle karşı koydu. Kararlılığını görüp bağlarını çözmek zorunda kalan amcasından sonra annesi de çok uğraştı, ancak onu dininden döndüremedi.
Evliliği
Hz. Osman kısa bir süre sonra Hz. Peygamber'in (SAV) kızı Rukıyye ile evlendi. İslâmiyet'in 5. yılında hanımıyla birlikte ilk kafilede Habeşistan'a hicret etti. Habeşistan'da doğan ve hicretin 4. yılında vefat eden oğlu Abdullah dolayısıyla kendisine Ebû Abdullah künyesi verildi. Bir yıl sonra Habeşistan'dan Mekke'ye döndü ve ardından Medine'ye hicret etti.
Vefatı
Âsiler, hac mevsiminin sona ermesi dolayısıyla Mekke'den çok sayıda insanın Medine'ye geleceğini düşünerek ve eyaletlerden gönderilen askerî birliklerin yaklaştığının duyulması üzerine acele ettiler. Muhasaranın son gününde genç sahâbîlerin savunduğu evin kapısını yaktılar. Akşam saatlerinde bitişikteki evden içeriye giren birkaç Mısırlı, Kur'an okumakta olan Hz. Osman'ı öldürdü (17 Haziran 656). Meşhur rivayetlere göre Hz. Osman o sırada 82 yaşındaydı. Bu arada ona kalkan olmak isteyen hanımı Nâile bint Ferâfisa'nın parmakları da kesilmişti. Ardından evini ve beytülmâli yağmalayan âsiler Hz. Osman'ın defnedilmesini de engellediler. Bu sebeple halifenin cenazesi, hanımı Nâile'nin gayretleriyle ancak akşam-yatsı arasında çok az kişi tarafından gizlice kaldırılabildi. Hatta cenazenin üç gün sonra defnedilebildiği de rivayet edilmiştir.
Bedir Savaşı
Peygamber Efendimiz (SAV) Bedir Savaşı'na giderken Hz. Osman'ı hasta olan kızının başında Medine'de bıraktı. Zafer müjdesinin Medine'ye ulaştığı gün Rukıyye vefat etti. Hz. Peygamber (SAV), onu Bedir'e katılanlardan sayarak ganimetten hisse verdi.
Hz. Osman'ı daha sonra diğer kızı Ümmü Gülsüm ile evlendirdi. 630 yılında onun da vefatı üzerine evlenecek başka kızı olsaydı onu da vereceğini söyledi.
Elçiliği
Zâtürrika ve Zûemer gazvelerine çıkıldığında Medine'de Resûl-i Ekrem'e (SAV) vekâlet eden Hz. Osman, Hudeybiye Antlaşması öncesinde onun elçisi olarak Mekke'ye gitti.
Kureyş liderlerinin istediği takdirde Kâbe'yi ziyaret edebileceğini söylemeleri üzerine Hz. Peygamber'e (SAV) izin verilmediği sürece kendisinin de ziyaret etmeyeceğini bildirdi.
Kabe ziyareti meselesi
Kâbe ziyaretine müsaade edilmesini sağlamak için görüşmelerini ısrarlı bir şekilde sürdürdü. Dönüşünün gecikmesi üzerine kendisini bekleyen Müslümanlar arasında öldürüldüğü şâyiası yayılınca Resûl-i Ekrem (SAV), ashabından müşriklere karşı savaşa girmek şartıyla biat aldı.
Allah'ın Resulü (SAV), biat sırasında, "Osman Allah ve Resulünün emrini yerine getirmek için gitmiştir" deyip sağ elini sol elinin üzerine koyarak onun adına biat ettiğini gösterdi.
Halifeliği
Hz. Osman'ın halifeliği döneminde (644-656) İslâm orduları, İran içlerine doğru ilerleyişini sürdürdü. Horasan'a etkili ve sürekli akınlar onun zamanında başladı ve bölgenin büyük kısmı fethedildi. İran'a yapılan seferler Bahreyn üzerinden deniz yoluyla da sürdürüldü. İran'ın güneydoğusunda Belûcistan'ın sahil bölgesine kadar ulaşıldı. Merv şehrine kaçmak zorunda kalan Sâsânîler'in son hükümdarı III. Yezdicerd'in öldürüldüğü 651 yılında bütün İran İslâm hâkimiyetine girmiş bulunuyordu.
Fetihleri
Kuzey Afrika fetihlerine devam edildi. 645 yılında Vali Amr bin Âs'ın Medine'de bulunduğu bir sırada Bizanslılar'ın işgal ettiği İskenderiye onun tarafından geri alındı. Amr'ın yerine Mısır'a vali tayin edilen Abdullah bin Sa'd bin Ebû Serh, Trablusgarp'tan İfrîkıye'ye (Tunus ve civarı) kadar ilerledi ve bölgenin önemli merkezlerinden Sübeytıla civarında yapılan savaşta büyük bir zafer kazandı.