Saraybosna'nın tarihe tanıklık eden Osmanlı konakları
Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da, Osmanlı'daki yaşam tarzını ve mimarisini bugüne taşıyan Saraybosna konakları, ziyaretçilerini adeta zamanda yolculuğa çıkarıyor.
Saraybosna'da, dönemin varlıklı ailelerinden Glodjo tarafından inşa edilmesine rağmen aileye iç güveyisi gelen Hamid Svrzo'nun adını alan "Svrzo Evi", iki Osmanlı evinin birleştirilmesiyle inşa edilen ve Osmanlı'dan Avusturya-Macaristan kültürüne geçişi keskin çizgilerle yansıtan "Despic Evi" ve halk kahramanlarından Alija Djerzelez'in (Gürz İlyas) adını taşıyan konak, zamana direnen yapılar olarak tarihe tanıklık ediyor.
Osmanlı mimarisini Saraybosna'da en özgün haliyle yaşatan "Svrzo Evi", bugün müze olarak hizmet veriyor. Haremlik ve selamlık olarak iki bölüme ayrılan evin geniş bahçesi, ahşap balkonu ve hikâyesi ilgi çekiyor.
Evin yüksek duvarlarla çevrilmiş olduğuna dikkati çeken Mazdarevic, evde ayrıca kadınlara özel "haremlik" ve ev sahibi erkeğin misafirlerini ağırladığı "selamlık" bölümleri olduğunu söyledi.
İÇ GÜVEYİSİ SVRZO'NUN İLGİNÇ HİKÂYESİ
Svrzo Evi'nin, diğer Saraybosna konaklarında ayrılan bir özelliği olduğunu anlatan Mazdarevic, şunları söyledi:
"Evi, dönemin Saraybosna Kadısı Munib Glodjo yaptırdı. Glodjo, görevinin de getirdiği imtiyazla evin hemen arkasında bulunan Sedrenik dağından mahalleye su getirdi. Osmanlı'daki uygulamalara göre, suyu sadece kendi evine getiremezdi. Bu yüzden Glodjo, suyu önce camiye daha sonra kendi evine bağlattı. Evin en önemli özelliklerinden biri de kendi çeşmesinin olması."
Mazdarevic, evin eski kadı Glodjo tarafından yaptırılmasına rağmen "Svrzo" adıyla anılmasının da ilginç bir hikayesi olduğunu belirterek, "Glodjo ailesinin erkek çocuğu yoktu. Dolayısıyla ev, evlilik münasebetiyle buraya yerleşen iç güveyisi tüccar Hamid Svrzo'nun ismiyle anılmaya başladı. Ancak evin bulunduğu sokak Glodjo adını yaşatmaya devam etti." dedi.
HRİSTİYAN DESPİC AİLESİ OSMANLI YAŞAM TARZINI BENİMSEMİŞTİ
Saraybosna'da Osmanlı'dan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dönemine geçişi keskin çizgilerle anlatan "Despic Evi" de bugün müze olarak hizmet veriyor. Dönemin varlıklı Hristiyan ailesi Despic'lerden adını alan ev, içerisinde hem Osmanlı hem de Avusturya-Macaristan dönemlerinin izlerini barındırıyor.
Dönemin zenginlik sembollerinden yastık işlemeleri, Şam'dan etkilenerek yaptırılan duvar süslemeleri, evde yaşayan son nesle ait 112 yıllık fotoğraflar, Osmanlı ve Avusturya-Macaristan'dan kalma kapı süslemeleri ve hikayesiyle Despic Evi görenleri kendisine hayran bırakıyor.
Hem Batı hem Doğu kültürlerini temsil eden üç neslin bir arada yaşadığı konak, yaşlıların Osmanlı yaşam tarzını benimseyerek yer yataklarında yattığı, Avusturya-Macaristan kültüründen etkilenen sonraki nesillerin ise yatak kullandığı da göze çarpan bir diğer detay.
Müze yetkilisi Senad Kuc, Despic Evi'nin bir anlamda şehrin tarihini de simgelediğini ifade ederek, Despic ailesinin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Belçika'ya yerleştiğini ve evi de Saraybosna şehir yönetimine miras bıraktığını aktardı.
Evin, ziyaretçileri asırlar öncesine götürdüğünü anlatan Kuc, Despic Evi'nin Osmanlı döneminde Osmanlı mimarisine göre inşa edilen iki evin birleştirilmesinden meydana geldiğini, Avusturya-Macaristan döneminde de bugünkü şekline kavuştuğunu söyledi.
Kuc, evin ilk katında Despic ailesinin Osmanlı zamanında kullandığı eşyaların sergilendiğini belirterek, "Aile, Osmanlı yaşam tarzını benimsemişti. Döşeklerde yatılır, yer sofrasının etrafında yemek yenir, minderlerde oturulur, güğüm ve leğenler kullanılırdı." diye konuştu.
Osmanlı'nın 19. yüzyılın sonlarına doğru Bosna Hersek'ten çekilmesinin ardından hem evin hem de şehrin büyük bir değişim geçirdiğine dikkati çeken Kuc, "Evin üst katına çıktığınızda bu değişimi kolaylıkla fark edebilirsiniz. Bu katta özellikle Viyana ve Budapeşte'den getirilmiş dolap, piyano, çay takımı ve nevresimler göze çarpıyor." dedi.
Kuc, ev sakinlerinden Makso Despic'in Saraybosna'nın ilk özel tiyatrosunu burada kurduğunu anımsatarak, maskeli yüzlerin işlendiği tavan süsünün altında toplanan halkın burada sergilenen tiyatro oyunlarına yoğun ilgi gösterdiğini kaydetti.
BOSNA HERSEK'İN EN ESKİ EVİ: ALİJA DJERZELEZ EVİ
Bosna Hersek'in en eski evi olduğu tahmin edilen Alija Djerzelez (Gürz İlyas) Evi ise bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) himayesinde Başçarşı yakınlarındaki konumuyla korunmaya devam ediyor.
Ev hakkında bilgi veren Ahmet Nurduhan, Gürz İlyas'ın Bosna Hersek'in halk kahramanlarından biri olduğunu belirterek, "Evin yapılış tarihi belli değil ancak evin yapısı burasının 400 ila 500 yıl önce inşa edildiğini gösteriyor. Ev, 1992-1995 yılları arasında yaşanan Bosna Savaşı'nda da büyük hasar görmüş." dedi.
Saraybosna Kantonu ve İBB arasında imzalanan iş birliği protokolü çerçevesinde evin kullanımının 5 yıllığına İBB'ye verildiğini aktaran Nurduhan, evin sağ tarafının haremlik, sol tarafının ise selamlık olmak üzere ikiye bölüme ayrıldığını ve evin iki ayrı girişi olduğunu söyledi.
Nurduhan, evin yatak odalarında dönemin izlerini taşıyan soba ve ebeveyn banyoları olduğunu anlatarak, "Ev, savaş zamanında büyük hasar gördüğü için yeniden restore edildi. Dolayısıyla, evdeki dolap ve kapı süsleri zamanı simgeleyen en eski eşyalar." dedi.